29 Nisan 2013 Pazartesi

Tahinli kurabiye

Biz çok sevdik kendisini. Evvelce de bir kaç kez yapmışlığım vardı ancak bu kez daha geniş bir kitleye ulaştı ve çok beğenildi.


Yoğun bir tahin tadı, kolay kolay damakta kaybolmayan.... Tabi tahin seviyorsanız, ben bayılırım mesela....



  • 1,5 çay bardağı tahin
  • 1,5 çay bardağı şeker
  • 125 gr yumuşak margarin
  • 1 yumurta
  • 1 paket vanilya
  • 3 su bardağı kadar un
  • 2-3 kaşık ceviz


Yumurta beyazı ve ceviz hariç diğer tüm malzemeleri biraraya getirerek yumuşak kıvamda bir hamur elde edin.
Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp şekil verdikten sonra, önce yumurta beyazına, ardından da hafifçe dövülmüş cevize batırarak yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirin.
Önceden ısınmış 175 derece fırında 15 ila 18 dakika kadar yani hafif pembeleşene dek pişirin.
Günlerce aynı tazelikte kalacaktır,  afiyet olsun.

18 Nisan 2013 Perşembe

Fırın poşetinde tavuk

Huzur...
Bugünlerde yaşadığım en yoğun duygunun adı...
Çoktandır kapılarım açık beklediğim ve sakince gelip evimize , içimize, taa derine yerleşiveren; zihnimi, ruhumu adeta yıkayan o güzel his...HUZUR!
Yeni ev, yeni hayat...

Ve çok güzel dostlar var hayatımızda, başından aşkın işi olan ama bahanesi olmayan, varlığıyla, yokluğuyla, uzanan kollarıyla destek olan, kendini hissettiren...
Kimseden beklenen bir şey yok aslında. Her zaman ve her yaşımda sadece kendi başıma her işimi becerebilen bir çocuk, bir genç ve bir yetişkindim ben. O değil zaten, yapılacak iş değil mesele. Varlığını hissetttirebilme gücü...Tüm beklenti bundan ibaret!

Ve başlasın fırınlı günler...Kork benden fırınım, sensiz günlerin acısı çok fena çıkacak, çok fazla tarif biriktirdim bünyemde.

İşte en kolay, en pratik fırın yemeklerinden biri. Ha bir de lezzetli...


  • 6 tane tavuk baget
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1-2 dal taze biberiye
  • 2-3 diş sarımsak
  • zeytinyağı
  • tuz, kekik, yenibahar
  • 3-4 yemek kaşığı süt
  • 1 yemek kaşığı bal
  • 2 tane patates
  • 1 yemek kaşığı un ve 1 tane fırın poşeti
Patatesleri çok ufaltmadan elma dilimi şeklinde doğrayın. Salça, biberiye,  doğranmış sarımsak, süt, yağ, bal, baharatlar, tavuk ve patatesleri bir kapta güzelce harmanlayın. Mümkünse 1 saat buzdolabında dinlendirin.
Unladığınız fırın poşetine tüm malzemeyi iyice yayarak yerleştirin. Poşetin birkaç yerinden hava delikleri açın ve fırın tepsisine yerleştirin. Önceden ısınmış 200 derece fırında tavuklar kızarana kadar pişirin.





12 Nisan 2013 Cuma

Bazlama

Nefesimi tuttum.
Bekliyorum.
Yarın akşam olsun diye...
Uykusuzluk, yorgunluk, bir de üzerine bu hastalık... Ortam gergin..."Dayan Melike" diyorum, az kaldı, dağ gibi görünse de bitecek hepsi ve geride kalacak. Tatlı tatlı anacağız sonra bu yorgunlukları...
İzmit' ten Marmaris' e taşındığımızda, evin her yanına dağılmış olan  kutularla ve üzerimizdeki kocaman yorgunluk ve şaşkınlıkla tam bir hafta debelenip durmuştuk evin içinde karı - koca. Gerçek anlamda canımız çıkmıştı ikimizin de. Bir şehirden bir şehire taşınmak farklı, tamamen farklı bir durum. Şehir içinde ev değiştirmekse daha yeğ bir durum. İçinde fazlaca bilinmezlik barındırmıyor en azından. 
Bu ara benim yapamadığımı siz yapın ve her öğününüzü farklı tatlarla şenlendirin.
Ve bu da hafta sonu kahvaltılarını mutlaka değişik tatlarla süslemek isteyenlere benden bir öneri, bazlama...
Hatta annem daha lezzetlisini yapar, içine haşlanmış ve nefis lezzete bulanmış patatesler koyardı, yemeye doyamazdık...Ben henüz o şekilde yapmayı hiç denemedim, aslında cesaret edemedim. O tadı yakalayamayacağımdan eminim, zihnimde hep o tat kalsın istiyorum ve bozmuyorum... Belki bir gün, ama şimdi değil....


