ot yemekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ot yemekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2014 Salı

Pazı sapı kavurması


Egeli olmak, bir yandan bu konuda gerçek bir umman olan Nazilli' de doğup büyümek, elinizdekini asla heba etmemek anlamına geliyor bir süre sonra. Çünkü öyle görüyor, öyle yaşıyor ve öyle öğreniyorsunuz.
Pancar sapı, kereviz sapı, yaprakları, pırasanın yeşil sapları, ıspanağın kökleri... Hep ot, sap demeyin lütfen, inanıyorum ve biliyorum ki hepsi çok faydalı ve çok da lezzetli şeyler, bayılıyorum onlara....
Pazı pazardan en sık aldığım yeşilliklerden bir tanesi. Sarmasına da böreğine de ailecek hastayız!
Kalan saplar da tarafımdan değerlendiriliyor mutlaka, işte böyle.

  • 2 bağ pazının sap kısımları
  • 1 büyükçe kuru soğan
  • 1 adet havuç
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
Ve üzerine mutlaka:

  • sarımsaklı yoğurt
  • tereyağında yakılmış toz kırmızı biber
Soğanları küp küp doğrayıp zeytinyağında kavurun. Ardından kabuğunu soyup halka halka doğradığınız havucu ve minik minik doğranmış pazı saplarını ekleyin ve kavurmaya devam edin. Kavurma işlemi esnasında tencerenin kapağını kapatmak işinizi kolaylaştıracaktır.
Ve bu noktada acı severler içine acı biberlerinizden ekleyebilirsiniz. Tuzunu ve biberini de ekledikten sonra ocaktan alın.
Üzerine yoğurdu ve yağını gezdirdikten sonra servis edin. Yanında kendi yaptığınız ve fotoğrafta görüldüğü üzere fırından yeni çıkmış tava ekmeği  ile....

1 Nisan 2013 Pazartesi

Kuru domatesli ıspanak

Güzel bir pazar gününden sonra, haftanın ilk gününde değişen saate alışmak zaten zorken, bir de okul giriş- çıkış saatlerim, tenefüslerim, her bişeyim pek bi  değişince biraz zor bir pazartesi yaşadım diyebilirim. En güzel yanı ise akşamın geç olması. Havanın erken kararmasını seven biri değilim, gündüz insanıyım ben, güneşi seviyorum. O gökyüzünden ayrıldı mı benim de bütün enerjim kayboluveriyor sanki...
Üstelik bir de bu sabah Naz uğurladı beni, boynunu bükerek...Al sana harika bir hafta başlangıcı!
Değişiklik severim ama hayatımdaki rutinden sıyıran değişiklikleri değil. İşte o zaman geriliyorum, rahatsızlık duyuyorum adeta. Evde eşyaların yerini değiştirmeyi, farklı yemekler, farklı tatlar denemeyi falan severim. Ama bir araba değiştirecek olalım, ya da şehir, yada ev, üzülürüm, ayrılmak istemem, anılarımı düşünür, bolca hüzün yaratırım kendime. Arabasıyla bile böyle derin bağ kuran bir insan saatler bir saat öte kayınca neler yaşamaz!
Mutsuzluk diz boyu!
Neyse daha da güzeli , yani bugünün müthiş keyifli yanlarından biri baharın artık kendini iyice hissettirmesi. Balkondayım, çayımı yudumluyorum büyük bir keyifle, eşimin bize en son sürprizi, şen sesli kanaryamız Kıpırcık başlamış şarkılar söylemeye...Of, daha ne isterim.
Kıpırcık adı çok hareketli bir olmasından dolayı tarafımdan uygun görüldü kendisine... Ben onunla "annecim nasılsın, çok güzelsin bugün yine" diye konuşmaya başladıkça Naz da yanımıza yaklaşıyor, dediklerimi aynen tekrar ediyor, "annecim..."
İşte biraz böyleyim ben, aldım kattım hemen onu da aileye, bak kuş bile diyemiyorum, aileden biri işte, hani neredeyse nüfusa kaydettireceğim, öyle seviyorum, sahipleniyorum keratayı...


