peynir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
peynir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mart 2016 Perşembe

Saçaklı poğaça

Hani çocukluğunuzda, belki okul çıkışlarında falan, uğrayıp en sevdiğiniz pastaneye 2-3 tane poşete attırıverdiğiniz o saçaklılar var ya, evdeki minik kuşunuza yapın. Sonra "bak bunları sana yaptım, senin için!" deyin ve nasıl mutlu oluyor, afiyetle yiyor, seyredalın...




  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1,5 su bardağı ılık su
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1,5 çay bardağı şeker
  • 2 tatlı kaşığı tuz
  • 1 yemek kaşığı mahlep
  • 3 yumurta 
  • 2 yemek kaşığı kuru maya
  • aldığı kadar un
İçine sürmek için:

  • Labne peyniri ( ben biraz da lor karıştırdım)
  • kıyılmış maydanoz
Maya, şeker, ılık su ve sütü karıştırıp 10 dakika kadar kabarması için bekletin.
Bu arada 2 yumurtanın sarısını ayırın. ( Üzerine sürmek için.)
Diğer malzemeleri de mayaya ekleyip, unu azar azar ilave ederek yumuşak bir hamur elde edin.
Hamurun üzerine nemli bir bez sererek 30 dakika dinlenmeye bırakın.


Cevizden küçük, fındıktan büyük olacak şekilde parçalar kopartıp tepside 1 saat daha mayalanmaya bırakın.
Üzerine yumurta sarısı sürerek 180 derecede kızarana kadar pişirin.



Pişip soğuyan poğaçalara ortasından hafifçe bıçakla keserek içine peynirinizden sürün. Peyniri sürerken hafifçe dışına taşırarak sürün ki, maydanozları tutsun. Maydanoza buladığınız poğaçaları afiyetle, şekersiz demli bi çayla tüketin.

5 Temmuz 2015 Pazar

Biberli lor peyniri

İsmini şu an ben uydurdum evet! Ama bazı şeylerin belli bi adı yok yani. Sen onu biliyorsun, muhtelif zamanlarda uygulamaya koyuyorsun, hepsi bu...
Çok seviyorum ben de bu kahvaltılığı. Hem çok kolay, beş dakikalık, hem de acı biberle yapılırsa, of of of yani...


Malzemeler de fotoda görüldüğü üzere, her evde bulunan türden...
  • lor peyniri
  • yeşil biber (acılığına siz karar verin, hatta bazen benim yaptığım gibi içine bir tane de kırmızı kapya biber karıştırabilirsiniz, renk ve tat veriyor.)
  • zeytinyağı




Biberleri ince ince doğrayın. Zeytinyağı döktüğünüz tavada kavurun. Kavrulmuş bibere ocağın altını kapatıp loru ekleyin ve servis tabağına boşaltın. Hepsi bu kadar...Afiyet, bal, şeker size....

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Hellim kızartması eşiliğinde ızgara (dökümde) tavuk ve geçip gidiveren tatil!

