26 Ocak 2013 Cumartesi

Etli patates

Hani bazı tatlar vardır, sizi alır çocukluğunuza götürür. Ağzına attığınız tek bir lokma ile o tadı yakalar, başlarsınız anılardan bahsetmeye, hoş bir vesile olur.
Öyle güzel bir yemektir benim için etli patates...
Alır, götürür...
"Çok pişmiş olsun, böyle ağzımıza attık mı hemen erisin!" diye tembihlerdim her defasında annemi. Güzel annem o kadar fazla pişmiş halinden hoşlanmadığı halde yapardı tam istediğim gibisinden bu yemeği...
Anneler, ne zaman kıyabildi ki çocuklarına...
......


  • 1-2 tane irice kuru soğan yada varsa 1 kase kadar arpacık soğanı
  • 3-4 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 4-5 tane patates
  • 250 gr kuşbaşı et
  • zeytinyağı
  • tuz
Tencereye etleri koyun ve yüksek ateşte suyunu çekene kadar kavurun. Et suyunu çekince biraz sıcak su daha ekleye ekleye eti iyice pişirin.
Etler suyunu çekip iyice pişince ince doğradığınız soğanları koyun ve hafifçe kavurun. Üzerine ezilmiş sarımsağı da ekleyip 1-2 kere daha karıştırın ve salçasını ilave edin.
Üzerine 1-2 bardak kadar sıcak su ekleyip etlerin büyüklüğünde doğradığınız patatesleri ilave edin ve patatesler pişene kadar pişirin. Tuzunu ayarlayın ve ocaktan alın.

22 Ocak 2013 Salı

Sütlü irmik tatlısı


Acil durumlarda kullanılan, toplasan beş dakikalık karıştırma ve pişirme işlemiyle yetinen, bünyesindeki üç kalem malzemeyle kendini pek bi sevdiren kolaycacık bir tatlıdır benim sütlü irmik tatlım...Çok da severim hani.
  • 1 kg yani 5 su bardağı süt
  • 10 yemek kaşığı irmik
  • 10 yemek kaşığı şeker
Malzemeler tencereye konur ve ocağın altı açılır. Karışım koyulaşıncaya kadar sürekli karıştırılır. Bu gibi durumlar için özellikle çırpma teli kullanmanızı tavsiye ederim. Zira topaklanmanın zerresini yaşamıyorsunuz. 
Karışım fokurdayıp kıvamlandığında ocaktan alın ve orta büyüklükte bir kaba boşaltın. Soğumasını bekleyin, daha sonra buzdolabına alın. Dolapta iki saat kadar bekleyen tatlınız özenle kesilmeye ve servis edilmeye hazırdır. Üzerini dilediğiniz malzemeyle şenlendirin, tarçın, fındık, hindistan cevizi, fıstık...



Allah kimseyi kimseye muhtaç bırakmasın diyor ve sözü burada noktalıyorum, zira gerektiğince düşünülürse hepimizin bu dünyada birbirimize ihtiyacı olduğu ortaya çıkacaktır. O zaman niye bu itiş kakış, niye bu "sadece  ben" duygusu anlamak zor. Ve yeri gelmişken, kimse bulunmaz hint kumaşı değil, herkesin yeri elbette bir şekilde doldurulur, kendinizi bu kadar ağırdan satmayın. Sözüm kimedir, kimleredir, elbet anlaşılmıştır, söz gideceği yere bugün olmasa da, mutlak bir gün ulaşır.Sevgiyle kalın...



20 Ocak 2013 Pazar

Spagetti bolonez

Fazla söze hacetin olmadığı, büyük bir çoğunluğun ne vakit olsa hayır diyemeyeceği öyle güzel bişeydir makarna. Spagettinin yeri ise bambaşkadır bende. Sadece haşlanmış hali ile bile yiyebilirim, öyle çok severim yani...

Naz' ın da "iki parmağıyla" eşlik ederek yediği keyifli bi öğün oldu artık. Günde bir öğün karbonhidrat almasına mutlaka dikkat ediyorum. Çok büyük bir zevkle "maka" yediğini daha önce de anlatmıştım zaten!
Bolonez ise spagettiyi şenlendiren, kıymetini artıran mükemmel bir sos bence...Ve bu da, benim bolonez sosum...

  • 200 gr kıyma
  • 3-4 diş sarımsak
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 2-3 tane domates
  • 2 tane yeşil biber
  • 1 tane kırmızı biber
  • kuru fesleğen, isot, tuz, karabiber
  • zeytinyağı
Önce sostan başlamalı, sos pişerken makarna nasıl olsa haşlanır, çünkü haşlama süreniz ne de olsa 8-10 dakikayı geçmez.