Bu yıl nefis ıspanaklar yedim ve yaptım, hepsi birbirinden güzel. Bu son noktayı koydu, en çok bunu sevdim sanırım, ya da ben içinde ıspanak olan herşey için aynı şeyi söylüyorum...Bizzat kendi katkılarımla, en öz, en sakin ıspanak hali:

  • 1 kase kuru domates
  • 1 büyük kuru soğan
  • 1 diş sarımsak
  • yarım kg ıspanak
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
Küp küp doğradığınız soğanı ve sarımsağı yağda çok az kavurun.
Kuru domatesi 5 dakika kadar kaynar suda bekletin, sonra çıkarın ve dörde bölerek iri parçalar elde edin.
Domatesi tencereye koyun ve şöyle bir kavurun. Yıkayıp doğradığınız ıspanağı da tencereye ekleyin ve kısık ateşte kendi halinde pişmeye bırakın. Altını kapatmadan önce tuzunu da ekleyin. İster sıcak ister soğuk, her ikisi de nefis...Yoğurt dahi istemiyor, o kadar diyorum...


10 Şubat 2013 Pazar

Kıymalı, yumurtalı, kuru kırmızı biberli nefis bi ıspanak!

Kesinlikle!
Nefis oluşu yani...
Ispanak girdiği her yere pek yakışan bir sebze bence. Gerçi ben Egeli olmanın da verdiği bi alışkanlıkla yeşil gördü mü, ot buldu mu mutlu olan cinstenim. Şubat tatili dönüşü kayınvalidemlere uğradık. Gece yarısı benim yine midem kazınmaya başladı. Her zamanki gibi eşimi de baştan çıkarttım ve girdik maaaile mutfağa. Ne yesek derken tencerede yeşil yeşil sırıtan bişey ilişti gözüme. "Anne ot mu o yeşillik, ne otu yaptın öyle?" diyerek indirdik mideye nefis gelincik ve turp otu kavurmasını, bol yoğurtlusundan...Oh, afiyet bal! Başka ne yesem o kadar lezzetli olamazdı o an. Ellerine sağlık kayınvalidem!

Yine üzerinde bi miktar düşünülmüş ve sonrasında yapım aşamasına geçilmiş bir yemek karşınızda. Tadıysa muhteşem...




  • yarım kg temizlenmiş doğranmış ıspanak
  • 200 gr kadar az yağlı kıyma
  • 1 tane irice kuru soğan
  • 3-4 diş sarımsak
  • 1 kase kurutulmuş kırmızı biber
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
  • kişi sayısı kadar yumurta

Ispanak alırken özellikle en küçük boyda olanlardan almaya özen gösteririm. Az yemiş de diğerlerinden kısa kalmış, gelişememiş gibi olanlardan. Eşimin tabiriyle daha pahalı olanlardan. Öyle belki ama o kadar lezzetli ki!
Kıymayı kavurun.
Soğanı bol tutmakta fayda var, gözünüze küçük geldiyse bir tane daha doğrayabilirsiniz.
Küçük küçük doğradığınız soğanı ve sarımsağı da kavurun. Üzerine kuru kırmızı biberi ekleyin.
Yazın tadı yerindeyken kırmızı biberleri ince yarım aylar halinde doğrayıp kurutursanız bir çok yemeğe çok ayrı bir tat katan kuru biberler elde etmiş olursunuz. Daha kalın dilimlerseniz bozulmadan kalması pek mümkün olmuyor. En azından buradaki nemden etkilenmemesi olanak dışı, sizin oraları bilemem...
Ardından salçayı, ıspanakları, tuzu ve karabiberi de ekleyin ve kısık ateşte pişmeye bırakın.
Ispanaklar piştiğinde üzerine kişi sayısı kadar yumurta kırın.
Sıcak sıcak servis edin.

10 Aralık 2012 Pazartesi

Ispanaklı tavuk ograten


Beşamelli, ıspanaklı, kaşar peynirli bir çeşit tavuk yemeği aslında bana kalırsa. Ama üzeri rendelenmiş peynirle kaplanmış, kabuk bağlamış yemeklere genel olarak verilen isim buymuş. Gratin veya graten diye de çıkabilir karşınıza. Ya da üzerini kaşarla kapladıysanız bir yemeğin ,oldu mu size ograten...


Bi deneyin derim, ben çok beğendim. Eşime her gün öğlen için yemek gönderiyorum, daha sağlıklı beslensin, simitle, poğaçayla, şunla bunla öğününü geçiştirmesin, kaliteli kaliteli yesin içsin, bu sayede sağlıklı olsun, ömrü uzasın, benle daha uzun bir ömür geçirebilsin diye! İnsan sevdiğini, insan çok sevdiğini...

