et yemekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
et yemekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2016 Salı

Terbiyeli ekşili köfte

Uzunca zamandır yapmamışım, geçenlerde aklıma geldi ve yerken anladık ne kadar özlediğimizi, cümleten...



  • 350 g az yağlı kıyma
  • 1 çay bardağı pirinç
  • 1 yumurta ( akı içine, sarısı terbiyesi için )
  • tuz, karabiber
  • 1/2 limon suyu 
  • 1 kase un
  • 1 patates
  • 1 havuç
Kıymayı, yıkanmış pirinci, yumurta beyazını, tuz ve karabiberi bir kapta güzelce karıştırıp, minik minik köfteler yapıyoruz. Şekil verdiğimiz köfteleri un serptiğimiz tepsiye bırakıyoruz. Tüm köfteler bittiğinde tepsiyi iyice bi sallayıp köftelerin dışının tümüyle una bulanmasını sağlıyoruz. Doğradığımız patates ve havucu, ardından köfteleri, tencerede kaynayan suya tek tek atıyoruz.


İçine küçük bir miktar  tereyağı ekleyebilirsiniz bu noktada. Küçük bir kasede yumurta sarısı ile limon suyunu iyice çırpıyoruz. Ben limon ölçüsünü bire çıkartıyorum, biraz ekşiliği belli olduğunda daha çok seviyorum.


Köfteler ve sebzeler piştiğinde hazırladığınız terbiyeyi köftenin suyuyla karıştırıp ılıştırarak, yavaşça ve karıştıraktan içine ekliyoruz. Tuzunu ayarladıktan sonra bir taşım daha kaynatıp ocaktan alıyoruz. Soğutmadan servis ediyoruz.

21 Ağustos 2014 Perşembe

Bıldırcın tava yada dökümde bıldırcın...

Yumurtasını bir yaşından sonra, haftada en fazla iki tane olmak suretiyle Naz' a hep yedirdim. Şimdi büyüdü, koca kız oldu, artık daha sık aralıklarla, haftada 2-3 adeti geçmeden yine, hep tüketiyor. Yalnızca o değil, biz de tüketmeye özen gösteriyoruz çünkü tipine aldanmamak lazım. Tavuk yumurtasına oranla kat kat daha fazla demir, fosfor, kalsiyum, potasyum, A, B1, B2 ve protein içeriyor. Ve bunların her biri de tavuk yumurtasına oranla bıldırcın yumurtasının içinde daha fazla var ve dolayısıyla benim, ailem için tercih sebebim...
Ayrıca çiğ mi pişmiş mi tüketilmeli kısımlarına hiç takılmayın, yok öyle birşey. Diğer yumurtayı nasıl kullanıyorsanız bunu da o şekilde dilediğiniz yerde kullanabilirsiniz. Haşlayarak, omlette, kekte, köftede, çorbanın meyanesini hazırlarken...Nerede isterseniz orada yani...Bazen zenginliği artsın diye diğerinin yanına ilave ediyorum ben.


Daha önce hiç denemişliğim yoktu, hadi bi fikrim olsun diyerekten bir de bıldırcının kendisini pişirdik evde. Eşim hep çok lezzetli olduğundan bahseder dururdu. En lezzetlisini pişirmek adına aklınızda olsun, alırken en irilerini seçin. Zira daha yağlı ve tatlı olacaklar.


Artık pek çok markette satılıyor zaten. Pişirmesi de kolay, yalnız bazı market tavukları gibi 15 dakikada pişmiyor, zaman alıyor biraz. Ama daha farklı ve bence hafif de aromalı bir tadı var.

  • Bıldırcın (kişi sayısına göre )
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber

Bıldırcınları yıkayıp tuz ve biberle harmanlayın. Bu şekilde 1 saat buzdolabında dinlendirin.
Döküm tencereyi iyice ısıtın. Tam olarak kızdığından emin olduktan sonra bıldırcınları tencereye koyun. Ateş yüksek olsun bu noktada.


Etinizi mühürlediğinizde ateşi kısabilir ve artık kısık ateşte tüm lezzetini içinde barındırarak pişmeye bırakabilirsiniz onları. Bu şekilde yaklaşık 1,5 - 2 saat pişirin.
O sırada nefis bi bulgur pilavı hazırlayın ve pişen bıldırcını pilavın üzerine koyarak servis edin. Muhteşem!!!

27 Haziran 2014 Cuma

İşkembe dolması

Çok şükür sakatatlarla aramız mükemmel. Hele dünden beri okuduğum bir yayında kokoreçle neler yapıldığını, ne kadaaar çok çeşit yemek üretildiğini gördükçe kendimden geçiyorum ve bu mükemmel zekaya hayran kalmaktan da alamıyorum kendimi.
Havalar malum, iştah miştah kalmadı bende. Giderek zayıflıyorum, aman Allahım!!!
Bazı olağanüstü yemekler dışında beni çeken pek bişey yok yani bu sıra...Su, meyve, su, meyve,su....
Amaaaa mumbar, işkembe dolması, gömlek dolması....Ne güzel şeylersiniz siz ya Rabbim!



  • 1 adet kuzu işkembe
  • 1 su bardağı pirinç (önceden ıslatılmış)
  • 2 adet kuru soğan yada 1 büyük boy
  • 200 gr kuşbaşı et (daha küçük küçük doğrarsanız muhteşem olur)
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 4-5 diş sarımsak
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber, pulbiber, yenibahar, kimyon...
Pişirme suyuna; 1 adet limon suyu, 2-3 diş ezilmiş sarımsak ve 1 tatlı kaşığı kadar biber salçası, tane karabiber ve 1 adet defne yaprağı da ilave ettim.



Zeytinyağında küp doğranmış soğanı ve küçük küçük kestiğiniz eti güzelce kavurun. Kavrulan ete salçayı,  ezilmiş sarımsağı, süzülmüş pirinci ve baharatlarını ekleyin, güzelce harmanlayıp altını kapatın.
Güzelce yıkanıp temizlenmiş işkembeyi iyice kokusu çıksın diye 1 yemek kaşığı sirke ve 1 yemek kaşığı tuz ile iyice ovun ve 15 dakika kadar bu karışımda bekletip durulayın. Ardından bir süre daha soğuk suda bekletebilirsiniz. 


Ardından işkembeden bir el büyüklüğünde yani yaklaşık 10*15 boyutunda parçalar kesin. Kestiğiniz bu parçaları üç tarafından pamuk ipliğiyle dikin. Dikilmeyen kısımdan, hazırladığınız iç harcını doldurun. İçini çok koymamaya özen gösterin aksi takdirde işkembe patlayabilir. Çünkü işkembe piştikçe küçülür, pirinç ise malum şişer.
Sonra tamamını dikip küçük bir düğüm atın ve düdüklü tencereye yerleştirin. Benim işkembeden 8 tane dolma çıktı. Siz de kişi sayısına göre ayarlama yapın. 
Üzerine limon suyu, salça, sarımsak, tuz, üzerini geçmeyecek kadar su, tane karabiber ve defne yaprağını da ilave edip pişmeye bırakın.
Bir saat boyunca pişirdiğiniz dolmaları çıkarıp sıcak sıcak servis yapın. Afiyetle....
Üst fotoda görüldüğü üzere "aman içi bol olsun!" adlı çalışmam....Patlamaya beş kala....