Sos tavasına kıymayı koyun ve güzelce kavurun. Kavrulan kıymaya küçük küçük doğranmış sarımsağı ekleyin. Ardından biberleri, kabuğu soyulup minik minik doğranmış domatesi, salçayı ve son olarak baharatları ekleyip ocağın altını kapatın.
Bu arada bol tuzlu suda makarnaları haşlayın. Makarna haşlama suyuna yağ konmazmış, Zaten makarna da yağını oradan çekmezmiş. Haşlama suyuna bol miktarda tuz atmak ve o suyu bol tutmak tek yapılması gerekenmiş yapışmaması için, bilginize.
Ben haşladığım makarnayı süzüp ( üzerine su boca etmeden) servis tabaklarına alıyorum.
Ardından hazırladığım nefis sostan döküyorum üzerlerine. Makarna zaten yapışmadığı için ekstra yağ koymanıza da ihtiyaç duymuyor. Sonra size bu muhteşem lezzeti afiyetle, mümkünse soğutmadan yemek kalıyor. Özellikle makarnanın beklemişi pek bişeye benzemez bilindiği üzere...Zaten makarna da bekletilmeye gelmez...

19 Ocak 2013 Cumartesi

Hamsi tava

Pazar günleri eğer mevsim yaz ise akşam yemeği sevgili eşime aittir. Canı ne isterse onu yapar o gün bize. Bazen balık, bazen sucuk ekmek, köfte, tavuk, pirzola bazen...Seçim tamamen ona aittir. Zevk alarak yapar bu işi. Mangalda pişen ne olursa olsun ayrı bir lezzetlidir bana kalırsa. Bilmem, belki de eşimin elinden yediğim için bana öyle geliyor. Sevdiğimin elinden...
Haftanın altı günü mutfağın sultanı siz olunca kalan bir gün de bu konuya el atmamak,  ayrı bir keyif açıkcası...Farklı hissettiriyor!
Kış mevsiminde eşimden yine bu yönde teklif geliyor bazen ama, ben ona kıyamıyorum bu havada!
Böyle zamanlarda, yani kış boyu pazar akşamları evde mutlaka balık pişiyor. Çoğu evde de böyle olduğuna inanıyorum. Haftasonları genelde balığa aittir gibi geliyor.
Biz bu yıl daha çok deniz çipurası, deniz levreği, somon, palamut gibi büyük balıklara yoğunlaştık. Deniz balığı olmasının altını özellikle çiziyorum çünkü aradaki fark dağlar kadar...
Eskiden hamsi, tekir gibi balıklara daha çok  yer verirdik soframızda...Karadeniz hamsisi gibi lezzetli ve taze olmuyor malesef buradaki küçük balıklar, o yüzden artık almıyoruz sanırım. Yavan geliyor.


Bu yıl ancak bir kez hamsi tava ve hamsi buğulama yapma şansı buldum. O da resimde görüldüğü gibidir!

  • 1 kg yıkanıp ayıklanmış hamsi
  • 1 kase mısır unu
  • tuz
  • zeytinyağı
  • 2 diş sarımsak
İzmit' te kimse size hamsiyi ayıklayıp vermez, oturur evde ayıklarsınız, boldur çünkü, bol ve ucuz. Burada ise ayıklayıp bir de paketliyorlar.
Ayıklanmış hamsiyi güzelce tuzlayın. 10- 15 dakika kadar bu halde bekletin. Ardından sarımsağı ezin ve zeytinyağı ile karıştırın. Tavaya eklediğiniz 1-2 yemek kaşığı kadar sarımsaklı yağın üzerine hamsileri dizin. Orta ateşte iki tarafını da güzelce kızartın. Bu iş için bir hamsi tavası, olmadı düz bir kapak edinin, çok faydasını göreceksiniz. Ben gözleme, krep yaparken bile kullanıyorum aynı kapağı, muazzam işe yarıyor. İzmit' teyken "Co" hediye etmişti bize, kulakları çınlasın.
Yanında illaki salata, belki bir duble de keyif rakısı...
Afiyet şeker size...



15 Ocak 2013 Salı

Labne peynirli domates çorbası

O kadar güzel ve tatlı telaşlar içindeyim ki bu aralar...
Yoğun bir "detoksa" girdim bütünsel anlamda.
Evimdeki neredeyse tüm eşyalarımı elden çıkardım...
Geçen yıl kızımın doğum gününde karşımıza yeni bir ev sahibi olma fırsatı çıktı, kaçırmadık. Marmaris' teki inşaat yasakları falan derken, bu yıl martta olmadı nisan ayında, nasibimizde de varsa yerleşeceğiz yeni evimize.
Allah herkese nasip etsin denecek türden harika bir sevinç elbette. Konunun dekorasyon kısmı beni fazlasıyla rahatlatıyor şu sıralar. Aynı zamanda evden eşya çıktıkça mükemmel bir rahatlama geliyor herkese. "Az eşya, Az insan" mantığını benimsediğimden beri yaptığım en güzel işlerden biri oldu bu.  Böyle bir  sevinci bile  paylaşamadığımız, araya malesef başka duyguların girdiği bir dünyada yaşıyoruz artık...O yüzden en iyisi budur! Ve artık mümkünse yalnızca amaca hizmet etsin eşyacıklarımız, biz onlara hizmet etmeyelim fikrindeyim...

