kış hazırlıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kış hazırlıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Eylül 2014 Salı

Şişe domates (konserve domates) serüveni: 2

Ağustos girdi mi, gözüm her yerlerde domates arar olur. Mümkünse tatilimi Temmuz ayında yapmış ve hiç ellenmemiş Ağustos' u bu işler için bir kenara ayırmış olmalıyım.
Bu yıl tam da istediğim gibi bir yaz geçirdim. Temmuz' da Kıbrıs' ta 10 gün süren mükemmel bir tatil geçirdim. Sonra biraz daha gezip tozup bayrama bağladık. Ardından koskoca bir Ağustos, nefis sebzeler, hoşça vakitler ve bolca kitap okumaca... Bu yılı kitaplar anlamında da çok verimli geçirdim. Çok okudum ve okudukça daha çok, daha çok, daha çok okumak istedim, hala da öyleyim, hatta elimde kitap kalmadı çünkü fazla hızlı gittim. Bi nevi kaynakları verimli şekilde kullanamadım, açıkta kaldımm!
Yanı sıra her yer domates felsefemi yerine getirdim ve bundan da inanılmaz mutluluk duydum, hala da aynı işle uğraşmaktayım.


Geçen yılın aksine bu yıl daha fazla domatese yüklendiğimden onları üçer üçer düdüklüde kaynatma fikri bu kez beni pek sarmadı. Onun yerine, eğer benim gibi çok sayıda yapacaksanız önereceğim bir yol var
.
Domateslerin kabuklarını soyun. Bunun için lütfen çok lezzetli, hoş kokulu ve içi dolu dolu olan armut domatesleri kullanın. Hani şu elips şeklinde, yumurta gibi olanlar.
Kabukları soyulan domatesleri küçük küçük doğrayın. Bu konuda yanınıza benim yaptığım gibi bir "yardımcı" alıp işi biraz hafifletin. Yaşa varol kocam!


Sonrasında onları bir tencereye atıp ocağın altını açın. 1 yada 2 çay kaşığı kadar tuz ekleyin. Ben 6 kg domatese bu kadar tuz koyuyorum. 1-2 fokurdadıktan sonra şöyle bi karıştırıp sıcaklığı yayın. 1-2 fokurdama daha gördükten sonra ocaktan alıp önceden hazır ettiğiniz temiz şişe veya kavanozlara hemen domatesleri boşaltın. Sıcak sıcak sağlamlığından emin olduğunuz kapakları kapatın ve ters çevirip bir gece öylece bekletin. Bu noktada kapağı kapatır kapatmaz elinizle kapağa bastırın, eğer içe göçmüşse zaten konserve olacak demektir. Ancak o sıcaklıkta bile hala şişkinse kapak, sonuç olumsuz olabilir. Bunu garantilemenin yolu ise yeni kapak kullanmak.
Tabi eğer hiç yıpranmamış, sağlam ve yeni gibi duran kapaklarınız varsa onlar da kullanılabilir.


Domates, en sevdiğim... Hep söylerim nereye girse mutluluk katar, tat katar diye. O yüzden yazın bu güzel domateslerinden kendimizi hiç mahrum etmemek adına, haydi domatesler şişeye!
Eğer az miktar yapacaksanız düdüklüde kaynatma fikri de fena değil, nitekim geçen yıl yaptığım şişe domateslerim de buraya tıkladığınızda karşınıza çıkacak! Kolay gelsin... Ha bu arada geçen yıl pişirmeye karşıydın, bu yıl noooldu diyenlere, ben sadece ısınmasını sağlıyorum, istediğim sıcaklığa geldiğinde kapatıyorum. Zaten aynı şeyi düdüklü daha fazla ısı kullanarak yapıyor, aslında aynı şey, belki bu daha hafifi hatta!

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Konserve patlıcan kızartması

Benim konserve anlayışım bu yıl tamamıyla yeniden yapılandı. Yani bu yıl domateslerimi bile aynı usül hazırladım ve çook keyifliyim. Efenim gerekenler, temiz bir kavanoz, yeni bir kavanoz kapağı ve hangi şeyin konservesi yapılacaksa onun malzemeleri...
Şimdi ilk yapılandan başlıyorum anlatmaya...Valla azıcık artmıştı, onu da şöyle azıcık ekmekle lüpleteyim dedim, nefisti...