Önemli not:  "Yerken nasıl olur?"  diye sıkıntıya düşmeyin. İpi asılın gerisi geliyor zaten, düdüklüde o kadar kıvamında pişmiş oluyor ki, sizi hiç zorlamıyor!

29 Nisan 2014 Salı

İzmir köfte (fırında salçalı patatesli köfte)

Kayınvalidemin en fiks menülerinden biridir bu köfte ve bana sorarsanız muazzam bi yemektir. Hele ki yanında biraz da tereyağlı nohutlu pilavla...


Köfteyi çok seven biri değilim, evde yapılanı pek hoşuma gitmiyor sanırım. Köfteyi yapmak ayrı, kıvamında pişirmek ayrı bir ustalık işi bence. Kalınlığı bile o kadar önemli ki...Bu konuda özellikle yol üzerinde her seferinde uğramayı ihmal etmediğimiz Köfteci Mehmet Zengin' ini tek geçerim. Adamlar bu işi çok iyi yapıyor ve insan o minik minik, tam kıvamında pişmiş, içi lezzet sulu köftecikler hiç bitmesin istiyor!
 Bu haline de pek hayır diyebildiğim söylenemez. Geçtiğimiz hafta sonu da babaannemizdeydik ve kocaman bir sabırla ve iştahla bekledim pişmesini, fırından gelen o nefis kokulara inat...

  • 500 gr yağsız kıyma
  • 1 tane kuru soğan
  • 1 yumurta
  • 1 kase kadar ekmek içi 
  • 3-4 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı
  • tuz, karabiber, kimyon
  • 4-5 tane patates
Sosu için:

  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • karabiber, tuz
  • zeytinyağı
  • toz kırmızı biber
  • 1-1,5 su bardağı kadar su
Patates hariç köftelik malzemeleri bir kapta güzelce yoğurun. Mümkünse buzdolabında en az 2 saat bekletin.
Bu arada patatesleri soyup halka halka doğrayın, kalın olmamalarına dikkat edin. Patatesleri fırın kabına güzelce sıralayın.
Şekil verdiğiniz köfteleri patateslerin üzerine yerleştirin.
Sosu için gerekli malzemeleri de bir kapta iyice karıştırın ve köftelerin üzerine dökün.
180-200 derece önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana, patatesler pişene kadar pişirin.
Annem bu yemeği patatesleri ve köfteyi önce az yağda bi miktar kızartarak yapardı. Elbette öylesi daha bi lezzetli oluyor ancak bu da gayet başarılı. Hem daha az yağlı, hem de daha az vakit alanı...Öyle düşünelim...

16 Nisan 2014 Çarşamba

Terbiyeli kuzu haşlama

Eşimin et ve et yemeklerine düşkünlüğünden daha önce defalarca bahsetmiştim. Adamın et kokusu aldığı zaman mutfağa girişi değişiyor resmen...
Kendisinden yıllar içinde epey yakınırken bir de kızı çıktı başıma...

"Et yiyicem anne ben, ET!!!"
"Anne tabağıma et koyar mısın?"
"Baba, et, senin tabağındakinden ama..."

Çoğu zaman haşladığım tuzsuz etleri daha yapım aşamasındayken lüpletiyor benim kızım...Ne yalan söyliyim, bu durumdan hiç de şikayetçi değilim aslında. İnsanın çocuğu zevkle, afiyetle sağlıklı şeyler tüketir de annesi kanatlanıp uçmaz mı?
Öğleden sonra ikimizin de okulu yok, birlikte evdeyiz, hoşça vakit geçiriyoruz malum. Bu süre zarfında meyve, kuru üzüm, ceviz, badem, kayısı, kuru incir, fındık ve leblebi dolu tabağa o bıdık ellerini attıkça ben nasıl mutlu oluyorum, tarifi imkansız...
Yine bir akşam ahaliyi ve hadi itiraf, beni de, oldukça mutlu eden bu haşlamanın yapımı ise oldukça kolay.
Yalnızca ve nasıl olduysa o esnada evde sarımsak kalmamış ve bu tarifte sarımsak kullanamadım. Aklımda kalan tek soru işareti o, içinde sarımsak olsaydı tadı nasıl olurdu???
Bi dahakine kısmet...



  • 4 adet kuzu incik (yada uygun bulduğunuz, kuzunun başka bir bölümü, kuzu neticede, her yeri pek bi lezzetli değil mi?)
  • 3-4 tane havuç
  • 2-3 tane patates
  • 1 tatlı kaşığı kadar tane karabiber
  • 1 tutam kıyılmış maydanoz
  • tuz
  • zeytinyağı
  • 2 silme yemek kaşığı un
  • 1limon suyu
Aynı yemeği, mutlaka sarımsak ilavesiyle ve tavukla da sık sık yapıyorum. (bkz: Terbiyeli tavuk haşlama) Tavukla yaparken tüm malzemeyi düdüklüye koyup arkama yaslanabiliyorum. Ancak işin içine tavuk yerine et girince eti mutlaka önceden haşlamak gerekiyor.
O nedenle kuzu incikleri düdüklüde güzelce haşlıyoruz. Naz' ın deyimiyle onları "lokum" yapıyoruz!
Tencereye, kabuğunu soyup, irice doğradığımız patatesi ve havucu atıyoruz. Az yağ eklediğimiz tencereye 2 bardak kadar et, 2 bardak kadar da sıcak suyu, tuzunu ve karabiberini de ekleyip pişmeye bırakıyoruz.
Hepsini et suyu kullanmıyorum, çünkü tadının ağırlaşmasını istemiyorum.
Daha sonra etleri de tencereye alıp kaynamasını bekliyoruz. Ben eti kemiğinden ayırıyorum, bizim evde kemik, pek sevilmeyen bir durum...


Un ve limon suyu ile hazırladığımız terbiyeyi usulca ve karıştıra karıştıra suyuna ilave ediyoruz.
Üzerine kıyılmış maydanoz serpip kapağını kapatıyoruz.
Sıcacık servis yapıyoruz. Ekşili ve bol karabiber taneli haşlamamız yedikçe de bize şifa veriyor...


20 Ekim 2013 Pazar

Kuzu incik kebabı

Pilavı çok seviyorum, etli pilavı daha da çok...
Bu nefis ve pratik tarif de tam da bugünlere yakışır türden, bi yapın deneyin lütfen. Elde ettiğiniz etsuyu bile o kadar lezzetli oluyor ki, nereye kullanacağınızı bilemiyorsunuz...