Hiç bu kadarını beklemiyorduk belki ama tam bir gün içinde tüm eşyaları sattık ve kitle iletişimin gücüne bir kez daha hayran kaldık! PES dedirtti! Eğer ufacık bir niyetiniz varsa,bakıp bakıp boşverdiğiniz bişeyleriniz de mevcutsa  lütfen aksatmayın, bir- iki fotoğrafını çekin ve "yenilenme vaktidir" deyip kurtulun. İnsana çok iyi geliyor, emin olun...



Bu da kızımın çok severek yediği bir çorba oldu, çok zaman oldu yapılalı... Açıkcası Naz' ın sevmediği iki şeyden biri peynir diğeri de haşlanmış yumurta idi. Bu çorbadan sonra peynir kapısını araladık, hatta gayet iyi de bir ilişki kurduk . Artık makarnasının üzerindeki tulum peynirine bile karşı çıkmıyor Naz. Yalnızca kaşar peynirini ucundan azıcık yediği düşünülürse ...Dün gece iki koca dilim bol peynirli börek, koca bir bardak portakal suyuyla lüpletildi mesela!

Malzemeler:

  • 4 tane büyük boy domates ( bu mevsimde almayın, varsa mevsimindeki domatesiniz, onu kullanın. Ben buzluğumun yarısını domatesle doldurdum bu yıl, çook da iyi yaptım yine!)
  • 1 çorba kaşığı domates salçası
  • Tereyağ
  • 2 çorba kaşığı un
  • 4-5 su bardağı su
  • 2 çorba kaşığı labne peyniri
  • Yarım paket krema
  • tuz


Domatesleri soyup salça ile birlikte blendırdan geçirin.
Unu yağda kokusu çıkana kadar kavurun. Hazırladığınız domates püresini ve suyu ekleyip koyulaşana kadar pişirin. Tuzunu ayarlayın.
Ocaktan almadan hemen önce ayrı bir kapta labne peyniri ile kremayı iyice çırpın. Bu sosu da tencereye ekleyip karıştırın ve bekletmeden altını kapatın.
Üzerine tabi seviyorsanız mutlaka pul biberle servis yapın, ya da karabiberle! Yada sevdiğiniz bir baharatla, bu çorbaya baharat çok yakışıyor bana kalırsa ...




10 Ocak 2013 Perşembe

Kuru incirli kurabiye

Kitaplara hayran, kitaplarla oturup dakikalarca vakit geçirebilen, mutfağın oturma alanı ile birleşmesinden kendine düşen payı sürekli meyve aşırmak, kuruyemiş tırtıklamak, yeni yapılan "kubi"lere saldırmak olarak kullanan, akıl küpü bi varlık var karşımda. Bir de yoğurt delisi, yoğurt da yoğurt...Ekmeğini bandırsın, kaşık sallasın, arada parmağıyla baksın tadına, ama ille de yoğurt yesin Naz! Bir kase veriyorum eline, bir de kaşık. Bunu götürüp sehpanın üzerinde yemesini istiyorum, dikkatle taşıyor tabağını, sonra vuruyor dibine yoğurdun.
Geçen sebzelikten aldığı bir mandalinayı pür dikkat soydu, bi güzel de yedi, ben de arkasından şaşkınlıkla durdum izliyorum...Budur diyorum, benim yapmak istediğim, almak istediğim sonuç budur ve olmuştur, YAŞASIN!


İçindeki incirin ısı ile birleşince hafif kavruk, hafif kıtır bi hal aldığı, bayatlamak nedir bilmeyen, ağızda dağılan cinsten bi "kubi"dir kendisi.


  • 7 tane kuru incir ( küçük küçük doğranmış)
  • 1 yumurta
  • yarım paket margarin
  • 1,5 çay bardağı sıvıyağ ( ben mütemadiyen zeytinyağı kullanıyorum)
  • 1 çay bardağı nişasta
  • 1 çay bardağı ceviz ( iri parçalar halinde)
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 çay bardağı şeker
  • yaklaşık 3 su bardağı un
Sıvıyağ ile margarini bir kapta un ile buluşturup güzelce yoğurun, ardından şeker, yumurta, nişasta ve kabartma tozunu da ekleyerek yoğurma işlemine devam edin.
En son cevizi ve inciri ekleyin ve son olarak bir kez daha yoğurup taneli malzemenin hamurun her yerine dağılmasını sağlayın. Cevizden biraz daha büyük parçalar kopartarak yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirin. Önceden ısınmış 175 derece fırında üstü kızarana kadar pişirin.