Eşim ve bir kaç arkadaşı birlikte yiyorlar yemeklerini. Duyumlarıma göre orada da pek sevilmiş, beğenilmiş. Afiyet şeker olsun deyip geçelim malzemelere.

  • 300 gr kadar ıspanak
  • 1 tane kuru soğan
  • 1 diş sarımsak
  • 3 tane haşlanmış tavuk budu
  • tuz, karabiber
  • zeytinyağı
Beşamel sos için:

  • 2 su bardağı süt
  • 3 yemek kaşığı un
  • tereyağ
  • muskat rendesi
Üzeri için:

  • kaşar peyniri rendesi
Yıkayıp suyunu süzdürdüğünüz ıspanağı doğrayın. İnce ince doğradığınız soğanı ve sarımsağı zeytinyağında çevirin. Üzerine ıspanağı koyup kavurun. Tuzunu ekleyip ocaktan alın.
Haşladığınız tavuk etlerini çok küçük olmayacak şekilde didin.
Diğer taraftan tereyağında unu kavurun. Üzerine soğuk sütü yavaş yavaş ekleyin ve bu esnada sürekli çırpın. Koyulaşmaya başlayınca muskat rendesini ekleyin. Çok koyulaşmasına izin vermeyin, zira şahsım adına beşamel sosun koyu kıvamlısı pek makbul değil.
Fırın kabının tabanına tavukları yerleştirin. Üzerine sotelenmiş ıspanağı yayın. Ispanakların üzerine de hazırladığınız beşamel sosu, en üste de kaşar peyniri döşeyin.
200 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Fırından çıktığında 5 dakika kadar bekletip dilimleyerek servis yapın.




23 Kasım 2012 Cuma

Nazilli usulü pırasa kavurması!

Akdeniz Üniversitesi 4 yıl boyunca araştırmış, karar vermiş, "Uzun Yaşam Merkezi" ilan edilmiş bizim Nazilli! Nazilli' nin girişinde yazar; "Dağlarından yağ, ovalarından bal akan şehir" diye... Öyledir, havası, suyu mis gibidir. Sebzenin meyvenin binbir çeşidi, en güzeli yok paraya satılır pazarlarda. Her gün bir pazar kurulur. Kızartma yaparken bile zeytinyağı kullanırız biz, o derece bol, lezzetli ve ucuzdur yağımız. Keke, kurabiyeye koyarız, gram kokusu gelmez.
Yoğurt, çökelek, tereyağı köylü teyzelerden alınır market yerine. 
Daha aklıma gelmeyen onlarcası...
Pek güzel, pek sağlıklı büyümüşüz, şimdi şimdi anlıyoruz bunu. 


Nazilli usulüyle bir pırasa tarifi vereyim istedim, kuru biberli. Eğer mutfağınızda pişecekse bu yemek, sofranızda ekmeğe genişçe bir yer açın,zira bolca tüketeceksiniz...


  • 1 kg ince ince doğranmış pırasa
  • küçük bir kase kuru biber
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
  • 2 yumurta
  • zeytinyağı
  • tuz
Pırasaları rengi iyice dönene kadar zeytinyağında  kavurun. 2 parçaya ayırdığınız kuru biberleri de tavaya ekleyin.  Salçayı ve toz kırmızı biberi, tuzunu da ekleyerek güzelce pişirin. Son olarak yumurtaları kırıp dağıtın. Kapağını kapatıp 5 dakika dinlendirin. Önden acılı, börülceli bir tarhana çorbası, ardından bu nefis pırasa kavurması...Gayet hafif ve lezzetli bir öğün oluşturacaktır.


11 Eylül 2012 Salı

Yoğurtlu semizotu çorbası


Ben bu otlu çorbaları çok sevdim. Kuzu kulağı çorbası, ısırgan çorbası filan derken neden olmasın semizotu çorbası! Üstelik kocam semizotunun kökünü kurutup hepsini eve taşımışken!...O kadar taze ve güzellerdi ki, pek de sesimi çıkarmadım aslında.