  • 4 tane kuzu incik
  • 2 yemek kaşığı tereyağ
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • tuz, karabiber
  • 1 tane kuru soğan
Düdüklü tencerenize tereyağını ve salçayı koyun. Ardından kuzu incikleri yerleştirin ve güzelce mühürleyin.
Bir tarafını iyice mühürleyip kızarttıktan sonra diğer tarafını çevirin ve kızarmasını sağlayın. 
Her yeri kızaran inciklerin üzerine 3-4 bardak su ve kabuğunu soyduğunuz bütün soğanı ekleyin ve kapağını kapatıp pişmeye bırakın. 
30-40 dakika arası (düdüklünüzün durumuna göre) güzelce piştikten sonra ocaktan alın. 
Etler zaten tuttuğunuz anda kemiğinden ayrılacaktır, fazla uğraşmanıza gerek kalmayacak. 
Yaptığınız nefis tereyağlı pilavın üzerine çok yakışacak ve afiyetle tüketilecektir hiç kuşkunuz olmasın.
İzlediğim programda içinden soğanı çıkartıp pilavını bu suyla pişirdi, aklınızda bulunsun. 

Okuduğunuz yazı, herşey seninle güzel' in 200. yazısıdır. Sabırla, zevkle ve hep özlemle, ve hep zaman yaratmaya çalışarak...Teşekkürler her geçen gün burayı yeni keşfeden ve yazılarımı özenle takip eden herkese... Sizi seviyorum...

26 Ocak 2013 Cumartesi

Etli patates

Hani bazı tatlar vardır, sizi alır çocukluğunuza götürür. Ağzına attığınız tek bir lokma ile o tadı yakalar, başlarsınız anılardan bahsetmeye, hoş bir vesile olur.
Öyle güzel bir yemektir benim için etli patates...
Alır, götürür...
"Çok pişmiş olsun, böyle ağzımıza attık mı hemen erisin!" diye tembihlerdim her defasında annemi. Güzel annem o kadar fazla pişmiş halinden hoşlanmadığı halde yapardı tam istediğim gibisinden bu yemeği...
Anneler, ne zaman kıyabildi ki çocuklarına...
......


  • 1-2 tane irice kuru soğan yada varsa 1 kase kadar arpacık soğanı
  • 3-4 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 4-5 tane patates
  • 250 gr kuşbaşı et
  • zeytinyağı
  • tuz
Tencereye etleri koyun ve yüksek ateşte suyunu çekene kadar kavurun. Et suyunu çekince biraz sıcak su daha ekleye ekleye eti iyice pişirin.
Etler suyunu çekip iyice pişince ince doğradığınız soğanları koyun ve hafifçe kavurun. Üzerine ezilmiş sarımsağı da ekleyip 1-2 kere daha karıştırın ve salçasını ilave edin.
Üzerine 1-2 bardak kadar sıcak su ekleyip etlerin büyüklüğünde doğradığınız patatesleri ilave edin ve patatesler pişene kadar pişirin. Tuzunu ayarlayın ve ocaktan alın.

14 Aralık 2012 Cuma

Tantuni

Cuma akşamı cuma akşamı farklı bişey yemek istedi canım. Düşün taşın, nerden bulduysam, buldum çıkarttım tantuniyi olduğu yerden. Fazla vakit alan bir hali de yok, öyleyse hemen sıva bakalım kolları. Naz' la giriştik tantuni yapmaya!


20 aylık bir bebeğin hayal gücü, düşünme sistemi, başardıkları, duyguları, her geçen gün beni öyle şaşırtıyor ki, bir mucizeye tanık oluyorum o büyüdükçe, insan denen mucizeye...
Akşamüstü gözlerine bakıp "annecim seni çok seviyorum" dedim. Gözlerime kocaman bir insan büyüklüğüyle baktı ve yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Sadece 20 aylık bir geçmişin sevgi denen güce, sevgiyle verdiği yanıt beni kendimden geçirdi. O an "ölsem" dedim, "şu anı yaşadım ya, hiç dert değil!" . Bu ne güzelliktir Allahım, şükürler olsun sana.


Naz' la çıktığımız tantuni yolculuğu sevgili babamızdan da tam not aldı, lavaşlara sarılıp afiyetle yendi. İçinde olması gerekenler diye hayal ettiğimde kimyonu ve biber salçasını buldum, bir de sarımsağı. Mutlaka ekleyin, iyi bi uyum yakaladılar.



  • 350- 400 gr küçük küçük doğranmış kırmızı et
  • 2 tane yeşil biber
  • 2 diş sarımsak
  • zeytinyağı
  • 1 tane büyükçe kuru soğan
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • tuz, karabiber, kimyon
Servis etmek için:

  • lavaş
  • domates
  • sumakla harmanlanmış soğan
  • yeşillik, marul, maydanoz
Eti suyunu çekene kadar kavurun. Ardından üzerine 1 su bardağı kadar sıcak su ekleyip pişmeye bırakın.
Küp küp doğranmış soğanı, biberi ve sarımsağı da ekleyin ve fazla geciktirmeden salçayı ve baharatları ilave edin.
Hazırladığınız tantuniyi lavaşlara, dilediğiniz malzemeleri de ekleyerek servis edin.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Fırında kuzu gerdan


Tamamıyla her hakkı bana ait olan, o kadar da nefis bir yemektir kendileri.
Bir süredir buzluğumda bekleyen gerdanım için çeşitli fikirler türettim hep, ama hiç birini yeterince beğenip uygulamaya geçemedim. Sonunda hafif ekşi soslu, sarımsaklı, aslında tam da beni tanımlayan bu tarifi oluşturdum zihnimde ve yaptım.
Önce patates, sonra lime lime ayrılan, bi o kadar da lezzetli et sosa doyacak ve ortaya enfes bişey çıkacak! Yaptım, oldu...


Yalnız biz sofrada kemik görmekten pek hoşlanan bir aile değiliz, üstelik tabakta o kemiği dürtüp durmaktan hiç de hazzetmiyorum. O yüzden klasik olarak kemikli haliyle değil benim sunumum, bizzat etli! Gerdanı düdüklüde bi güzel haşladım. Eti kemiğinden ayrılana kadar! Sonra onu tüm kemiklerinden arındırdım ve yemeğimi yapmaya öyle başladım.

