24 Şubat 2014 Pazartesi

Samsung, Hayalinin Peşinden Gidenleri Arıyor

Samsung,dünya çapında ses getiren “Hayalinin Peşinden Git” kampanyası ile  tutkusunun peşinden koşanları başvuruya davet ediyor.
İstanbul, 07 Şubat 2014 - Samsung Electronics, tüm dünyada hayallerini ve tutkularını hayata geçirmek için teknolojiyi kullanan insanların sahip oldukları potansiyeli keşfetmeyi, paylaşmayı ve desteklemeyi hedefleyen “Hayalinin Peşinden Git” kampanyasını Türkiye’de başlattı. Başarılı mesleki kariyerleriyle tanınan ünlü mentorların da, başvuranlara fikir önderliği yapacağı kampanyaya başvuru için  www.hayalininpesindengit.com adresi ziyaret edilebilir. Kampanyaya başvurular 28 Şubat 2014 tarihine kadar devam ediyor.

“Hayalinin Peşinden Git” kampanyasının kazananları, Samsung ve mentor desteğiyle potansiyellerini açığa çıkararak, hayallerini gerçeğe dönüştürme fırsatını yakalıyor.
Her gün, heyecan verici şeyler yapmak için Samsung ürünlerini kullanan insanlardan ilham alan kampanya; tutkulu kullanıcıları hayallerini ve fikirlerini paylaşmaya davet ediyor. Fotoğrafçılık, mutfak sanatları, spor ve girişimcilik alanlarında başvuruların kabul edildiği kampanyanın kazananları  projelerini hayata geçirme evresinde Samsung’un teknoloji desteğinin yanı sıra, aralarında Fotoğrafçı ve eğitmen Muammer Yanmaz, Kantin’in sahibi ve şefi Şemsa Denizsel, Spor spikeri ve yazarı Caner Eler ve B-Fit’in kurucu ortağı, girişimci ve Schwab Vakfı tarafından “2013 Yılının Sosyal Girişimcisi” seçilen Bedriye Hülya’nın da bulunduğu mentorlerin tecrübelerinden faydalanma fırsatı da bulacak.  
Samsung Electronics Türkiye Başkanı Yoonie Joung projeyle ilgili olarak;  “Samsung olarak teknolojinin, hayal gücüyle bir araya geldiğinde insanların hayatına anlam kazandırdığına inanıyoruz. Dünyanın dört bir yanında insanlar, Samsung teknolojisini kullanarak farklı ve yenilikçi başarılara imza atıyor. Ortaya çıkan hikayelerin yarattığı ilham doğrultusunda geliştirdiğimiz “Hayalinin Peşinden Git”  kampanyasını Türkiye’de hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz. Diliyoruz ki bu proje ile, Türkiye’deki tüketicilerimizin sadece kişisel tutkularını keşfetmelerine değil, aynı zamanda dünya üzerindeki diğer tüketicilere de ilham vermelerine yardımcı olacağız” dedi.
Katılım koşulları
“Hayalinin Peşinden Git” kampanyasına  www.hayalininpesindengit.com adresinden ya da Samsung Türkiye Facebook sayfasındaki “Launching People” uygulamasından başvurmak mümkün. Başvurular, 28 Şubat 2014 tarihine kadar gerçekleştirilebilecek.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

22 Şubat 2014 Cumartesi

Güveçte sucuklu peynirli yumurta ( mikrodalgada)