  • 1 tane kuru soğan
  • 1-2 diş sarımsak
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 yumurta
  • 2 yemek kaşığı un
  • yarım bağ kadar semizotu
  • tuz
  • tereyağ+ zeytinyağı
Soğanı ve sarımsağı ince ince doğrayın ve yağda kavurun. Ayıklayıp, doğradığınız semizotunu da kavrulan soğana ekleyin ve bir süre daha kavurmaya devam edin. Üzerine 3-4 bardak kadar su ilave edin ve kaynamasını bekleyin. Bu noktada 2 kaşık kadar bulgur da ekleyebilirsiniz çorbanıza. Ben tercih etmedim, çünkü zaten yemeğini yaparken bulgur ekliyorum, aynısıymış gibi olmasın istedim. Ancak bulgurun bu çorbaya yakışacağını düşünüyorum.
Hazırladığınız yoğurt, yumurta ve un karışımını da çorbanıza ekleyin ve karıştırmaya devam edin. Tuzunu ayarlayın ve 1-2 taşım daha kaynadıktan sonra ocaktan alın.
Vee üzerine benim olmazsa olmazım tereyağında yakılmış kırmızı bibeer!... 

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Kuzu kulağı çorbası


İçinde bulunduğumuz aylar bu otun toplanması ve tüketilmesi açısından en uygun aylar. Ekşimsi tadı  olan, dayanıklı güzel bir ot.  Benim keşfim de uzun zaman öncesine dayanmıyor.  Geçen yıl farkettik ilkin, salatasını yaptık yedik bol bol. Bu yıl da "değişik çorbalar yapmalıyım" macerama katıldı sevgili kuzu kulağı. Başarılı bir çorba olduğu kanısındayım. Yılın bu zamanlarında faydalı olan bu otu tüketmenin hem farklı bir yolu, hem de çorba konusunda sofrada farklı bir alternatif...

Ancak bu otu romatizma, gut ve böbrek hastaları tüketmemeliymiş, duyurulur.
Faydası nedir derseniz; içinde bol miktarda C vitamini var.
Dişlerimiz ve diş etlerimiz için faydalı, özellikle diş eti çekilmesi olanlar için.
Bağırsakları yumuşatarak kabızlığa iyi geliyor. Bir de böbrekleri çalıştırıyor, idrar söktürücü etkisi var. 

  • 1 bağ kuzu kulağı
  • 1 çay bardağı haşlanmış nohut
  • 1 çay bardağı erişte
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 yumurta
  • 1 yemek kaşığı un
  • tereyağ+ zeytinyağı
  • tuz

Kuzu kulağını yıkayıp, ince ince doğrayın. Tencerede yağı eritin ve üzerine doğradığınız otları atıp kavurun.
Otların rengi dönmeye başladığında 2 su bardağı kadar sıcak su ekleyin. Su kaynadığında elinizle bir parça daha kırıp ufalttığınız erişteleri ve haşlanmış nohutu ekleyin. 
Ayrı bir yerde yoğurt, yumurta ve unu karıştırın.
Malzemeler piştiğinde tuzunu ekleyin. Yoğurtlu karışımı azar azar ve sürekli karıştırarak çorbaya ilave edin. Koyuluğunu beğendiyseniz bir taşım daha kaynadıktan sonra ocaktan alın. Aksi takdirde bir miktar daha sıcak su ekleyebilirsiniz. 


Ben yine dayanamayıp üzerine tereyağında toz kırmızı biber gezdirdim, çok seviyorum bu tadı sanırım. Siz de seviyorsanız tavsiye ederim.
   

27 Mayıs 2012 Pazar

Otlu börek ve peynirli-patatesli börek

Geçtiğimiz hafta içinde sevgili eşim işi gereği birkaç günlüğüne İzmit' e gitmek durumunda kaldı. Malum İzmit' in pişmaniyeleri meşhurdur. Bizim çocukluğumuzda yok muydu böylesi yada vardı da biz mi bilmiyorduk acaba? Çocukken de çok severdim ama bunlar başka güzel. Pişmaniyeleri çikolatayla kaplamışlar ve harika bişey yapmışlar diye düşünüyorum. Zaten görüntüsü insanı yemeye davet ediyor. 



Pek de haksız sayılmam hani...