Malum ben epey zamanlardan beri kızartma yapmıyorum, aynı işi çok daha az yağla fırında hallediyorum. Bi de fısfıs aldım çoktandır aklımda olan, onunla da eşit miktarda yağ sıkıyorum doğradığım sebzelerin üzerine. Toplasan iki yemek kaşığı yağ etmez, koca tepsiyi pişiriyorum bu yöntemle...

  • patlıcan
  • biber (biraz kırmızı, biraz yeşil biber)
  • zeytinyağı
  • tuz
  • domates
  • sarımsak
Patlıcanı alacalı soyup, küp küp doğrayın ve acısını çıkarmak için tuzlu suya atın. Bu arada biberleri de patlıcanların büyüklüğünde doğrayıp hazırlayın. Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine tüm sebzeleri yayın. Üzerine biraz  tuz ve yağ serpin. Yüksek derecede fırınlayın. Yarım saate hazır olurlar.
Onlar fırında pişerken siz önce ezilmiş sarımsağı zeytinyağına atın. Üzerine kabuğunu soyup minik minik doğradığınız domatesleri ekleyin, tuzunu ekleyin ve suyunu çekene kadar pişmesini bekleyin.
Ardından fırındakilerin kızardığını gördüğünüzde üzerine hazırladığınız domates sosunu dökün ve 5 dakika daha fırında bekletin, özleşsinler.


Fırından alıp hiç bekletmeden sıcak sıcak kavanozlara doldurun ve hemen kapağını sıkıca kapatın.
Ters çevirip düz bir zeminde bir gece bekletin. Ertesi gün konserve patlıcanlar hazır.
Aynı şeyi acı biberle yada sadece biberle de deneyebilirsiniz.
Kapak içe çökmüş ise zaten tutmuş demektir ki zaten kapağı ilk kapattığınız anda genelde o kapak içe göçüyor. Yani aksi bi durum yoksa... Yani kapağınız eski değilse, tam kapatmayı başardıysanız, yeterli sıcaklıktaysalar falan... Tutmaması için bi neden yok yani...
Kolay gelsin, afiyet olsun ve de...
Allah sağlıkla yedirmeyi nasip etsin.


4 Ağustos 2014 Pazartesi

Hellim kızartması eşiliğinde ızgara (dökümde) tavuk ve geçip gidiveren tatil!

Daha dün "Yanımıza başka ne alsak?" , " Liste yapalım, bişeyimiz eksik gitmeyelim oralara!..." diye söylenir dururken heyecanla, geçti gitti tatil...
Tam bir aydır ayrıyım evimden...Bir yengeç kadını için çok da güzel birşey değil açıkcası o kadar uzun süre evcağızından ayrı kalmak ama, bu yılki tatilimiz bi başka güzeldi. Bir dahakine kadar hasretle, sevgiyle anılacak, tebessümle yer edecek zihinlerimizde...
Aslında belki de artık ben çok büyüdüm, e tabi, otuzumu da aştım ve herşeyi daha bi idrak eder, tadına varır, anlar, özümser ve biriktirir hale geldim. Ve aslında ben, otuzumu çok sevdim. Eğer yaşarsak, daha kırkı var bunun...Daha asili, daha dingin ve çok şey biriktirmişi ellerinde...Ben bu kadarla kalmak istemiyorum, yaş almak ve aldığım her yaşla gelen tecrübenin, enerjinin ve olgunluğun bana kattıklarını birebir görmek istiyorum kendimde. 
Her alanda zevklerimin artık daha çok kalıplaştığını, yerine oturduğunu görüyorum mesela, kendimi beğeniyorum, beğendiklerimi de...Kendime neyin yakışıp, yakışmayacağını durup düşünmeden belirleyebiliyorum mesela...Tereddütlerim yok...
Anneyim, en iyisi olmaya, kendimce en doğrusunu yapmaya çalışıyorum. Ve elimdeki 3 yıl + 4 aylık ürünün herşeyinden "yüzde bir milyon" mutluyum...Hani, "bi çocuk daha yapsam, şunları, şunları yapmazdım!" diyebileceğim hiç bişey yok onunla ilgili, çok mesudum...
Çok sevdiğim, ilgilendiğim, ilgisi üzerimde olan, iyi anlaştığım, "ondan önce beni al Allahım, onsuzluğu yaşatma bana!" dediğim bi eşim var ve ailemle gurur duyuyorum. Tek kişi kaldığım yolda bugün üç kişiyiz ve bu aile çoook genişlesin istiyorum. İnsan hayatında herşey mükemmel olamıyor ama beni bi şekilde görüp, duyup, yaptıklarım ve yaşadıklarımla mutluluk duyan bi annem olduğuna inanıyorum. 
Tüm bunların yanında yapmak ve yaşamak istediklerim var ve asla kuramadığım cümleler...Belki çok kolay ama yapamıyorum, geç kalmaktan korkuyor ama mıh gibi yapıştırıyorum  o sözleri boğazıma. Konuşsam belki saatlerce susmayacağım kadar çok cümlem var içimde, paragraf paragraf...