Hayatımızı kolaylaştıran onlarca alet ve makineye karşın hayatımız hep yetmeyen zamanlarla dolu...
Sürekli daha, daha, daha pratik olmaya, zamana karşı yarışmaya çalışıyoruz.
 Eskiye oranla anın tadını çıkarma potansiyelimin oldukça arttığını rahatça söyleyebilirim. Çünkü bu hayat benim ve onu yaşama şansı bana yalnız bir kez verildi. Yaşarken yaptıklarımsa benim tercihlerim ve aslında bu yalnız benim imtihanım...
Yaşarken yapmayı unutmadığım en önemli şeyse vicdanımı sürekli kontrol etmek!
Muhakkak empati kurmak, bu sizi çoğu zaman daha doğruyu yapmaya yönelten ilk adım bence.
Ve bazı şeyleri, hani derler ya, Allah' a havale etmek...O terazi hiç şaşmıyor, ve bazı şeylere gülüp geçmek, kesinlikle insana iyi geliyor.
İyi duyguların ve kaliteli zamanın giderek azaldığı günümüzde insan istiyor ki sevdiklerine az zamanda, çok ve büyük işler yapsın!
Bunun için vakti zamanında mikrodalga fırınla ilgili yoğun araştırmalar yaptım, çünkü nedense her zaman zararlı olduğuna ilişkin önyargılara karşıydım. Çünkü örneğin brokoli çok faydalı bir sebzedir ancak, siz onu 5 dakikadan fazla haşlarsanız vitamininin yüzde ellisini kaybedersiniz. Sonunda elinizde yalnızca posa kalır!
Bu noktadan bakıldığında durum farklılaşıyor. Dolayısıyla pişirdiği çorbayı, aynı tencerede ikinci kez ısıtıp içen biri, tek bir kasede ve yalnızca bir kez ısıtılan çorbayı içen birine göre çok daha sakıncalı bişey yapmış oluyor.
Yada dondurucudan çıkarılan ve oda sıcaklığında ( çabuk çözülsün diye, güneşe koyan var!) erimeye bırakılan bir et, neye yarar...
Bu konuda çok hassasım, yani tükettiğim gıdanın faydasını en yüksek düzeyde almalıyım mutlaka, yoksa zaten bir anlamı yok kerevizi, enginarı, eti, balığı kemirmenin...
Nihayetinde günün birinde hayatıma mikrodalga giriverdi ve bir daha asla çıksın istemiyorum. Bir yerine bişey olacak, bozulup birkaç gün bizden uzak kalacak diye de ödüm kopuyor.

Yumurtayı çook seviyorum ve bu faydalı gıdaya, özellikle alelacele yapılmayan haftasonu kahvaltılarımızda oldukça sık yer vermeye çalışıyorum.



Bu da onlardan bir tanesi, oldukça pratik ve nefis. Aslında farklı malzemeleri yada sevdiğiniz baharatları da kullanarak bambaşka bir yumurta çıkarabilirsiniz ortaya, o gün mutfakta ne varsa...


Ben yalnızca doğradığım domates ve biberi tavada az zeytinyağında hafifçe soteledim. Bunu yapmadan, direkt olarak da koyabilirsiniz, ben sadece sotelemenin lezzeti bi miktar artıracağını düşündüm. Eğer zaman darsa doğrayıp güveç kabına atıyorum. Üzerine dilimlediğiniz çiğ haldeki sucuğu ve ister doğranmış, ister rendelenmiş peyniri koyun. Sonra da hepsinin üzerine bir yumurta kırıp atın mikrodalgaya. Ben tek seferde iki kabımı da pişirebiliyorum. Yalnız en yüksek ayarı değil de daha düşük bir ısı ayarı seçerseniz daha iyi bir sonuç elde edersiniz.
Zaten yalnızca bu tabak bitirilse bile gayet yerinde bir kahvaltı yapılmış olur, yiyene de afiyet, bal şeker!

14 Şubat 2014 Cuma

Kremalı brüksel lahanası

Her yıl en az iki kez alıp, soframa koymaya çalıştığım sebzelerden biridir Brüksel lahanası. Zaten tezgahlarda çok uzun uzadıya göremiyoruz kendisini, ömrü uzun değil sanırım...
Her zaman yaptığım zeytinyağlısının aksine bu kez elimde kapı gibi bir tarif vardı, Cafe Fernando' nun "Kremalı Brüksel lahanası"!
Öyle olunca, elbette bu tarifi hayata geçirmek için fırsat kolladım ben de ve gördüğüm ilk tezgaha hemen yanaştım. Sonuçta lahanalarım poşetimdeydi ve mutluydum.



  • 500 gr Brüksel lahanası
  • tereyağ
  • 1 limon suyu
  • 1/4 su bardağı krema
  • 1/2 su bardağı süt
  • 1/4 su bardağı sebze suyu
  • tuz, karabiber
Lahanaların dış yapraklarını alıp yıkadıktan sonra ikiye bölün ve tereyağ ile yüksek ateşte, lahanayı kahverengileştirin, yani bir çeşit mühürleme gibi düşünün. Bu noktada dikkat edin, kapağını da kapatmayın ki, sebzeniz yumuşamasın.
Sonra altını kısın ve süt, sebze suyu (normal su da olabilir ancak, sebze suyunun kattığı tadı vermeyecektir, dolapta kalan birkaç sebzeden bile kolayca hazırlayabilirsiniz, sebzeleri çok az yağda hafif soteleyin ve su ekleyin ),tuzunu ve biberini de ekleyip, kapağını kapatıp pişmeye bırakın. Yaklaşık 10 dakika karışımı iyice içine çekip yumuşayına kadar pişirin. Piştiğinde kremayı da ekleyin ve ardından ocaktan alın.
Lahanayı tabağa alın ve tavada kalan sosa limon sıkıp tekrar ocağa alın ve 2-3 dakika kadar sosun koyulaşmasını bekleyin. Sonra onu da alıp lahananın üzerine dökün ve afiyetle tüketin.