Gelelim geçen gün çayın yanına ne yesek dediğimiz anda imdadımıza yetişen buzluk böreklerimize. Benim mümkün mertebe buzluğumda pişmeye hazır bekleyen böreklerim vardır. Hani acil bi misafir gelir, ansızın canımız ister falan diye. Çalışan kadının her zaman pratik olması lazım ki hayatı kolaylaşsın. Üstelik bana kalırsa bu şekilde buzlukta bekleyen börek daha bi çıtır çıtır daha bi lezzetli oluyor.
Yapabileceğiniz en pratik böreklerden birisi olacağını söyleyebilirim.
Ben biraz otlu biraz da peynirli patatesli yapmıştım.





Peynirli patatesli börek için:
  • 3 yufka
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı yoğurt (ben yoğurdu biraz açmak için bi miktar su koyuyorum içine)
  • yarım su bardağı sıvı yağ
  • 5 tane patates
  • 1 kase beyaz peynir


Otlu börek için:

  • 3 yufka 
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı yoğurt
  • yarım su bardağı sıvı yağ
  • mevsimine göre herhangi bir ot tercih edebilirsiniz. Ispanak, pazı, ısırgan, dereotu, maydanoz...
  • Yeşil kısmından pırasa yada az yağda kavrulmuş kuru soğan
  • 1 kase beyaz peynir
  • zeytinyağı
  • tuz, pulbiber

 Yoğurt, yumurta ve yağı güzelce çırpın. Tezgah üzerinde bir yufkayı açıp üzerine yoğurtlu harçtan sürün. Harcı bol sürmekten çekinmeyin.
İnce doğranmış otları, kavrulmuş soğanı zeytinyağını, tuzu ve pulbiberi bir kapta güzelce harmanlayın. 
Sonra yufkayı ikiye katlayıp düz kenarına iç malzemeden bir sıra koyun. Kenarlarını içe katlayıp sigara böreği gibi sarın.







 Sonra yaklaşık 4 parmak genişliğinde kesin. Bu şekilde yan yana dizerek buzdolabı poşeti ile buzluğunuza  kaldırabilirsiniz. Yada hemen tüketmekten yanaysanız ki ben böreklerin bir süre beklemesinden yanayım, harcını içine çekmesi böylece daha nefis bişi olması için.
 Peynirli-patatesli börek için de önce patatesleri haşlayın, haşlanmış patatesleri  ezin ve içine beyaz peyniri ekleyin. Peynirin tuzu yeterli geleceğinden ben ayrıca tuz kullanmıyorum.
Aynı safhalar bu böreğimiz için de geçerlidir.
180 derece önceden ısıtılmış fırında üstü kızarana kadar pişirin. Ben üzerine yumurta sürmeyi pek sevmeyenlerdenim, dilerseniz kalan yoğurtlu harcınızdan sürebilirsiniz. 




Fotoğrafta görülenlerin de üzerine hiçbirşey sürülmemiştir. Zevk meselesi, siz nasıl seviyorsanız öyle pişirin.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Zeytinyağlı semizotu


Yoğurtlusu, salatası, zeytinyağlısı...Hepsi de çok güzel olur. Şimdi tam zamanı, pazarda bol bol var, çok da ucuza. Yine bir bağını 50 kuruşa satıyorlar. Demir ve C vitamini açısından zengin, sayısız faydasının yanı sıra uzmanların özellikle diyette iken  bolca tüketilmesini önerdiği çok da lezzetli bir bitki semizotu. Özellikle çiğ tüketilmesinin daha faydalı olduğu biliniyor bir çok sebzede olduğu gibi. Çok pişirmek her zaman sebzeleri besin değeri kaybına uğratıyor. Ama ben bu yıl daha ilk kez eve giren semizotunun çok sevdiğim yemeğini yapmak istedim öncelikle, bir dahakine salatasını yada yoğurtlusunu da yaparız. Nasılsa çıktı artık, her hafta alınır bizim eve.