  • 4 su bardağı un
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 paket kuru instant maya
  • ılık su
Azar azar ılık su ekleyerek akıcı kıvamda bir hamur elde edin. Bazlama hamurunun diğer hamurlara göre daha yumuşak olması, kasede yayılması gerekiyor, öyle top gibi durmayacak yani.
Üzerini nemli bir bezle örterek yaklaşık 1 saat ılık bir yerde dinlendirin. 
Hamurdan büyükçe bir kaşık alıp hafifçe unladığınız tezgaha alın ve böylece bezeler oluşturun. 
Bu şekilde  20 dakika kadar dinlendirdiğiniz bezeleri elinizle açarak şekil verin. 
Yağsız, yanmaz tavada arkalı önlü pişirin. Dilerseniz üzerine sıcakken biraz tereyağı sürebilirsiniz. Sonra sıcak sıcak, sayı hesabı yapmadan tüketin onları, oh elinize sağlık!

8 Nisan 2013 Pazartesi

Yoğurtlu hamur



Annemle çayın yanına hazır ediverdiğimiz en güzel atıştırmalıklardan biriydi yoğurtlu hamur. Ben de çoğunlukla kahvaltıda, bazen de çayımıza yandaş olarak hazırlıyorum bu nefis hamurcukları. Pofuduk pofuduk hamurdan kahramanlar...Hep aynı şekilde kessem de her seferinde her biri birbirinden farklı şekle giren lezzet topları...Yanında mümkünse İzmir tulum...Peynir aşığı bir insanım ama İzmir tulumun yeri ayrıdır benim için. Memleketim kokar, perşembe pazarı kokar, " karnında kurt çıkacak, ekmekle ye! " diye bağırır ardımdan beyaz mermer tezgah üzerinde duran tulum peyniri...

İçine çörekotu koyarak yada hiç denemedim ama susam koyarak lezzeti katlayabilir, besin değerini  artırabilirsiniz. 
  • 1 su bardağı kadar sulu halde yoğurt
  • 2 su bardağı kadar un
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • Yarim limon suyu
Kızartmak için:
  • sıvıyağ
Benim çocukluğumda evlerde karbonat bulunurdu, sonradan "baking powder" diye bir şey girdi  hayatımıza. Türkçe' sinden önce İngilizce' sini ezberleyiverdik kabartma tozunun. Güzelim karbonattan çok kullanır olduk kendisini zamanla.



Yoğurdun üzerine limon suyu ve karbonat karisimini (kopuren karisimi), ardindan unu eleyerek ekleyin. Yoğurdun  kıvamına göre unu azar azar eklemenizi öneririm. Daha sonra elde ettiğiniz yumuşak haldeki hamuru temiz tezgah üzerinde hafif unlayarak merdane yardımıyla açın. Sonra ister kurabiye kalıbıyla, ister bıçak yardımıyla şekiller kesin ve kızgın yağda kızartın.  
Kağıt havlu ile fazla yağını alabilirsiniz. Tek başına yada yanına eşlik eden herhangi bişeylerle....Nefisss....





6 Nisan 2013 Cumartesi

Mantarlı tavuk

Geri sayımın tek haneli rakamlara düştüğü bugünlerde içim içime, içim dışıma, içim hiçbir yerlere sığmıyor!
Evren bana dar gelir oldu.
Benim gibi ev ve düzen meraklısı bir insanın, hele hele "yapılması gereken bir iş, olacaksa şimdi olacak!"  kıvamında bir varlığın bu uzuuun bekleyişi çok fena...
Bilenler bilir, bundan 1 yıl kadar önce ( 5 gün sonra, kızımın doğumgünü olan 11 nisanda tam bir yıl olacak) bir ev aldık, tüm yapım aşamalarına bizzat tanık olduk, ustalarla da ahbap! Kısmet olursa haftaya taşınıyoruz, yani inşallah, yani SONUNDA!

Biliyordum ama altı bir kez daha çizildi, "beklemek" bana göre değil. Kuaförde saçı yapılırken bile fenalık geçiren bir kadınım ben. Kaldı ki zamanı idareli kullanmak gerektiğini düşünüyorum, zira yaşamımızdaki en kıymetli şeylerden biri zaman...
İşte buna ayak uyduran, benim kısacık ama leziz yemeklerimden biri.
Mantar ve tavuk ikilisini seviyorum, bu ara sadelikten yanayım, ikisinin yalın hallerini çok bi çok, daha çok sevdim...