7 Ocak 2013 Pazartesi

Domatesli makarna


"Maka, maka" diye arkamda döner durur Naz elimde makarna kavanozunu görür görmez. Bayılırız biz "maka" yemeye!  Naz' dan sonra özellikle dikkat ettiğim şey de suyunu mümkünse dökmemek yada pilav gibi çektirme usulü makarna yapmak! Dökmediğim o makarna suyu ile daha önce de belirttiğim gibi çorba yapıyorum.
Bu şekilde pişen makarnanın elbette tüm vitamini içinde kalıyor ve açıkcası çok daha lezzetli oluyor. Zaten sos hazırlarken de makarnanın suyundan eklerseniz sosunuz daha bir lezzetli olmaz mı?
Bu güzel fikir ile beni ilk tanıştıran sevgili Hülya Hoca olmuştur, sevgili Hülya Büyüktuna. Öğretmenler odasında kıymalı makarnayı bu şekilde yaptığını anlatıyordu bir keresinde ve ne kadar lezzetli olduğunu. Hamileydim o zamanlar, can kulağı ile dinledim. Sonra da ilk fırsatta kıymalı makarnayı onun usulüyle denedim. Ne kadar güzel olduğunu tekrar dile getirmeye gerek yok aslında, çünkü o tariften yenilerini türetmeye devam ettim gördüğünüz gibi...
  • 3 tane domates 
  • 1-2 diş sarımsak zeytinyağı
  • yaklaşık bir paket makarna
  • zeytinyağı
  • tuz
  • kuru nane yada kuru fesleğen



Geniş ve yayvan bir tencereye yağı koyun. Dövülmüş sarımsağı yağda çevirin. Rendelenmiş domatesi ekleyin ve suyunu çekene kadar hafifçe pişirin . Ardından naneyi ve makarnayı ekleyin ve kavurmaya devam edin. 
Üzerini geçmeyecek miktarda, makarnaların hizasında olacak şekilde sıcak su ekleyin. Eğer bir miktar et suyunuz varsa biraz da ondan karıştırabilirsiniz makarnaya ekleyeceğiniz suya. Çook daha lezzetli olacak, emin olun. 
Tuzunu da ekleyip kapağını kapatın ve pişmeye bırakın. 
Suyunu çektiğinde ocağın altını kapatın ve dinlenmeye bırakın. 5 dakika sonrasında nefis lezzetli, tüm vitaminini içine hapsetmiş makarnanız yemeye hazır sizi bekliyor. 
Bu ara kuru naneyi çok kullanır oldum; tarhana çorbasına, domatesli tavuk çorbasına, bulgur pilavına, makarnaya...

1 Ocak 2013 Salı

Amerikan keki

Evde fazlaca elma varsa, biraz da geçen haftadan kalmışlarsa yaptığım yapabileceğim en kolay tariflerden biridir, sıcakca yenmek koşulu ile...Yada ben sıcakken seviyorum, bilemem...
Çok da eski bir tarif, " Hatice' nin tarif defteri" nden yine ...
Ve yine fazlaca bekletilmemesi gerek, zaten öyle çok da fazlaca olmuyor, yeter miktarda...


  • 6 tane elma
  • 1 su bardağı un
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • 1 yumurta
  • 100 gr tereyağı
Elmaları kabuklarını soyduktan sonra çekirdeklerini çıkarıp yarım ay şeklinde ince ince doğrayın.
Yumurta ile güzelce çırptığınız şekere önce erimiş tereyağı, ardından elenmiş un, tuz ve kabartma tozunu ekleyin ve iyice karıştırın. 
Son olarak bu karışıma hazırladığınız elma dilimlerini de ekleyip şöyle bir karıştırdıktan sonra yağlanmış 20*20 ebatlarında bir fırın kabına dökün. Önceden ısınmış 170 derece fırında 20-25 dakika kadar ( üzeri kızardı mı tamamdır) pişirin. 


Çıktığında 10 dakika dinlenme payı verin, ardından yanında çay mı istersiniz yoksa kahve mi dersiniz, eşlik etsin size. Biraz da gönülden bi muhabbet, bir de sevgiyle iyilikle atan, kıskançlığı fesatlığı olmayan, yalansız riyasız bir kalp buldunuz mu karşınızda...Zor, ama imkansız değil...Vazgeçmeyin!