22 Mart 2012 Perşembe

Kızımın düğmeli resim çerçevesi


Bir insan neden heyecan duyduğunuz, sevinçle kavrulduğunuz bi durum karşısında "amaan Allah aşkına, benim internete girecek zamanım mı var?" der, hayırlı olsun demek yerine. Yada neden siz canınızla uğraşırken o illaki üstünüze üstünüze gelir, hep aynı "ama iyi niyetimden..." bahanesiyle. Ve neden 5 yıldır sizi tanıyan bu insan hala size "şey" diye hitap eder, kocaman,  6 harfli, 3 heceden ibaret, kolay söylenebilen bi adınız varken ....
Oysa çok daha  kolay olacak biraz gülümsese etrafına, hayata.
Kimse için kötü bir düşünce beslemez, kimseye kıyamaz, kin tutamaz, "Allah herkesi korusun, herkes mutlu olsun"larla yaşarım. Hiç de zararını görmedim böyle yaşamanın, Allah hiç zorda bırakmadı beni, hep en iyisi, en güzeliyle buluşturdu. Hep verdi. Günün birinde en kıymetlimi aldı o başka. Herşey dört dörtlük olmuyor bu hayatta. Veren Allah alıyor da aynı zamanda.  
Şunu bilmeli insan, hayat çok kısa. O yüzden doya doya yaşamak, tadını çıkarmak lazım. Allah herkesin kalbine iyi duygular versin.
O kadar kolaydır ki benim mutlu olabilmem. Pazardan aldığım mis kokulu çilek, yolda gördüğüm bir öğrencimin bana "merhaba öğretmenim " demesi, parmağıma konan bir uğur böceği şanslı hissetmeye yeter kendimi.Bu kadar kolay yani... Hayat çok basit çünkü, bi gün varsınız, bi gün yok...





 Bahçemden (terasımızda kurduğumuz bitki cumhuriyeti yani) topladığım salatalık birkaç malzeme. Nasıl da güzel kokuyor soğanı, sarımsağı, nanesi.



Ve benim yaramaz kızım, bir gülüşü dünyalara bedelim. Sabah mutsuzluktan kıvranan, dolabının önüne koyduğum anda keşfetme duygusuyla kendinden geçen, mest olan kızım. Bayılıyorum onun bu hallerine, heryeri karıştırsın, arasın, araştırsın, merak etsin, keşfetsin, öğrensin.




Sonuçta onun dağıttığı yerleri toplamak benim en fazla 10 dakikamı alır.


 


Şimdi gelelim asıl konuya, girizgahı uzun tuttuk bugün. Evde varolan ve gözden çıkardığım bir adet resim çerçevem vardı. Aslı siyah, yeşilli kırmızılı çizgileri olan, yarım kalmış gibi duran, nahoş bir çerçeve. Aldım onu, önce o çizgilerini tahta kalemiyle siyaha boyadım.Sonra ne zamandır evde duran ve hiç bir işe yaramayan, ordan burdan kalma düğmelerimi peligomla çerçevenin üzerine yapıştırdım. Kokoşluk hat safhada olsun diye (kızımın odası için yapıyorum, annesi gibi olmalı değil mi?) bir de odamıza uygun renkte fiyonk diktim  ve onu da yapıştırdım. Baş köşede yerini aldı, içinde sıpamın 10 günlük resmi var.


Herkesin hep mutlu olması, kalbinin hiç kırılmaması dileğiyle. Siz birinin kalbini kırdığınızı düşünüyorsanız da hemen yapın gerekeni. Ve son söz: " Öğrendim ki, bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek, hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun." 
  "Ve ömür boyu boğazında bir düğümle kalakalıyorsun. Gözlerin her an hazır duruyor gözyaşlarını akıtmaya, sebep aramıyor. Özlüyor, özlüyor ama çok özlüyorsun...."

2 yorum:

  1. Melike'cim ,çok haklısın,Eger biri aklına geldi aramadın,bi bakıyorsun,çok geç kalmışsın sevdiklerine devamlı aramak,onu sevdiğini söylemekten çekinmemek gerekiyor.Naz kızımız çok şeker,sen çok bilinçli ve akıllı bir annesin naz çok şanslı senin gibi anneye sahip olduğu için.:))

    YanıtlaSil
  2. keşkelerle yaşamamak gerek, bazı şeylerin geri dönüşü olmuyor malesef. Ayrıca teşekkür ederim, ama bizde çok şanslı insanlarız, çok güzel ve sağlıklı çocuklarımız var.

    YanıtlaSil

Yorumlarınız benim için çok değerli ve önemli. Her yeni fikrin, görüşün, düşüncenin bana katacağı birşeyler mutlaka vardır. Hepinize teşekkür ederim.