Malzemeler:
  • 1 bağ semizotu
  • 1 büyük boy kuru soğan
  • 2-3 diş sarımsak
  • 2 büyük boy domates
  • 2 yemek kaşığı pirinç (pirinci önceden sıcak suyla ıslatın )
  • zeytinyağı
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • tuz
  • sarımsaklı yoğurt


Semizotunu güzelce yıkayın. Dikkat edin ve tepeleri tohumlu olmayanları alın. Semizotunu mümkünse elinizle yada metal olmayan bir bıçak ile doğrayın. Bu güzelliğin tüm vitaminini kaybetmeyelim değil mi? Soğanı küp küp doğrayın ve yağda kavurun. Üzerine salçayı ve doğranmış sarımsağı ekleyin. Domatesi de küçük küçük doğrayıp, tuzunu da ekleyip tencereye atın. Suyunu salınca önceden ıslattığınız pirinci ve semizotunu ilave edin. Pirinçler piştiğinde ki, çok pişmesini beklemeyin, çünkü siz ocağı kapattıktan sonra pirinç pişmeye devam edecek, tam kıvamına gelecektir. O yüzden çok pişirmeye çalışmayın pirinçleri ki, semizotları da vitaminlerini kaybetmesin. Üzerine sarımsaklı yoğurtla servis yapın.

3 Nisan 2012 Salı

Etli pazı sarması



Dolma sarma işleri kendimi bildim bileli benim işimdi. Annem patlıcanı biberi oyar, temizler, yapraksa haşlar, hazır ederdi. Ben de bu arada içini hazır ederdim, sonra da birlikte geçerdik başına. Ben illaki hazırlanan içten yemek isterdim, karnımı doldururdum anneme göstermeden,gizli saklı o iç malzemeyle. Ne tatlı gelirdi anlatamam. Şimdi bütün malzeme önümde duruyor ama yiyen yok, tadı yok ...
Şahsen sarma olayında işin içine etin karışmasını sevmiyorum, zeytinyağlı hali daha hafif ve güzel geliyor. Ama söz konusu pazıysa bi miktar et istermiş, öyle buyuruldu. Ayrıca pazının biraz bulgur istediğini düşünüyorum, tek başına pirinçle biraz yavan kalıyor sanki. Ama bunların hepsi damak tadı elbette, sizin nasıl sevdiğiniz önemli, ben kendi tarifimi veriyorum:

  • 200 gr kıyma
  • 2 büyük boy kuru soğan
  • 1 su bardağı pirinç
  • yarım su bardağı pilavlık bulgur
  • zeytinyağı
  • 4-5 diş sarımsak
  • 2 bağ pazı
  • 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 4 tane yeşil soğan
  • 2 tane taze sarımsak
  • nar ekşisi
  • tuz, karabiber, nane, pulbiber
Pazı bu ara pazarda çok bol ve çok ucuz, bir bağ pazı 50 kuruşa satılıyor. Hatta "3 tanesi bir lira" diye bağıranını bile duydum. Madem öyle değerlendirmek lazım, üstelik besleyici de bir bitki. Ancak dikkat etmek gerek, pazı kolayca haşlanabilen ve kolay yırtılabilen yapraklara sahip. O yüzden suyu kaynatın ve yıkadığınız, saplarını kestiğiniz  pazıları sıcak suya daldırıp çıkarın yeter. Ayrıca kestiğiniz sapları atmayın, soğan ve zeytinyağı ile kavurun, üzerine ister yumurta kırın, isterseniz sarımsaklı yoğurt dökün. İkisi de nefis olur, aklınızda bulunsun. 
Soğuk sudan geçirdiğiniz pazıları bir kenara alın. Pirinci yıkayıp suda ıslatın. Tavaya kıymayı koyun ve güzelce kavurun. Kavrulan kıymaya ince doğradığınız soğanı ekleyin. Kavrulurken 4-5 diş sarımsağı içine rendeleyin. Soğan ve kıyma kavrulunca domates ve biber salçasını da ekleyin. Daha sonra önceden ıslattığınız pirinci ve yıkadığınız ama ıslatmadığınız bulguru da ilave edin. Pirinci ıslatıyoruz çünkü pazı kolay piştiğinden pirinç diri kalıyor, bulgur ise kolay pişiyor ve ıslatmaya gerek kalmıyor.
Yeşil soğanı ve taze sarımsağı ince ince doğrayın. Bu ikiliyi koymayabilirsiniz. Ben bahçemde bolca yetiştiriyorum ve hep eklerim sarmama, dolmama, ayrı bir tat kattığına inanıyorum, ama ince doğramak şart. Güzelce harmanladığınız harca toz biberi, tuzu, baharatları ve nar ekşisini ekleyin. Son kez karıştırın ve ocaktan alın.
Bu tarz yemekleri ve daha bir çok yemeği toprak tencerede pişiriyorum ben. Kattığı tat inanılmaz, varsa mutlaka toprak tencerenizi kullanın. 
Pazıları yaprak sarar gibi sarın, eğer pazılar çok büyükse ortadan ikiye bölebilirsiniz. Yaprak sarması gibi incecik olmasını beklemeyin, daha kalın oluyorlar, iç malzemeyi de daha kolay tüketiyor pazı, bolca malzeme kaldırıyor çünkü geniş yaprakları. Eğer çıkan sapları başka yerde kullanmayacaksanız tencerenin dibine yerleştirin yada halka halka kestiğiniz soğanı kullanın bunun için. Bu işlemi pazı dibini tutmasın diye gerçekleştiriyoruz. 