Tatil dönüşü yanımızda en fazla çoğalanlar kitaplarımız oldu, ve aslında yeni ev eşyalarımız...Benim gibi biri en çok, ev eşyası ve ayakkabı alınca mutlu olur, çok şükür bu tatil yine başardık bunu!
Onları, aldığım herşeyi, tek tek, özene bezene yerleştirmeyi o kadar seviyorum ki, çocuk gibi seviniyorum resmen. Ve bunu, kısacık bir zamana sığdırmaktan nefret ediyorum. Geniş zamanlarda, rahat rahat, sindire sindire yapılmalı bu iş, ben de öyle yapıyorum ve bunun verdiği enerji bana epey yetiyor. Evimi, ailemi, eşimi, kızımı, kendimi, hayatı çok çok çok seviyorum...

Daha önce sözünü ettiğim döküm tencerelerime bir yenisi daha eklendi, değmeyin keyfime. Aslında çok da pratikler kendileri. Yani misal, tatilden eve döndüğümüzde, dolapta hiçbişey yokken, bir anda mükellef bi sofra hazırlamanıza yardımcı olur. Bu arada "dolapta hiçbişey yokken" deyimini geri alıyorum çünkü, benim hayatımda hiç olmadı öyle bişey! Allah korusun, kıtlık falan çıksa "40 gün" yetecek kadar hazırlığım vardır benim dolabımda, sağlamcıyımdır biraz! Yengeç olduğumu söylemiştim sanırım!


Bu da öyle beş dakikada hazırlanıveren tabaklardan, ama sunumu ve kendisi on numara...
  • dilediğiniz miktarda pirzola tavuk (eğer marine etmek isterseniz zeytinyağı, tuz, karabiber bu tabak için size yeterli olacaktır.)
  • 1 paket (yaklaşık 250 gr ) dilimlenmiş hellim peyniri
  • ve ızgaraya çok yakışan sebzeler; biber, soğan, domates...
Döküm ızgara tavayı kuru ve yağsız bir şekilde ocağa koyup altını açtık. Yalnızca 7-10 dakika arası (ateşin durumuna göre ayarlaması sizden) tavanın iyice ısınmasını sağladık. Çünkü bu sayede pişirdiklerimizin yarısını tavada kalmaktan kurtarmış oluyorduk. Yani bu nokta çok önemli!!!
Ardından ısınan tavaya önce tavukları, onların peşi sıra hellimleri ve sonrasında sebzeleri atarak pişiriyoruz. Sebzeler için tavukların aralarında yada kenar köşelerde yer kalmışsa o esnada da pişirebilirsiniz. Zaten yüksek ateşte domates dahil hiçbiri suyunu salmıyor, enfes oluyor...


Sonra da, alın onları servis tabağına afiyetle...Varsa biraz pilav en nohutlusundan...Pratik, iştah açıcı ve sanırım herkes tarafından zevkle kabul gören yemeğiniz hazır!

 Bunlar da tatile çıkmadan evvel ve hemen sonrasında eldeki nefis malzemelerle hazır ediliveren kış hazırlıkları...Giderayak evde kalan malzemeler yazık olmasın diyerek!
Fasulye konservesi ve bizim evin bitmek bilmeyen ritüeli; turşular! 