Daha dün "Yanımıza başka ne alsak?" , " Liste yapalım, bişeyimiz eksik gitmeyelim oralara!..." diye söylenir dururken heyecanla, geçti gitti tatil...
Tam bir aydır ayrıyım evimden...Bir yengeç kadını için çok da güzel birşey değil açıkcası o kadar uzun süre evcağızından ayrı kalmak ama, bu yılki tatilimiz bi başka güzeldi. Bir dahakine kadar hasretle, sevgiyle anılacak, tebessümle yer edecek zihinlerimizde...
Aslında belki de artık ben çok büyüdüm, e tabi, otuzumu da aştım ve herşeyi daha bi idrak eder, tadına varır, anlar, özümser ve biriktirir hale geldim. Ve aslında ben, otuzumu çok sevdim. Eğer yaşarsak, daha kırkı var bunun...Daha asili, daha dingin ve çok şey biriktirmişi ellerinde...Ben bu kadarla kalmak istemiyorum, yaş almak ve aldığım her yaşla gelen tecrübenin, enerjinin ve olgunluğun bana kattıklarını birebir görmek istiyorum kendimde. 
Her alanda zevklerimin artık daha çok kalıplaştığını, yerine oturduğunu görüyorum mesela, kendimi beğeniyorum, beğendiklerimi de...Kendime neyin yakışıp, yakışmayacağını durup düşünmeden belirleyebiliyorum mesela...Tereddütlerim yok...
Anneyim, en iyisi olmaya, kendimce en doğrusunu yapmaya çalışıyorum. Ve elimdeki 3 yıl + 4 aylık ürünün herşeyinden "yüzde bir milyon" mutluyum...Hani, "bi çocuk daha yapsam, şunları, şunları yapmazdım!" diyebileceğim hiç bişey yok onunla ilgili, çok mesudum...
Çok sevdiğim, ilgilendiğim, ilgisi üzerimde olan, iyi anlaştığım, "ondan önce beni al Allahım, onsuzluğu yaşatma bana!" dediğim bi eşim var ve ailemle gurur duyuyorum. Tek kişi kaldığım yolda bugün üç kişiyiz ve bu aile çoook genişlesin istiyorum. İnsan hayatında herşey mükemmel olamıyor ama beni bi şekilde görüp, duyup, yaptıklarım ve yaşadıklarımla mutluluk duyan bi annem olduğuna inanıyorum. 
Tüm bunların yanında yapmak ve yaşamak istediklerim var ve asla kuramadığım cümleler...Belki çok kolay ama yapamıyorum, geç kalmaktan korkuyor ama mıh gibi yapıştırıyorum  o sözleri boğazıma. Konuşsam belki saatlerce susmayacağım kadar çok cümlem var içimde, paragraf paragraf...


Tatil dönüşü yanımızda en fazla çoğalanlar kitaplarımız oldu, ve aslında yeni ev eşyalarımız...Benim gibi biri en çok, ev eşyası ve ayakkabı alınca mutlu olur, çok şükür bu tatil yine başardık bunu!
Onları, aldığım herşeyi, tek tek, özene bezene yerleştirmeyi o kadar seviyorum ki, çocuk gibi seviniyorum resmen. Ve bunu, kısacık bir zamana sığdırmaktan nefret ediyorum. Geniş zamanlarda, rahat rahat, sindire sindire yapılmalı bu iş, ben de öyle yapıyorum ve bunun verdiği enerji bana epey yetiyor. Evimi, ailemi, eşimi, kızımı, kendimi, hayatı çok çok çok seviyorum...

Daha önce sözünü ettiğim döküm tencerelerime bir yenisi daha eklendi, değmeyin keyfime. Aslında çok da pratikler kendileri. Yani misal, tatilden eve döndüğümüzde, dolapta hiçbişey yokken, bir anda mükellef bi sofra hazırlamanıza yardımcı olur. Bu arada "dolapta hiçbişey yokken" deyimini geri alıyorum çünkü, benim hayatımda hiç olmadı öyle bişey! Allah korusun, kıtlık falan çıksa "40 gün" yetecek kadar hazırlığım vardır benim dolabımda, sağlamcıyımdır biraz! Yengeç olduğumu söylemiştim sanırım!


Bu da öyle beş dakikada hazırlanıveren tabaklardan, ama sunumu ve kendisi on numara...
  • dilediğiniz miktarda pirzola tavuk (eğer marine etmek isterseniz zeytinyağı, tuz, karabiber bu tabak için size yeterli olacaktır.)
  • 1 paket (yaklaşık 250 gr ) dilimlenmiş hellim peyniri
  • ve ızgaraya çok yakışan sebzeler; biber, soğan, domates...
Döküm ızgara tavayı kuru ve yağsız bir şekilde ocağa koyup altını açtık. Yalnızca 7-10 dakika arası (ateşin durumuna göre ayarlaması sizden) tavanın iyice ısınmasını sağladık. Çünkü bu sayede pişirdiklerimizin yarısını tavada kalmaktan kurtarmış oluyorduk. Yani bu nokta çok önemli!!!
Ardından ısınan tavaya önce tavukları, onların peşi sıra hellimleri ve sonrasında sebzeleri atarak pişiriyoruz. Sebzeler için tavukların aralarında yada kenar köşelerde yer kalmışsa o esnada da pişirebilirsiniz. Zaten yüksek ateşte domates dahil hiçbiri suyunu salmıyor, enfes oluyor...


Sonra da, alın onları servis tabağına afiyetle...Varsa biraz pilav en nohutlusundan...Pratik, iştah açıcı ve sanırım herkes tarafından zevkle kabul gören yemeğiniz hazır!