Sarma işlemi sona erdiğinde bir kase içinde 1 yemek kaşığı domates salçasını biraz zeytinyağı ve bir miktar su ile açın ve sarmaların üzerine dökün. Üstüne bir tane porselen tabak kapatın, varsa dolma taşını da üzerine yerleştirin. Kısık ateşte pişmeye bırakın. Biraz demlendikten sonra yanına yoğurtla iyi gider, afiyet olsun.

30 Mart 2012 Cuma

Pazılı börek, arapsaçı otu ve seramik bıçaklarım

Otlu börek... Özellikle Egeliyseniz çook otlu börek yemişliğiniz vardır. Türlü türlü otlarla yapılır börekler, ısırgan, pırasa, maydanoz, ıspanak, pazı, arapsaçı, dereotu... Böreğin içine envai çeşit otu ekleyebilirsiniz, yaratıcılığı size kalmış. Ve en önemli özellik , ki bence bu böreğe asıl tat katan şey bütün malzemelerin çiğden konulmasıdır. Malzemeleri doğrar, zeytinyağını ekler ve güzelce harmanlarsınız.


 Şahsen çok takıldığım bir konu da yeşillikleri, sebze ve meyveleri doğrarken onlara temas eden metal bıçağın vitaminlerini alıp götürmesiydi. Benim için bir yemeğin lezzetli olması kadar besin değerlerini koruması da çok önemli. Bunun için bir süre plastik bıçak kullandım ama ergonomik olmaması kullanımı zorlaştırıyor, hem de her şeyi onunla kesemiyorsunuz. Sonra seramik bıçakları keşfettim, uzun süre inceledim. Tek bir bıçağa verilebilecek o kadar parayı fazla buldum ve "bir gün mutlaka " diyerek ayrıldım hep yanından. Akabinde 14 şubatı fırsat bilen eşim, beni inanılmaz mutlu etti, set halinde 3 tane bıçak konduruverdi elime. Bu kadar mutfak ve ev düşkünü olunur, o kadar mutlu oldum ki anlatamam. O günden beri metal bıçaklarımı hiç kullanmadım. Bakteri oluşumuna izin vermemesi, çok keskin oluşu, hafifliği, vitamin ve besin değerlerine dokunmaması tam aradığım özellikler.


Ürünün şef, doğrama ve soyma olmak üzere 3 tane birbirinden kullanışlı bıçağı var. Güzel de bir kılıfı. Önemli olan bu bıçakları metal yüzeylerle buluşturmamak, keskinliğine zarar verebilliyor.
Sıra geldi, bu bıçaklarla kesilen ve böreğe tat katan otlara. Çok bilinmeyen arapsaçımız var. Arapsaçı aynı dereotuna benziyor.Yabani rezene olarak da bilinen bu otun özellikle mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi geldiği biliniyor, aynı zamanda  idrar söktürücü, gaz giderici, bağırsak yumuşatıcı, iştah açıcı ve kandaki üreyi düşürücü daha bir çok özelliği var. Genelde yumurta ile kavrularak yenir ama ,ben bu kez böreğe ekledim, çok da güzel oldu.