  • 1 tane kuzu gerdan (bir dilim değil yani, bir tane kuzunun gerdanı işte)
  • 3-4 tane patates
  • 2 diş sarımsak
  • 1 tane limonun suyu
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
Patatesleri ne ince ne de kalın olacak şekilde halka halka dilimleyin ve yanmaz tavada, çok az zeytinyağında arkalı önlü pişirin. Ancak patatesler yeterince pişmesin.
Genişçe ve kapaklı bir fırın kabına patatesleri yerleştirin. Eğer kapaklı fırın kabınız yoksa alüminyum folyo ile sarabilirsiniz, yiyeceklere temas etmedikten sonra sakıncası yok. Sonra da üzerini açarsınız biraz kızarmış görüntüyü elde etmek için.
Patatesin üzerine etleri yayın.
Bir kapta dövülmüş sarımsak ile tuzu, karabiberi ve limon suyunu buluşturun. Bu karışıma 1- 1,5 bardak kadar da etsuyu ekleyin ve etlerin üzerine boşaltın. Kapağını kapatın ve üzeri hafif kızarıp patatesler iyice pişene kadar 230 derece fırına sürün.
Etler fazla kızarırsa kurur lezzeti kalmaz, dengeyi iyi ayarlamak lazım.
 Nefis, hafif bir et sizi bekliyor. Afiyet olsun.

13 Kasım 2012 Salı

Kuzu gömleği dolması

Her "anne! " deyişinde annemm" diye karşılık verdiğiniz kızınız gün gelir size "ANNEMM" diye seslenmeye başlarsa...Var mı bundan daha büyük bi mutluluk! İnsan böylesi bir güzelliği hak edecek ne yapmış olabilirim diye sormadan edemiyor kendine.  O minik dudaklar her gün yeni bir kelime öğreniyor, her gün yeni bir telaffuz...Birbirinden cimcime sözcükler silsilesi...

Hayatımızın en güzel, en keyifli yeri, kızımız...

Hayatımıza güzellik katan bir başka değer, en leziz vazgeçilmezimiz ( Naz' dan sonra!) mutfağımızda pişenler...


Bugünkü menümüz biraz ağır gibi gözükse de yenen türlü yemek arasında en hafifi oldu yendikten sonra. Midemizde hiç sorun yaratmadı. Gayet lezizdi, gayet hoş ve gayet farklı. Üzerine sıkılan bol limon da çok yakıştı kendisine.
Benim için bir ilkti. İçinde ciğer var, nasıl olur acaba derken yendi, bitti, gitti...
Ciğerle aram pek yoktur da, o bakımdan.



Gelelim gömleğimizi doldurmak için gereken malzemelere:

  • 1 tane kuzu gömleği
  • 1 kuzu ciğerinin yarısı
  • 1 tane büyük boy kuru soğan
  • 1 su bardağı pirinç
  • kıyılmış maydanoz
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
  • dolmalık fıstık ve kuş üzümü
üzeri için:

  • 2 kaşık yoğurt
  • 1 yumurta sarısı

Gömleği yarım saat önceden ılık suyla ıslatın. Su sıcak olmasın.
Bu arada ciğeri ince ince doğrayın ve az yağda kavurun. Soğanı incecik kıyın ve ekleyin. Ardından yıkadığınız pirinci ekleyin ve kavurun. Dolmalık fıstığını ve üzümünü ekleyin. Bizim evde bu ikisinin pilavda yeri yok, kimse tarafından sevilmiyor, o nedenle eklemeyi aklımın ucundan bile geçirmedim. Beyaz iç harcına da tahammülüm olmadığından 1 tatlı kaşığı kadar biber salçası ekledim. Maydanozu ve  1,5 su bardağı sıcak suyu ekleyip pilavı kısık ateşte pişmeye bıraktım.
Bu arada gömleği yıkayıp 15 cm' lik karelere bölün. Her bir parçayı küçük bir kase yada kepçe içine yerleştirin. Ortasına hazırladığınız iç pilavdan koyun. Dışarda kalan kısımları içe doğru kapatın. Ve bu şekilde fırın kabınıza ters çevirerek yerleştirin. Üzerine yoğurt ve yumurta karışımından sürün. 230 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

24 Eylül 2012 Pazartesi

Çerkez mantısı ama patatesli değil!



Bu yemeği patatesli yapıp sunsaydım eşimin tepkisini tahmin etmek pek de zor değil...Etsever bi kocayla yaşadıkça öğreniyorsunuz ki bazı şeylerin bizim evde hiç şansı yok.  Dolayısıyla bu mantıyı patatesli olarak yapmayı bir an bile düşünmedim. Üstelik işin garibi bir zaman sonra üzüm üzüme baka baka kararıyor ve siz de tıpkı onun gibi oluveriyorsunuz.  Tam bir etsever, ama içimde varmış değil mi?
Mantı ve türevlerine her daim açığım. Hele ki böyle pratik mantıya can kurban! Mantıyı evde yapmayı severim ama benim minik kuzumla biraz zor oluyor, defalarca elini yıka, puzzle yap, lego oyna, elini yıka bu sefer boyama yapalım, meyve yiyelim, dans edelim...Hamur hamur olmaktan, sen de yapacağın işten yılıyorsun. Bu mantıya balıklama atladım o yüzden, çok da başarılı bi sonuç ortaya çıktı açıkcası. Daha önceleri keşfetmeliymişim. Yapınca 40-50 tane mantı çıktı, çok gelir birazını dondurucuya atarım dedim ama Naz dahil herkes çok severek yedi, ertesi güne bişey kalmadı anlayacağınız.

Hamuru:

  • 4 su bardağı un
  • 1,5 su bardağı su
  • 1 çay kaşığı tuz
İç malzemesi:

  • 300 gr kadar yağsız kıyma
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 tane kuru soğan
  • tuz, pulbiber, kuru fesleğen
  • zeytinyağı
Üzeri için:

  • sarımsaklı yoğurt
  • tereyağında toz kırmızı biber


Unu, suyu ve tuzu bir kaba alarak güzelce yoğurun. Sert bir hamurunuz olmalı. Ve başarılı bir kıvam için iyice yoğurmalısınız. Ardından yarım saat üzerini nemli bir bezle örterek dinlendirin.
Bu arada kıymalı içinizi hazırlayın. Bu mantıyı patatesli içle hazırlamak da mümkün, zaten orijinali öyle. Bunun için de aynı iç malzemelerinden kıymayı çıkartıp 1 kg kadar haşlanmış patatesi ekliyorsunuz.
Önce kıymayı sonra soğanı ve diğer malzemeleri tavada kavurun ve soğumaya bırakın.
Ardından hamuru 4-5 bezeye ayırın ve kurumaması için üzerini örtün. Bir tane bezeyi alıp tezgahta yoğurun ve mantı hamurundan biraz daha kalın olacak şekilde bir merdane yardımıyla açın. Bir su bardağı ile daireler kesin ve içlerini 1 tatlı kaşığı kadar malzeme ile doldurun.



Hamuru kapatın ve bir çatal yardımıyla iyice kapanmasını, pişerken açılmamasını  sağlayın, hem de güzel görünsünler. Bu şekilde gayet pratik de bir yöntem geliştirdiğime inanıyorum. 