Ve bu da tatil boyunca tertemiz denizin, altın sarısı kumun, parlak güneşin ve dondurmaların tadını en fazla çıkaran ailemizin en küçük üyesi Nazoş Hanım...Çooook mutluydu, çok! Hatta bir günlüğüne gidilen Girne seyahati boyunca ve günün her anında mutsuzluğunu, durumdan hoşnutsuzluğunu her fırsatta dile getiren ve dönüşte saatin kaç olduğuna aldırmadan kendini sulara bırakıveren ve neşesi yerine gelen minik tırtılımız o bizim... Suratındaki ifade tatil boyunca hep aynıydı, hep mutlu, hep enerjik ve hep yorulmayan!


Tatil boyunca Naz' ın en favori yemeğiydi altta görülenler...Her seferinde asla tek bir tabakla yetinmedik, arkasını istedik! Arkada Kıbrıs' ın meşhur turşusu "Gabbar" , önde de hakikaten çok güzel bi lezzet "yengeç bacağı"...Tüm yemekler ve özellikle bu ikisi gerçekten çok güzeldi. Yapan ellere sağlık!


Allah tekrarını nasip etsin ve en kötü günümüz böyle olsun be! Tatil tadında günler diliyorum herkese...




30 Ekim 2013 Çarşamba

Baklava yufkasında tahinli çıtır rulolar

Kuru baklava gibi bişey bu, nefis!
Günlerce de aynı tazelikte kalabiliyor ve aynı tatta...
Yapması da zor değil, tek şart hızlı hareket etmek, aksi takdirde baklava yufkasının kuruması saniyelik iş. Kurumaya izin vermeden ivedilikle hazırlamak lazım ruloları...


Bu tarifi henüz Naz' a hamileyken çalıştığım okulda yemiştim, kendisi aynı zamanda şimdiki okulum da olur niye öyle dediysem...Naz' dan sonra ücretsiz izin falan derken arayı epey açmış olmamdan herhalde...
Hülya hocam yapmıştı, hem tahinli, hem de haşhaşlısından. İkisi de çok güzeldi ama tahinli bir başkaydı vesselam.
O tarihlerde ve daha sonraları çok sık olmasa da fırsat buldukça başına geçtiğim bir tariftir.

  • baklava yufkası
  • 1 su bardağı zeytinyağı
  • 1 su bardağı tahin
  • 1 kase toz şeker
  • üzerine pudra şekeri
  • 1 kase dövülmüş ceviz
Özellikle bayram tatili sırasında Denizli' ye giderken, Kale' de uğradığımız o muhteşem doğal ürünler satan dükkandan aldığımız çifte kavrulmuş nefis tahinle bu tatlının daha da güzelleşeceğine eminim. Memleketimde her yerin ayrı bir güzelliği ve ayrı bir tadı var. Tatil dönüşü dolan taşan arabamız mesela, bolluk bereketle dolu, herkes bişey eklemek istiyor Marmaris' e giden yola...Zevkle kabul ediyoruz biz de! Tarhana, köy bulguru, salçalar, erişte, hiçbişeylere değişmeyeceğim zeytinyağımız, inciri, üzümü, zeytini derken...Kışlık erzak toplanıyor yavaş yavaş. Yolda gelirken eve dönen tüm araçlara bakıyorum, hepsinin hali aynı, herkes yüklemiş memleketinin tuzunu, biberini, düşmüş yola.


Tahinle zeytinyağını bir kapta güzelce karıştırın.
İlk yufkayı tezgaha serin ve bir fırça yardımıyla yufkanın heryerine yağlı karışımdan sürün. Üzerine toz şeker serpin. Üç katı da bu şekilde hazırladıktan sonra en üst kata ek olarak bir de ceviz serpiştirin ve çok sıkı olmayacak şekilde uzun kenarından yufkayı sarmaya başlayın. Bitirdiğinizde iki parmak kalınlığında verev şeritler kesin ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirin. Tüm yufkaları, daha doğrusu yapabildiğiniz kadarını, çünkü baklava yufkası çok bereketli oluyor, ben ancak yarım paketi kullanabiliyorum bu iş için. Evet tüm yufkaları bu şekilde tamamladıktan sonra kalan yağlı karışımı da ruloların üzerine fırçayla sürün ve önceden ısınmış 180-200 derece fırına yerleştirin.
20 dakika kadar sonra üzeri istediğiniz miktarda kızardığında fırından alın. Soğumasını bekleyin ve üzerine pudra şekeri serpin.
Çıtır çıtır, doya doya tüketin.