Gelelim ana malzeme pazıya. Ispanağınkine çok yakın besin değeri bulunan pazı C vitamini, demir ve folik asit açısından çok zengin.Malum ıspanak mevsimi geçti artık, pazarda hala var ama hepsi kocaman oldular. Onun yerine şu dönem bolca ve taze bulunan pazıyı öneririm. 
Pazılı börek için malzemeler:
  • 5 adet yufka ( marketlerden alınan yufkaları tavsiye etmem, varsa bildiğiniz ve işi yufka yapıp satmak olan dükkanları tercih edin.)
  • 2 su bardağı süt
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 yumurta
  • 2 bağ pazı
  • yarım bağ maydanoz
  • yarım bağ arapsaçı
  • 4-5 dal pırasa (pırasanın yeşile bakan kısımlarını kullanın, küçük küçük doğrayarak. eğer yoksa büyükçe bir kuru soğanı yağda kavurarak malzemeye ekleyebilirsiniz.soğan yada pırasanın çok olması böreğin lezzetini artırır.)
  • 200 gr beyaz peynir( lor da konulabilir yada varsa çökelek peyniri, hepsi de yakışır otlu böreğe)
  • tuz, pulbiber
  • zeytinyağı
Ot konusunda özgürsünüz aslında, yani evinizde ne varsa yakışacağını düşündüğünüz koyabilirsiniz. İllaki buradaki malzemelerin aynısı olması şart değil yani.
Yeşillikleri ince ince doğrayın. Peyniri rendeleyerek ilave edin. Üzerine biraz zeytinyağı, tuz ve biberini ekleyip harmanlayın. 
Başka bir kapta yağı, yumurtayı, sütü çırpma teliyle güzelce çırpın. Ben sıvı karışımı biraz bol tutuyorum, böylece daha yumuşak ve lezzetli oluyor böreğimiz.
Fırın tepsisine yağlı kağıdı yayın. Üzerine yufkanın bir tanesini tepsiyi ortalayacak şekilde koyun, kenarları dışarda kalsın. Dışarda kalanları en son bohça gibi böreğin üzerine saracağız.
İlk katın üzerine sıvı karışımdan bolca ekleyin ve yayın. Bu sıvı yayma işlemini her kat için gerçekleştirin. 2 yufkayı(yufkaları elinizle bölerek küçültebilir, tepsiye yerleştirebilirsiniz) bu şekilde tepsiye koyduktan sonra iç malzemesinin yarısını ekleyin ve yayın. Üzerine bir yufkayı da sıvı karışımı kullanarak yerleştirdikten sonra bu kata da iç malzemesinin kalan yarısını ekleyin. Aynı işlemleri uygulayın. En son olarak ilk koyduğumuz yufkayı bohça şeklinde üstüne kapatın. Böreği bu aşamada dilimlere ayırın ve üzerine kalan sıvı karışımı dökün. Bu şekilde 1- 2 saat bekletirseniz daha başarılı bir börek elde edersiniz. 
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında yarım saat kadar pişirin. Üzeri kızardığında böreğiniz pişmiş  ve servise hazır demektir. Afiyet olsun. 



15 Mart 2012 Perşembe

Isırgan veyahut dalgan dönderme

Isırgana dalgan denir bizim oralarda. Hem hafif, hem de kolay olan döndermesi de yapılır. Neden dönderme denmiş, orasını bilmiyorum ama döndüre döndüre pişirildiğnden olabilir belki...Bi tahmin tabi benimki, araştırmak lazım.
Isırganı yıkarken elinize mutfak eldiveni giymenizi öneririm, yoksa bi miktar acıtabilir.Malzemelere gelince:


  • 1 bağ ısırgan
  • 1 yumurta
  • 2 çorba kaşığı un
  • zeytinyağı
  • tuz
Üzerine:
  • sarımsaklı yoğurt
  • tereyağ
  • toz kırmızı biber
Isırganı güzelce yıkayıp suyunun süzülmesini sağlayın.Ardından ince ince doğrayın ve bir kaba alın. Üzerine yumurta, un, tuz ve yarım fincan kadar zeytinyağını da ekledikten sonra güzelce karıştırın. Bu karışımı çok az sıvıyağ konmuş, ısınmış tavaya alın. Krep tavası bu iş için oldukça kullanışlı oluyor, bir de çevirmeyi kolaylaştırması açısından bir hamsi tavası kapağı bulursanız işiniz daha kolay olur.Malzemeyi tavaya kaşığınızın sırtıyla bastırarak güzelce yayın.  Malzemenin çok kalın olmamasına dikkat edin, bu durumda içi pişmeyebilir. Bu nedenle geniş çaplı bir tava kullanın. Altını üstünü çevirip her iki tarafının da pişmesini sağladıktan sonra üzerine sarmısaklı yoğurt ve tereyağında kızdırılmış toz biberi gezdirin.  Döndermeniz hazır. Afiyet olsun.