Unlanmış tepsiye yerleştirin ve bol tuzlu suda mantıları pişirin. 
Üzerine sarımsaklı yoğurt ve yağlı sosundan gezdirin. Halujlar hazır, çok şirin ve iştah açıcı değiller mi?

10 Ağustos 2012 Cuma

Ramazan pidesi değerlendirme etkinliği: Pideli köfte


Orucun son saatlerini geçirirken çıkılan alışverişte, bir tanesi ile yetinemeyen ve iki tane pideyi kaparak kasaya yönelen kişi benim kocam!
Sonuç; o akşamki iftarda toplamda çeyrek pide tüketilmiş tarafımızdan.
E belli zaten öyle olacağı da, insan o an söz geçiremiyor kendine. Hani açken alışverişe çıkmayın derler ya, o hesap!
Ve en kesin netice, evde kurulan sofra sayısında azalma olduğundan pideler kendinden geçer, bayatlamaya yüz tutar. Hemen her ramazan yaşanır bu tarz durumlar çoğu evde. Evin annesi hemen bir çözüm yolu bulur ve pideleri farklı şekillerde değerlendirir. Ben de en canımın istediğini yaptım. Pideli, hafif iskender misali, köfteli bi yemek...Of, güzel oldu valla.

Köftesi:

  • 400 gr kıyma
  • yarım ekmek içi
  • yarım fincan süt( şimdi çok şaşırılmış olabilir, ben de duyunca şaşırdım ama sonuçta yumuşacık, lokum gibi bir köfteniz oluyor. bilgisine çok güvendiğim Memet Özer' den)
  • 1 yumurta
  • tuz, karabiber, pulbiber, kimyon, yenibahar
  • 1 diş sarımsak
  • 1 küçük kuru soğan
Yoğurtlu sosu:

  • Sarımsaklı yoğurt
  • en üstüne de salçalı, tereyağlı sos
Pideleri küp küp doğrayın. Genişçe bir tavada üzerine hafif yağ gezdirerek biraz kızarmasını sağlayın. 
Köftenin tüm malzemelerini koyup, güzelce yoğurun ve ince uzun köfteler yapın. Yaptığınız köfteleri en az yarım saat buzdolabında dinlendirin. Sonra ister tavada, ister benim tercih ettiğim gibi yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisinde kızartın.
Kızaran pideleri servis tabağına alın. Üzerine bolca sarımsaklı yoğurt gezdirin. Köfteleri sıralayın. Üzerine domates sosundan dökün. Eğer seviyorsanız biraz daha kızdırılmış tereyağı gezdirin yemeğinizin üzerine, ki emin olun tat katacaktır.


Pideleri benim yaptığım gibi hafif kızartmak yerine et suyu gezdirerek daha yumuşak bir kıvam da elde edebilirsiniz. Ben hafif çıtır hafif de yoğurt ve sosla yumuşamış halini çok seviyorum. Afiyet olsun.

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Ustasından et sote



Geçen haftalarda eşimin ailesinin Didim' deki yazlığına hafta sonu ziyaretinde bulunduk. Eşimin neden bu kadar etsever olduğunu öğrenmek için kayınpederime bi bakmak gerekiyor sanırım...
Mutfakta bazı işler her daim kayınpederimindir. Ve bu kez bize özel nefis bi kuzu et sote yaptı. Et sote deyip geçmeyin. Et hakkaniyetiyle pişmedi mi yeseniz de hoş, yemeseniz de... Valla bu konuda hakkını yiyemem, harikaydı. Etin ne kadar, kaç dakika pişmesi gerektiğinden tutun, o sebzelerin özenle doğranışına kadar her noktasını ilgiyle izledim ve takdir ettim. Yalnız bu konuda eşim babasından bişey kapmamış. Mutfak bilgisi ve yemek yapma, pişirme isteğimiz sıfırın altında seyrediyor. Ama zaten ben onu bu haliyle çok sevdim galiba...




Önemli hususlardan biri de tencerenizin kalın tabanlı olması.

  • 1 adet kuzu but (etin en güzel yerlerinden, bizimkisi 1,5 kg civarındaydı, kuşbaşı kıvamından biraz daha küçük doğranmış)
  • 8-9 tane yeşil biber
  • 2 orta boy kuru soğan
  • 10-12 diş sarımsak
  • 3 domates
  • zeytinyağı+ tereyağ
Tencereye eti koyun ve suyunu çektikten sonra 15 dakika daha kavrulmasını sağlayın. Buraya kadar tencerede yalnızca et var, henüz yağ koymadık. Kuzu etinin hafif yağlı kısmı işimize yarıyor. Sakın ağır olacağını ve kokacağını düşünmeyin. Etiniz tazeyse ve usulünce pişiyorsa vallahi kokmuyor et, lokum oluyor.
Daha sonra biraz tereyağı biraz da zeytinyağı ekleyin. İnce ince doğradığınız soğan, sarımsak ve biberi de ekleyin ve kavurmaya devam edin. Etler ve sebzeler piştiğinde artık domatesi ekleyebiliriz. Domates de suyunu çekince tuzunu ekleyin ve ocaktan alın. Yanında soğuk ayranla, ekmeğe bandıra bandıra...

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Lazanya bolonez



Yine en sevdiğim tatlardan biri, lazanya...
Ben beşamel sostan çok hoşlanan biri değilim, o yüzden dışarıda yediğim bol ve yoğun kıvamlı beşamel sostan yapılmış lazanyalar bi parça ağır gelirdi. Ben evde biraz daha "light" hazırlıyorum sosunu, ununu az sütünü fazla tutuyorum.
Ayrıca özellikle tavsiye ediyorum, Barilla' nın lazanyasını kullanın, çünkü önceden lazanyaları haşlamanıza gerek kalmıyor. Malzemeleri üzerine ekleyerek direk fırına atabiliyorsunuz. Çok da başarılı bir sonuç alıyorsunuz , hiç merak etmeyin.
Unutmadan bir paket lazanyanın içinden 20 yaprak çıkıyor. Ben 10 yaprak kullandım. Zaten 10 yapraktan 5 katlı, gayet doyurucu 4 dilim çıkıyor aklınızda olsun. Bu tarif 10 yaprak lazanya içindir.