24 Ekim 2013 Perşembe

Kış hazırlıkları 6: Kırmızı lahana ve salatalık turşusu (kornişon)

Ben hayat boyu "ay, yok, ben salatalık turşusu yemem, hiç sevmem! " deyip kenara çekilenlerdendim.
Nerde karşıma çıksa ayıklarım, iterim elimin tersiyle. Yani şöyle kütür kütür olmadıkça, tazecik sirke tadı arkadan çaktırmadan gelmedikçe ne anlamı var onu yemenin...Ağzımın tadını bozmadım ben de yıllardır kolay kolay...


Amaaa, günün birinde " Nazcığım çok seviyor, e Serdar da sever, yapayım bulunsun" diyerek 2 kilo kadar kornişonu alıp bastım kavanoza. 15 gün kadar sonra açtık kendisini ve ilk kavanoz bu akşam itibariyle tükendi. Yalnız evdeki iki kişiyle değil, benim de yoğun katkılarımla tükendi o salatalıklar bu kez! Çok sevdim çok!
Ve yine dayanamayıp, kavanoza biraz da kırmızı biber tıkıştırdım, nefisss!


Aynı şekilde bir de kırmızı lahana turşusu kurdum bu yıl ilk kez. Onun da çok güzel olduğunu söyleyen sayın meslektaşım Sevin Hoca' mın damak tadına güveniyorum. Kendisi çok övdü bu turşuyu, ben de hemen akabinde denedim. Yalnızca suyunun bile muhteşem olduğunu söyledi, biz henüz bu turşu  yoğunluğunda sırayı ona getiremedik, ama şimdilik pırıl pırıl ve çok güzel duruyor.
Yapmanız gereken tek şey dış yapraklarını soyup güzelce yıkadığınız lahanayı çok inceltmeden, orta kalınlıkta doğramak, sonra da gelsin sirkeli su...
İkisinin de yapılışı aynı daha öncekiler gibi, acı biber turşusu kurduğum usül. Buradan görebilirsiniz.
Yukarıda görüldüğü üzere salatalıklar kavanoza tıka basa doldurulmalarına rağmen ikinci gün fotoğraftaki şekli alarak yukarı çıkma eğilimi gösterdiler. Bunun nedeni olarak boyutunun sirke ile küçülmesi olduğunu düşünüyorum. Yada herşeyi bu kadar çok düşünüyor olmak istemiyorummm...



30 Eylül 2013 Pazartesi

Kış hazırlıkları 5: Fasulye turşusu

Turşu olayına kaptırmış gidiyorum, çok fena hem de...
Cam şişede kurulan turşu çok da başarılı olmadığından, evde de turşu kavanozu bırakmadığımdan, bir süre beklemeye almıştım kendimi. Ancaak, cam şişenin kapanmadan önce bir poşet ile havasız bırakılması tekniğini görür görmez hemen aldım, kabul ettim. Başlasın yeni turşu maceraları...
Başladı zaten, her cinsten yapılıyor. Onları şişesinde ilk birkaç gün boyunca seyretmek en büyük keyiflerimden biri. Gün be gün sararmalarını, olumlu gelişmelerini, değişmelerini takip etmek...
Geçen yıllarda yediğim turşu kavurmalarını düşünüp, çook da beğendiğimi hatırladım ve nerden düştüyse aklıma, fasulye turşusu yapmaya karar verdim. Üstelik şimdi tam de nefis nefis, tazecik güz fasulyeleri dolduruyorken çarşı pazarı, tam zamanı.