  •   1 adet tavuk göğsü
  •  yarım kg kadar kültür mantarı
  • zeytinyağı
  • 1 çorba kaşığı soya sosu
  • tuz
Tavukları kuşbaşı büyüklüğünde doğrayın.
Mantarları soyup, yıkayarak temizleyin ve suyunu süzdürün. Benim mantar temizleme şeklim bu, bıçakla önce incecik kabuğunu sıyırmak, sonra da güzelce yıkamak ve süzdürmek. Mantarınız mutlaka kuru olsun, içine aldığı suyu tencereye bırakmasına izin veremeyiz!  Sonra onları çok ince olmamak kaydıyla dilimleyin.
Tavaya yağı koyun, ısındığında tavukları ekleyin ve hiç karıştırmayın ki tavanın sıcaklığını iyice düşürüp suyunu salmadan, tadını içinde muhafaza etsin sevgili tavuk eti! Kızardığında soya sosunu ekleyin. Güzelce kızaran tavuğa mantarları ilave edip çevirin. Mantarlar da kızardığında tuzunu ekleyin ve ocaktan alın.  Basit ama çok güzel bir lezzet oldu. Yanında tam buğday ekmeğimiz ve ev  yoğurdumuz da hazır, afiyet şeker işte...


5 Nisan 2013 Cuma

Yufkadan "pastırmalı" pizza

Bu  tencerede pizza işi beni epey sardı. O kadar bana göre bir lezzet ki...Harikulade!
Daha önce yaptığım yufkadan pizza yapımı ile aynı. Ancak bu kez üzerine pastırma koymayı denedim vee sonuç muhteşem oldu. Eğer pastırma seviyorsanız bir de böyle deneyin. Bayılacaksınız...
Ben dayanamayıp yanına bir kaç sucuk da iliştirdim yine. Malzemeyi bol seviyorum bu gibi şeylerde...


                                Lezzetli, bol güneşli, bahar ve huzur dolu günler olsun hepinize...

1 Nisan 2013 Pazartesi

Kuru domatesli ıspanak

Güzel bir pazar gününden sonra, haftanın ilk gününde değişen saate alışmak zaten zorken, bir de okul giriş- çıkış saatlerim, tenefüslerim, her bişeyim pek bi  değişince biraz zor bir pazartesi yaşadım diyebilirim. En güzel yanı ise akşamın geç olması. Havanın erken kararmasını seven biri değilim, gündüz insanıyım ben, güneşi seviyorum. O gökyüzünden ayrıldı mı benim de bütün enerjim kayboluveriyor sanki...
Üstelik bir de bu sabah Naz uğurladı beni, boynunu bükerek...Al sana harika bir hafta başlangıcı!
Değişiklik severim ama hayatımdaki rutinden sıyıran değişiklikleri değil. İşte o zaman geriliyorum, rahatsızlık duyuyorum adeta. Evde eşyaların yerini değiştirmeyi, farklı yemekler, farklı tatlar denemeyi falan severim. Ama bir araba değiştirecek olalım, ya da şehir, yada ev, üzülürüm, ayrılmak istemem, anılarımı düşünür, bolca hüzün yaratırım kendime. Arabasıyla bile böyle derin bağ kuran bir insan saatler bir saat öte kayınca neler yaşamaz!
Mutsuzluk diz boyu!
Neyse daha da güzeli , yani bugünün müthiş keyifli yanlarından biri baharın artık kendini iyice hissettirmesi. Balkondayım, çayımı yudumluyorum büyük bir keyifle, eşimin bize en son sürprizi, şen sesli kanaryamız Kıpırcık başlamış şarkılar söylemeye...Of, daha ne isterim.
Kıpırcık adı çok hareketli bir olmasından dolayı tarafımdan uygun görüldü kendisine... Ben onunla "annecim nasılsın, çok güzelsin bugün yine" diye konuşmaya başladıkça Naz da yanımıza yaklaşıyor, dediklerimi aynen tekrar ediyor, "annecim..."
İşte biraz böyleyim ben, aldım kattım hemen onu da aileye, bak kuş bile diyemiyorum, aileden biri işte, hani neredeyse nüfusa kaydettireceğim, öyle seviyorum, sahipleniyorum keratayı...


Bu yıl nefis ıspanaklar yedim ve yaptım, hepsi birbirinden güzel. Bu son noktayı koydu, en çok bunu sevdim sanırım, ya da ben içinde ıspanak olan herşey için aynı şeyi söylüyorum...Bizzat kendi katkılarımla, en öz, en sakin ıspanak hali:

  • 1 kase kuru domates
  • 1 büyük kuru soğan
  • 1 diş sarımsak
  • yarım kg ıspanak
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
Küp küp doğradığınız soğanı ve sarımsağı yağda çok az kavurun.
Kuru domatesi 5 dakika kadar kaynar suda bekletin, sonra çıkarın ve dörde bölerek iri parçalar elde edin.
Domatesi tencereye koyun ve şöyle bir kavurun. Yıkayıp doğradığınız ıspanağı da tencereye ekleyin ve kısık ateşte kendi halinde pişmeye bırakın. Altını kapatmadan önce tuzunu da ekleyin. İster sıcak ister soğuk, her ikisi de nefis...Yoğurt dahi istemiyor, o kadar diyorum...