  • 10 yaprak lazanya
Bolonez sos için:

  • 2 domates
  • 1 kuru soğan
  • 1 yeşil biber
  • 300 gr kıyma
  • 1 havuç
  • 2-3 dal kereviz yaprağı
  • zeytinyağı
  • tuz
  • karabiber, nane
Beşamel sos için:

  • 2 su bardağı süt
  • 3 çorba kaşığı un
  • tereyağ
  • muskat rendesi
Üzeri için:

  • kaşar rendesi
Bolonez sos için tüm sebzeleri ufak ufak doğrayın. Sonra sırasıyla kıymayı, soğanı, havucu, kereviz saplarını, biberi ve domatesi tavaya atarak pişirin. En son tuzunu ve baharatını atın ve ocaktan alın.
Derin dondurucular sağolsun, benim kereviz sapım vardı. Ama yoksa kullanılmasa da olur. Gerçi çok güzel bi aroma veriyor, kerevizi çook seviyorum ve  kıştan mutlaka saplarını doğrayıp dolaba atıyorum.
Beşamel sos için de sos tenceresine yağı alın, unu ekleyin ve kavurun. Üzerine azar azar ve sürekli karıştırarak sütü ekleyin. Kıvamı koyulaşmaya başladığında içine biraz muskat rendeleyin. Sosu ocaktan alın.
Orta boy, lazanyaların sığabileceği boyutta bir fırın kabını önce yağlayın, sonra  yanyana iki yaprak lazanyayı koyun. Üzerine beşamel sostan dökün ve yayın. Onun üzerine bolonez sostan ekleyin ve üstünü yine 2 yaprak lazanya ile örtün.5 katı bu şekilde tamamladıktan sonra en üste kalan beşamel sosu, onun üzerine de kaşar peynirini serpin ve 220 derece fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık 20 dakika pişirin.
 Çıkınca 10-15 dakika kadar dinlenmesini sağlayın.   







29 Mayıs 2012 Salı

Kıymalı kabak sandal


Kıymalı yazdım, ama aslında ben bizzat et koydum içine. Kıyma koymak yerine etler biraz ağza gelsin istedim ve eti elimde keskin bir bıçak yardımıyla kıydım. Hatta bu kez daha fazla büyük bıraktım etleri. Elbette bu şekilde uğraşmak yerine kıyma kullanılabilir. 
İlk alinazik yaparken keşfetmiştim elde eti kıymayı, o zamandan beri bazı yemeklerde kullanıyorum bunu. Bazı bazı etin bu şekildeki iriliği güzel oluyor, yakışıyor kimi yemeklere. Üstelik zor da değil, gereken sadece keskin bir bıçak.

  • 4 tane kabak
  • 350 gr kadar kıyma yada elde çekilmiş et
  • 2 tane soğan
  • 1 tane domates
  • 2 diş sarımsak
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
  • 1 tatlı kaşığı kuru fesleğen
  • tuz
  • zeytinyağı
  • 1 kase rendelenmiş kaşar peyniri

Kabakları soyup, ortadan ikiye bölerek içlerini temizliyoruz. Çıkan içleri yoğurtlu kabak salatası yada mücver yapımında yada arzu ettiğiniz herhangi bir yerde kullanabilirsiniz. Ortasını aldığınız kabakları tuzlu kaynar suya batırıp 2 dakika kadar bekletip çıkarın. Zaten ellerseniz kendilerini belli ediyorlar. Sakın çok bekletmeyin hemen yayılırlar, zaten kabak bu kolay pişen bir sebze.
Tuzlu suya koyma sebebimiz kabağın tadını bulması.
Kabakları fırın kabına alın ve iç malzemeyi hazırlayın. Bunun için kıymayı kavurun. İnce doğranmış soğan ve sarımsağı da ekleyin. Ardından domatesi, salçayı, tuzu, biberini, fesleğenini de ekleyip altını kapatın. Hazırladığınız içi kabaklara paylaştırın. 
En üste kaşar peyniri serpin ve önceden ısıtılmış 180 derece fırında kaşarlar eriyip üstü kızarana kadar pişirin.


17 Mayıs 2012 Perşembe

Pratik yemek: Kremalı mantarlı et



Bizde mi bir sorun var bilmiyorum ama bu ara ne kadar uyursam uyuyayım, yetmiyor. Yalnız bana da değil, eşim için de aynı şey söz konusu. Yataktan kendimi kazıyorum resmen.  Naz uyur uyumaz kendimi tembellik içinde buluyorum. Bu durumda da gün hemen bitiyor ve kalanı da bana yetmiyor. Açıkcası zaten sabah erken kalkmayınca o günün beti bereketi kalmıyor. Ama bu ara bu anne de erken kalkamıyor. Allahtan bu ara benim minik kuşum da sabahları erken kalkmıyor da fırsattan istifade edebiliyorum... O da kapıldı evdeki rehavete sanırım...
Bu durumda olabildiğince pratik yemekler yapmayı seçiyorum kendime. Bu da onlardan biri. Biz yanına güzel bi spagetti tercih ettik,şu yassı olanlardan. Güzel oldu. Bizim evde zaten köri ve krema tadı çok sevilir. Dolayısıyla çok makbul bi yemek oldu.

  • 400 gr yağsız dana eti
  • 300 gr kadar mantar
  • 1 büyük boy kuru soğan
  • 1 paket krema (200 ml)
  • köri
  • tuz, karabiber
  • zeytinyağı
Eti ince şeritler halinde hani jülyen kıvamında doğrayın. Çok az yağ koyduğunuz kızgın tavada eti pişirin.  Pişmeye yakın üzerine tuzu ve biberi ekleyin. Et tam anlamıyla piştiğinde yarım ay şeklinde doğradığınız soğanı ekleyin. Daha sonra ince ince doğradığınız mantarı ekleyin ve birlikte kavurun.
Et ve mantar kavrulunca köriyi ekleyin. Köri için bir miktar vermedim, zevkinize bıraktım ama 1 tatlı kaşığı yeterli geliyor. 
Üzerine kremayı ekleyin ve şöyle bir karıştırıp 2-3 dakika daha pişirdikten sonra ocaktan alın ve servis yapın. 
Yanına birer kadeh şarapla çok da şık bir akşam yemeği menüsü oluşturabiliyor. Bilginize...

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Keşkek



Bizim oralarda düğünde bayramda koca koca kazanlarda yapılır bu muhteşem şey...Ustalar harıl harıl çalışır, buğdayı döve döve sakız kıvamına getirirler. Sonra da etle buluşturup dövmeye devam...Kaliteli bir kol gücü gerektirir anlayacağınız bizim oraların keşkeği. 
Keşkek her yörede yapılan, ama her yörede farklı farklı yapılan bir yemektir. Kimi yerlerde içine nohut, soğan, salça,çemen, pastırma gibi değişik şeyler konulabiliyor. Kimileri de sulu bir kıvamda yapıyor, bazen de salçalı soslu.
Herşeyi değişebilir ama bana kalırsa keşkek son yıllarda moda olduğu üzere tavuk etiyle yapılmamalı. Bu konuda buğdaya en çok yakışan ettir bence. Yerken lif lif ayrılmış görüntüsüyle kaşığınıza gelmeli ve iştahınızı daha da açmalıdır bu sayede.
Benim bugün anlatacağım keşkekse tam anlamıyla bugüne uyarlı ama tadından hiçbirşey kaybetmeden yapabileceğiniz, kolay ve pratik şekli. Sayısız denemeler sonucu oluşturulmuş başarılı bir tariftir, altı çizilmeli...