İnternette konu ile ilgili araştırma yaparken, bu alanda çok da fazla tarif olmadığını gördüm. Yani birçok sitede tarif var, ancak hemen hemen hep aynı tarif dolanıyor ortalıkta. Yani bu tarifi ilk koyan, ilk uygulayan kimmiş bilemedim, o yüzden kaynakça belirtemiyorum. Ben de kendime göre derledim tarifi. Sanırım Oktay Usta' ya ait orjinali, ama yine de emin olamadım. Bilen varsa ya da benimdir diyen varsa beri gelsin.
Fasulye turşusunun özelliği az sirke, çok su ve bol tuz...Sanırım kavurmadan önce suda bekletilmesinin nedeni de tuzundan arındırmak. Yapıp göreceğiz Allah nasip ederse...


  • 1 kg yeşil fasulye
  • 1 çay bardağı sirke
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • 2 çorba kaşığı kaya tuzu
  • 4 su bardağı soğuk içme suyu
  • 4-5 diş sarımsak

Fasulyeleri yıkayıp, ayıklayıp, çok kısa olmayacak şekilde kesin. (2' ye bölün mesela)
Ardından kaynar suya atıp 2 dakika kadar, fasulyenin rengi dönene kadar haşlayın.
Hemen, önceden hazırladığınız buzlu suya atın ki, diriliğini kaybetmesin.
Bu arada fasulyelerin suyu süzülürken siz de sirkeli karışımı hazırlayın. Tuzu, sirkeyi, suyu ve şekeri elinizle, metal kaşık kullanmadan iyice karıştırın.
Temiz ve kuru bir kavanoza fasulyeleri güzelce dizin. Araya sarımsakları yerleştirin. Ben renk olsun diye ve çok sevdiğimden kırmızı biber de ekledim azıcık.
Üzerine hazırladığınız sirkeli suyu dökün ve ağzına temiz bir poşet geçirip (hava almaması için ) kapağını sıkıca kapatın. Sonrasında poşetin kenarlarını keserek düzeltebilirsiniz.
Tüm turşugillerde olduğu gibi güneşin uğramadığı, serin bir yerde bekletin.
 Kavurup kavurup yiyelim sonra...
Gerçi sırf o haliyle de çok nefis olacağına eminim. Benimkilerin bir gecede aldığı hal budur, hemen sarardılar...Mutluyum...

30 Ağustos 2013 Cuma

Kış hazırlıkları 4: Şişe domatesi yada konserve domates

Domatesin şişelenmesi yöntemine çokça karşıydım. Çünkü domatesin bu şekilde suyu kaybolana kadar uzunca pişirilmesi ve bu sayede kalan kısmın yalnızca posadan ibaret olması, hiçbir besin değeri ihtiva etmemesi beni caydırıyordu. Üstelik bu konuda uzmanların da net görüşü bu yönde! Ancak bu yıl arkadaşımdan öğrendiğim bu yöntem beni epeyce mutlu etti ve ben de şişe domateslerimi hazırlamaya koyuldum.


Bu yöntemle, domatesi hiç pişirmedim. Yalnızca kabuğunu soyup, incecik küpler halinde doğradım. Bu esnada "Nicer dicer plus" adlı harika yardımcımdan destek aldım. Eğer hala yoksa mutlaka bir tane edinin, çünkü muhteşem bir alet, özellikle böyle kapsamlı işlerde işinizi o kadar kolaylaştırıyor ki...Allah razı olsun dedirtiyor.



Yalnız dikkat etmek ve orjinal ürün almak gerekiyor, çünkü diğer üretimlerin bıçakları ve seriliği asla orjinali gibi değil."Top Shop" adlı site yada mağazadan almak evet biraz daha pahalı ama buna değiyor.
 Orjinal olmayan birkaç ürünü de denemişliğim var, o yüzden bu kadar emin konuşuyorum.
Doğradığım domatesleri kavanozlara doldurdum. Ardından sıcak kavanoz kapaklarını ( ve yeni! ) sıkıca kapattım. Kavanozların yarısına gelecek kadar su doldurduğum düdüklü tenceremin içine ters şekilde koydum. İçine üç tane kavanoz alıyor bu şekilde.


Tencerenin kapağını kapatıp tıslama sesinden sonra 5-10 dakika daha kaynatıp dışarı çıkardım ve ters şekilde bir gece daha beklediler. 
Sonrasında konserve domatesler hazır, kışlık dolabınızda yerlerini alsınlar, zira benimki her geçen gün daha da zenginleşip güzelleşiyor. 