10 Şubat 2014 Pazartesi

Yumurtalı çiğ köfte

Çocukluğumun Urfalı komşularıyla gurur duydum hep. Geldiler, alt katımıza yerleştiler ve bizim mutfağımıza o kadar çok şey kattılar, bizi öylesine zenginleştirdiler ki...
Ayda bir iki kez toplanılır, yumurtalı köfte partileri yapılırdı apartmancak...Allahım, mest olurdum, mest!
Çoktandır unutulduğunu farkedip, akşam için biraz kek, biraz börek derken, bir de bundan yapayım dedim, değişik olsun!
Mercimekli köftemden bile üstün tutuldu, çok beğenildi.


Tabi yumurtalı yazınca buraya "ıyy, yumurtalı mııı?" şeklinde tepkiler de oluşmuş olabilir, ama bilenler bilir, Urfa' da etsiz yapılan ve aynı şekilde yoğurularak elde edilen bu köfteye bol zeytinyağında kızarmış yumurta ilave edilir, ki muazzam bişey olur. Hele ki, ılık ılık tüketmek şerefine nail olursanız, tadından yenmez...
Ben henüz 9-10 yaşlarındaki bir çocuğun gözünden, hiç değişmeyen lezzet yakalama sevdasından, onun bitmeyen inceleme ve gözlemlerinden yani kendimden yola çıkarak anlatıyorum size bu tarifi...

  • 2 su bardağı ince köftelik bulgur
  • 3-4 yumurta
  • zeytinyağı
  • 1-2 tane kuru soğan (büyüklüklerine bakarak ayarınızı yapın)
  • 4-5 dal yeşil soğan
  • yarım demet kadar maydanoz
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • tuz, karabiber, toz kırmızı biber, isot, kimyon, pulbiber
  • 1 tane domates
Aslında domates şart değil, o benim katkım, ancak domatesin bulgura inanılmaz bir lezzet kattığına inanıyorum. Bu keşfi yaptığımdan beri kısır yaparken de,bulguru suyla değil, rendelediğim domatesler ile ıslatıyorum. Bambaşka bi lezzet karması oluyor, şiddetle tavsiye edilir!


Bulguru genişçe bir kaba alın, üzerine rendelediğiniz domatesi, salçayı, tuzu ve baharatları ekleyerek yoğurmaya başlayın. Yoğurma işlemine devam ederken, arada azar azar ılık su eklemeye devam edin, çünkü bulguru ıslatmıyoruz, ılık yada soğuk su ile yavaş yavaş pişiriyoruz.
Bu arada ayrı bir kapta az miktar tuz ile yumurtaları köpürene, çatala hiç yumurta beyazı gelmeyene dek çırpın. Kızgın tavaya bir çay bardağı kadar zeytinyağı ekleyin ve yumurtayı, yağ iyice ısındığında tavaya boşaltın. Nefis omletin her iki tarafını da güzelce kızartıp, pişirdikten sonra soğumaya bırakın.
Tuzunu biberini son kez kontrol edip ayarladığınız köfteye önce küp küp kesilmiş kuru soğanı ekleyin ve soğan dişe gelmeyecek kıvama gelene kadar (öldürmek demek istemedim) yoğurun. Ardından ince ince doğranmış yeşil soğan ve maydanozu da ekleyin ve yoğurma işlemine devam edin. Bu arada elbette bulgur da pişmiş hale gelecektir.
Ilıyan (ki ben hiçbir zaman ılıyana dek bekleyebilmiş değilim, dumanı üstünde koyarım ve başlarım elim yana yana yoğurmaya) yumurtayı köfteye ekleyin, yağıyla birlikte ve tekrar yoğurun. Burada tercih tamamen sizin, ister benim gibi neredeyse hiç yumurta gözükmeyecek şekilde tümünü köfteye yedirin, isterseniz de gözle görülecek şekilde bırakın yumurtasını. Genel olarak yapılanı yumurtanın ağza gelecek büyüklükte kalmasıdır, bunu da hatırlatayım.
Sonra oturtun o köfteyi marulun ortasına...Offf!
Bu köftede, diğerleri gibi limon sıkma işlemi yok, ne öncesinde, ne sonrasında. Zaten limonla yumurta da bir aşk içinde olmasa gerek!