  • 2 su bardağı buğday ( pişince iki katına çıktığını unutmayın)
  • 350-400 gr kuzu eti
  • tuz
Üzeri için:

  • tereyağ
  • toz kırmızı biber
Öncelikle buğdayı bir gece önceden ıslatın. Ertesi gün buğdayı ayrı, eti ayrı bir yerde pişirin. Ben önce eti pişiriyorum, ardından aynı tencerede buğdayı (düdüklü tercihiniz olsun). Zaten ikisinin tadının birbirine geçmesi değil mi amacımız... Buğdayı çok suyla haşlamamaya özen gösterin. 
Haşladığınız etleri ayrı bir yere alın ve kemikli bir et ise kemiklerinden ayırıp, küçük küçük parçalayın. Buğdayı tencereye alın ve günümüzün muhteşem buluşu blendırı kapın. Daha önceleri ben de kol gücümü çook denedim ama inanın bana kendinizi yorduğunuzla kalıyorsunuz, kolayı var, birkaç teknik hareket sadece. Blendırı tencereye daldırıp çıkartmak suretiyle çalıştırın. Yani içinde sürekli çalıştırarak tutmayın. Amacımız püre olması değil çünkü. Aşağı yukarı hareketlerinizi tencerenin çeşitli yerlerinde çok değil, en fazla 5-10 kere tekrarladıktan sonra çıkartın içinden. Tencereyi ocağa koyun, içine parçaladığınız etleri ve tuzu ekleyin. Tencerede iyice suyunu çekip, sakız kıvamına gelene kadar tahta kaşıkla karıştıra karıştıra pişirin. Suyunu çekip, kıvamı koyulaştığında ocaktan alın.




Ayrı bir yerde tereyağını kızdırıp, toz kırmızı biberle buluşturun. Servis yaptığınız tabaklara ekleyin ve hiç vakit kaybetmeden yemeye başlayın. Yanında ayran, şalgam suyu, turşu yada güzel bir salata da yapın muhakkak.Afiyet olsun.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Dürüm köfte yada lavaşta köfte

Hafta sonu bu kadar çok gezersen hafta başı eve geldiğinde de bir sürü iş seni bekliyor olur böyle. Bazen düşünüyorum da -aslında bazen değil bir çok zaman hep aklımda- kadın olmak zor zanaat...Çocuğuna iyi bir anne olmak, çalışan bir kadın olarak işinde başarılı olmak, iyi bir eş olmak, bakımlı bir kadın olmak, ev işlerinde başarılı, iyi yemek yapan, temiz pak bir ev kadını olmak, kendin olmak, kendine zaman ayırmak... Ve hep sizden mükemmel olmanız beklenir, bilemiyorum belki de siz öyle alıştırdınız çevrenizi...Belki de beklentileri vakti zamanında o kadar yükseltmemek lazım...Ama hayatınızda buna değecek birileri varsa o zaman gerisi teferruat oluyor elbette. Ne yorgunluk kalıyor, ne de başka bişey. Karşınızda sizi anlayan, dinlendiren, sevgiyle bakan bir çift göz varsa, yetiyor.
Evde kuru köfte yaptığım zaman yanına lavaş da yapmak hoşuma gidiyor. Çünkü  o lavaşın içine yalnızca domates, soğan bile koysanız ne muhteşem bişey olur.
Üstelik lavaş yapmak çok da kolay, öyle çok zaman da almıyor.
 Bu malzemeden 8 tane lavaş çıkıyor.
  • 3 su bardağı un
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 paket kuru maya
  • Aldığı kadar su
Tuz, maya ve unu yoğurma kabına alıp karıştırın. Üzerine azar azar su ilave ederek yumuşak kıvamda bir hamur elde edin. Hamurun üzerini örterek 15-20 dakika dinlenmeye bırakın. Bu arada köfteyi hazırlayabilirsiniz. 
  • 400 gr yağsız kıyma
  • 1 tane kuru soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 2 dilim bayat ekmek (eğer bayat ekmeğiniz yoksa kurtarıcı olarak ben galeta unu kullanıyorum, 3-4 yemek kaşığı kadar, çünkü bizim evde genelde beyaz ekmek bulunmuyor)
  • 1 çay kaşığı tuz
  • karabiber, kimyon
Kıymayı, tuzu, baharatları, rendelenmiş soğanı, kıyılmış sarımsağı, ıslatılıp suyu sıkılmış ekmek içini bir kapta güzelce yoğurun. Köftenin güzel yoğurulması önemli, böylece içinde hava kabarcıkları kalmıyor ve köfte pişerken sönmüyor, aynı zamanda malzemeleri güzelce  birbirine karışıyor. Yoğurduğunuz köfteye şekil verdikten sonra yağsız tavada arkalı önlü kızartın. Köfte pişirme işleminiz bittikten sonra aynı tavada çok az miktarda yağ ile biber de kızartabilirsiniz. Tek yapmanız gereken pişerken kapağını kapatmak. Bir sürü biberi bir kaşık yağ ile kızartabiliyorsunuz böylece. 
Bu arada mayalanan hamuru unlanmış tezgaha alın ve 8 eşit parçaya ayırın. Her bir parçayı unladığınız tezgah üzerinde merdane yardımıyla açın. Yağsız tavada arkalı önlü pişirin. 8 parçayı da bu şekilde açın ve pişirin. 


 
Biraz soğan, biraz domates, marul, kızarmış biber, belki biraz da patates( yine aynı yöntemle patatesi de pişirebilirsiniz) eşliğinde  sarın lavaşlara köfteleri. Tabi yanında bir de ayran. Afiyet olsun.


14 Nisan 2012 Cumartesi

Cevizli sosyete mantısı



Kayseri' ye gitmeden önce orada yiyeceğim güzel mantıları düşledim hep. Normal değil mi ama, insan gittiği yerin meşhur lezzetlerini tatmak istiyor. Ve şunu gördüm ki, Kayseri mutfağı zengin ve kaliteli bi mutfak. Lezzetli etleri, etin en güzel yerinden yapılan pastırmaları, çeşit çeşit mantı ve kesme makarnaları, birbirinden güzel şarküteri ve kahvaltı ürünleri var. Şurası kesin ki, herşeyi bir de yerinde tatmak lazım. Ben pastırmadan çok hoşlanmam ama Kayseri' de yediğim pastırmayı yemeğe doyamadım doğrusu. Bizim marketten aldıklarımızla kıyas kabul etmez...
 Mantıyı da bizim usulden farklı yapıyorlar. Biz haşlayıp üzerine sarımsaklı yoğurdu, en üste tereyağlı sosumuzu dökeriz. Onlar domates,biber püreli, hafif salçalı suda pişirip üzerine bi miktar yoğurt döküyorlar. Mantı boyutları da gerçekten minicik, kapatma şekilleri de farklı. Ben bu şekilde olanını da sevdim ama favorim bol yoğurtlu olanı galiba...
Eğer  o an için hamur açmaya üşendiysem ve canım çok fena mantı çektiyse birkaç yolu var benzer tadı elde etmenin. Bunlardan bir tanesi de bugün sizlerle paylaşacağım şekli. Bir de şöyle bir güzelliği var bu durumun, bu şekilde yaptığınız mantıyı misafirinize de sunabiliyorsunuz, değişik ve hoş oluyor.