25 Ağustos 2013 Pazar

Kış hazırlıkları 3: Kavanoza yaprak basma


Hiç bir zaman hüsrana uğramadığımız bir yaprak saklama yöntemidir kendisi.
Bir o kadar da kolay olması yapmamak için bir neden bırakmıyor insana. Tek gereken kuru ve temiz bir kavanoz, yeni alınmış kavanoz kapakları... Konserve hazırlayanlar bilirler, bu işler için illaki yeni yada yeni alınmış kadar darbesiz, lekesiz kapaklar gerekir. Kapağınız kapanmaz, konserveniz tutmaz aksi takdirde.
Bir de incecik ve tazecik nefis yapraklar buldunuz mu tamamdır.
Yapraklar dörder, beşer alınır, üst üste konur ve üç tarafından katlanarak (bir zarf şekli almış haldedir) kavanoza sıkıştırılır. Yine, bu işlem sırasında da kavanozda pek boşluk kalmamasına, düzgün yerleştirmeye dikkat edilir.
Kaynatılan ve sıcak haldeki kapaklar bir havlu yardımıyla tutularak, hiç vakit kaybetmeden kapatılır. Sıkıca kapatmaya özen gösterilir ki hava almasın.
Ardından bir gece ters bir şekilde kalmaları sağlanır. 2-3 gün içinde de gözleneceği üzere yapraklar sararmaya ve yukarıdaki rengi tümden almaya başlayacaktır.
İstediğiniz zaman çıkarıp, üzerine şöyle bir sıcak su gezdirip nefis sarmalar hazırlayabilirsiniz.
Aynı işlemi pet şişelere uygulayanlara ( kola şişesi mesela ama bizde o da yok, olmasın da zaten) çok rastladım ama bizim evde ben kendimi bildim bileli hep cam kavanoz kullanıldı. Ben de aynı yoldan devam ediyorum...

22 Ağustos 2013 Perşembe

Kış hazırlıkları 2: Turşu Yapımı

Eski evimizin kocaman terasını resmen bahçeye çevirmiştik. Taşınırken de zaten en zoru o kilolarca toprağı dışarı taşımak olmuştu. Şimdilerde çok şükür, bu iş için yalnızca kendi halinde saksılar kullanıyoruz. Elde ettiğimiz ürün de gayet hatrı sayılır miktarda. Benim günde 3 öğün acı biber tükettiğim de göz önüne alınırsa ve bunun yanında bir kavanoz da turşu kurduğum...İşler oldukça iyi gidiyor denilebilir. 


Turşu kurmanın annemden öğrendiğim ve yaşayarak gördüğüm bazı püfleri var. 
 Ben turşumu sirkeyle yapıyorum mesela, üzüm sirkesiyle. 
Sonra kullandığım suyun mutlaka soğuk içme suyu olmasına özen gösteriyorum, musluk suyu değil.
Kullanacağım biber, salatalık, havuç, ne ise önceden yıkayıp iyice kurumasını sağlıyorum, malzemeler oldukça canlı olmalı ayrıca.
Kaya tuzu tek tercihim bir de.
Cam kavanozda turşu olmuyor benim deneyimlerime göre, plastik, şeffaf turşu kaplarında, ağzı içe basık olan kapakları kullanmak lazım, malzemeyi içe itmesi, tümünün suda kalmasını sağlaması açısından.
Ve en önemlisi de saklama koşulu elbette. Serin ve karanlık- güneş görmeyen- bir yerde muhafaza etmek lazım. Ha bir de kavanozun kapağını sıkıca kapatmak, hava almasın...


Bu ilk yaptığım kavanoz idi... Artık yok...

Gelelim ölçülere;
  • 1 su bardağı soğuk içme suyu
  • 2 su bardağı üzüm sirkesi
  • dörtte bir su bardağı kaya tuzu (çeyrek su bardağı)
Tümü için aynı nitelikte bir bardak kullanmalısınız. Yapacağınız malzemeye göre miktarı ayarlayabilirsiniz, ben sadece oranı verdim. Örneğin benim kullandığım orta boy kaplar için 2 bardak suya, 4 bardak sirke ve yarım bardak tuz yetti. 
İçine mutlaka kırmızı biber doğrayın irice derim, çok güzel oluyor.
Tüm malzemeyi temiz ve kuru turşu kabına koyduktan sonra ayrı bir yerde hazırlayıp güzelce karıştırdığınız sirkeli karışımı üzerine ekleyin. Suyun tüm malzemeyi örtecek şekilde olmasına ve kapta çok fazla boşluk kalmamasına dikkat edin. Zira yerleşim esnasında düzenli olmak ve çokça malzemeyi kavanoza doğru bir şekilde yerleştirmek önemli. 