  • 3 adet yufka (siz istediğiniz miktar yufka ile yapabilirsiniz, ben biraz çok yapıp haftasonu misafirlerim için dondurucuya atmayı planlıyorum, bu arada bir yufkadan 4 tane mantı çıkıyor)
  • 2 büyük boy kuru soğan
  • Yarım su bardağı kısırlık bulgur
  • yarım su bardağı ceviz
  • Yarım demet maydanoz
  • 300 gr kıyma
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber, pulbiber, kuru fesleğen, kuru nane
  • sarımsaklı yoğurt
  • tereyağ
  • toz kırmızı biber
Tavaya yağı ve kavrulmak üzere kıymayı koyun. Kıymalar kavrulurken yarım bardak bulguru da sıcak suyla ıslatın. Cevizleri de ağza gelecek şekilde küçültün, çok ezilmesinler. Kıymaların üzerine küçük doğranmış soğanı ilave edin ve kavurun. Bu karışıma biber salçasını, önceden ıslatılmış bulguru, cevizi, kıyılmış maydanozu ve en son olarak da tuzunu ve baharatlarını ekleyin. Ocağın altını kapatın ve iç malzemeyi soğumaya bırakın. 
Daha sonra  bir yufkayı eşit olarak dörde bölün. Her bir parçanın geniş ve yuvarlak olan bölümüne iç malzemeden koyun ve kenarlarını kapatarak sigara böreği gibi sarın. Uç kısmını su ile ıslatarak yapışmasını sağlayın. Ardından yufkayı gül böreği gibi içe doğru yuvarlayarak şekil verin. Pişirmek için az yağda kızartma yada üzerine yağlı su sürerek fırınlama gibi iki yönteminiz var. Ancak bana sorarsanız ne olursa olsun kızartılınca daha bi lezzetli oluyor. Fırınlamak isterseniz de yüksek ısıda sadece üzeri kızarana kadar pişirin. 
Kızartınca bir kağıt havlu üzerine alırsanız fazla yağını da çekmiş olursunuz. Sarımsaklı yoğurdu üzerine dökün. Tereyağında toz kırmızı biberi kızdırın ve şöyle bi gezdirin. Afiyet olsun. 

5 Nisan 2012 Perşembe

Etli nohut ve yıldız şehriyeli pilav

 Nasıl bir kas ağrısı, nasıl bir acıdır bu böyle. Kabus gibi bir gece geçirdim ve sabah soluğu hastanede aldık. Gerçekten dayanılmaz, Karagöz' le Hacivat gibi sağ kolum vücuduma yapışık geziyorum, hareket ettirmek ne mümkün. Her zamankinden daha yavaş ve çok garip bi şekilde yazıyorum şu anki yazımı. "2-3 haftada geçer, ama lütfen dikkat edin, üzerine yatmayın, ilaçlarınızı kullanın, ağır kaldırmayın kızınızı mesela, yoksa kronikleşir" diyen doktora hafif bir tebessümle baktım "ne diyorsun doktor beycim sen" şeklinde. Kızımı kaldırmamak mı...Sabahtan öğleye kadar kucağıma alıp onu doyasıya mıncıklayamadım diye içim içimi yedi benim, ayrıca kim bakacak benim minik sıpama. Bi de ben en çok sağ yanıma yatmayı seviyorum, o nolucak... Elbette daha dikkatli olmam gerekiyor ama yaşarken bazı şeyler de çok mümkün olmuyor.
 Ve her zamanki duamı tekrarladım bugün yine." Allah kimseyi hastaneye düşürmesin ama onları da başımızdan eksik etmesin." Sağlık çok değerli bi hazine gerçekten, en ufak bi aksaklık bile size dünyayı dar edebiliyor. Herkese sağlık dolu günler diliyorum ve geçiyorum her daim eşimin yüzünü güldüren, onu çok mutlu eden yemeğimiz etli nohuta. Benim bu yemekle tanışmamsa sadece beş yıl öncesine dayanıyor. Evvelinde hiç yemedim bu yemeği, ama karşımda bu kadar çok seven biri olunca sık yaptığım yemeklerden biri oldu.




Malzemeler:

  • 3 su bardağı haşlanmış nohut (haşlanınca iki katına çıkacağından ortalama 1,5 bardak nohut ıslatmanız yeterli olacaktır)
  • 250 gr dana eti(kemikli bir etle daha lezzetli olacağına emin olabilirsiniz)
  • 2  tane büyük boy kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 3-4 diş sarımsak 
  • zeytinyağı
  • tuz
Nohutu bir gece önceden ıslatın ve ertesi gün pişirin. Bunun için varsa düdüklü tencere kullanın. Başka bir tencerede doğradığınız soğanı yağda kavurun. Etleri tencereye koyun ve kavurmaya devam edin. Etler saldıkları suyu çekene kadar kavurun. Suyunu çeken etlere salçayı, rendelediğiniz sarımsağı da ekledikten sonra tencereye 2-3 bardak kadar sıcak su ilave edin. Etler piştiğinde nohutu ekleyin. Bir taşım daha kaynattıktan sonra tuzunu ilave edin ve ocağın altını kapatın. 



Yanına bir de pilav yaptım:

  • 1 su bardağı pirinç
  • tereyağ+ zeytinyağı
  • 2 su bardağı et suyu veya tavuk suyu
  • yarım su bardağı yıldız şehriye
  • tuz
Yıldız şehriye yeni keşfim, çok sevimli, bir kere de pilavda denemek istedim. Pirinci güzelce yıkayın ve yarım saat önceden bir miktar sıcak su ile ıslatın. Anneden kalma bir alışkanlık ben ıslattığım suya biraz da tuz atıyorum, nedenini en kısa zamanda öğrenmeliyim sanırım. Tencerede yağı eritin ve yıldız şehriyenizi kavurmaya başlayın. Şehriyeler pembeleştiğinde suyunu süzüp yıkadığınız pirinci ekleyin ve pirinçler saydamlaşana kadar bir güzel kavurun. Ardından hazırladığınız sıcak et yada tavuk suyunu tencereye ekleyin. Tuzu ekleyin, ocağın altını kısın ve pişmeye bırakın. Pilavınız göz göz olduğunda yani suyunu çektiğinde ocağı kapatın ve nemini alması için bir kağıt havluyu kapağın altına yerleştirin. 15 dakikalık bir dinlenmenin ardından pilavınız hazır.