20-25 kadar kuru nohutu da suyu eklemeden önce kavanozun üzerine serpiştirin. Varsa sarımsak, havuç, salatalık, kenarlarına ince kesilmiş limon dilimleri.... Yaratıcılık size kalmış. Kayınvalidem mutlaka bir tutam maydanoz koyar en üstüne, bozulmayı önlermiş. Hiç tercih etmedim, hiç de bozulmadı. 

Daha önce bahsetmiştim, ben ilk kavanozu neredeyse bitirdim, iki haftaya yenecek kıvama geliyor zaten. Yeni yaptığım turşuların biberlerini bizzat babam elleriyle topladı, sağlıkla afiyetle yemek nasip olur inşallah.
Yaptığı yemeklere bile " Allah sağlıkla, huzurla yedirmek nasip etsin. " dualarını katardı annem. Alışkanlık, ben de yaptığım şeylerden dualarımı hiç esirgemem...


20 Ağustos 2013 Salı

Kış hazırlıkları 1: Kuru domates

Her yıl illaki hazırlanıyorum kışa ama bu yıl, çapı biraz daha genişlettim sanırım, farklı dallara ayrıldım. Acayip zevkli buluyorum bu işleri. Olay mutfaksa keyfi garanti zaten...
Gerçi yaptığım turşuların ilk kavanozunu bitirmeme az kaldı, kışa pek kalmayacak bu gidişle, Allah' tan bunu düşünüp epey fazlaca yaptım! Kendi yetiştirdiğim acı biberlerimdendi o koca kavanoz ve gerçekten nefis olmuşlar. Tarifi ve dikkat edilecek hususlar, pek yakında!
Yani bir yazı dizisi oluşturacak kadar uzadı yapılanlar. Ve bu dizinin ilk yazısı, kuru domateslerim...


Biz ilk partiyi yapıp dolaba kaldırırken Naz' la dayanamayıp çerez niyetine yedik birkaç tanesini, çok keyifli... Dolayısıyla çerez tabağında da yerini alacak yeni  dönemde.
 İkinci partiyi de az önce yapıp serdik balkona, günler içinde kurumalarını bekliyoruz. Günler içinde dedim, çünkü 1-2 günde kuruyan bişey değil malum domates.
Ve sanırım hangi domatesin seçileceği de yine önemli bir husus. Hani şu ince uzun, elips şeklinde olan, genellikle salça yapımında kullanılan domatesler var ya, onlardan kullanmak gerek. Sert olanlarından, yani ezik büzük bi domatesten çok da başarılı bi kuru çıkmaz, o mahiyette söylüyorum. Doğru domates seçiminden sonra domatesler güzelce yıkanır, suları süzülür ve boylamasına olacak şekilde tam ortadan ikiye kesilir.


Ardından yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yan yana yerleştirilir.
Evin minik kurbağası, en büyük yardımcı Naz' dan yardım alınır ve tüm domateslerin üzerine bolca tuz serpilir. " anne, ben de yamid edeyim mi?"  (yardım edeyim mi? )
Daha sonra bol rüzgar ve güneş alan bir noktaya konuşlandırılan domatesler kurumaya bırakılır.
Son birkaç gün ters çevrilerek diğer tarafın da iyice kuruması sağlanır.


Bizim gibi nemli bir yerde yaşanıyorsa benim bütün kurularıma uyguladığım yöntem uygulanarak buzdolabı poşetine koyup buzdolabında muhafaza edilir. Yoksa tüm emeğe yazık olur. Başıma gelmişliği var ancak 3-4 yıldır artık hepsini dolapta saklıyorum, yoksa biberlerime kadar nemleniyordu. Bu şekilde yıllarca kalıyor.