 Bunlar da tatile çıkmadan evvel ve hemen sonrasında eldeki nefis malzemelerle hazır ediliveren kış hazırlıkları...Giderayak evde kalan malzemeler yazık olmasın diyerek!
Fasulye konservesi ve bizim evin bitmek bilmeyen ritüeli; turşular! 



Ve bu da tatil boyunca tertemiz denizin, altın sarısı kumun, parlak güneşin ve dondurmaların tadını en fazla çıkaran ailemizin en küçük üyesi Nazoş Hanım...Çooook mutluydu, çok! Hatta bir günlüğüne gidilen Girne seyahati boyunca ve günün her anında mutsuzluğunu, durumdan hoşnutsuzluğunu her fırsatta dile getiren ve dönüşte saatin kaç olduğuna aldırmadan kendini sulara bırakıveren ve neşesi yerine gelen minik tırtılımız o bizim... Suratındaki ifade tatil boyunca hep aynıydı, hep mutlu, hep enerjik ve hep yorulmayan!


Tatil boyunca Naz' ın en favori yemeğiydi altta görülenler...Her seferinde asla tek bir tabakla yetinmedik, arkasını istedik! Arkada Kıbrıs' ın meşhur turşusu "Gabbar" , önde de hakikaten çok güzel bi lezzet "yengeç bacağı"...Tüm yemekler ve özellikle bu ikisi gerçekten çok güzeldi. Yapan ellere sağlık!


Allah tekrarını nasip etsin ve en kötü günümüz böyle olsun be! Tatil tadında günler diliyorum herkese...




27 Mayıs 2014 Salı

Pesto soslu makarna

Çok özel ve çok güzel, mutfağımızda farklı bir yeri olan nadide bir sos değil midir kendisi...
Hayal dünyanıza bağlı olarak geliştirebileceğiniz onlarca farklı yemekte yada sunumda kullanabilirsiniz pesto sosu. Sadece kızarmış nefis bir ekmeği bile bandıra bandıra yiyebileceğiniz muhteşem bişi...Pesto sos...
Konu ile ilgili malzemeler hep bilindiği üzere, fesleğen, fıstık, zeytinyağı, parmesan, sarımsak işte. Ancak pek çok yemekte olduğu gibi, burada da iş yapım aşamasındaki küçük püflere kalıyor.
Tarif çok sevdiğim Cafe Fernando' dan...Ölçüleri kişiselleştirilmiş haliyle  tam karşınızda...
Ölçüleri elinizdeki madde miktarına ve arzunuza bağlı olarak istediğiniz şekilde değiştirerek sosunuzu hazırlayabilirsiniz.



  • 2 bağ fesleğen
  • yarım su bardağından biraz fazla parmesan peyniri rendesi
  • 1/4 su bardağı çam fıstığı
  • 1/2 su bardağı ceviz (ceviz yerine yalnızca çam fıstığı da kullanılabilir)
  • 6-7 diş sarımsak
  • 1 fiske tuz
  • 1 su bardağı zeytinyağı

Sarımsağı eski usül tuzla güzelce ezin. Sarımsak macun kıvamına gelecek.
 Cevizle birlikte çam fıstıklarını da yada yağsız tavada hafifçe kavurun.
Fesleğen ve sarımsağı robotta macun kıvamına gelene kadar karıştırın.
Üzerine zeytinyağını, Sırasıyla parmesanı ve soğumaya bıraktığınız cevizli fıstık karışımını ekleyin. Hepsi güzelce karışana kadar robotta iyice karıştırın.
Buzdolabında, ağzı kapalı bir şekilde -tercihen cam kavanozda- yaklaşık 3-4 gün kadar muhafaza edebilirsiniz.


Pesto sosu seçtiğiniz herhangi bir yeşillikle ve tadını beğendiğiniz herhangi bir peynirle de hazırlayabilirsiniz. Makarna, karides, pizza, domates çorbası...Tüketim çılgınlığı tamamen size kalmış!

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Tava böreği

Bu sabah (yine saat 06:00 civarında ) uyandım ve bu nefis şeyin başına geçtim. 10 dakika hazırlaması, 15 dakika kadar da pişmesi dersek 25 dakikada muazzam bir böreğiniz oluyor ve sonrası cidden endişe verici! Çünkü o kadar lezzetli ki, ye, ye, ye...Ağzın yana yana...Aslında tam bir su böreği havasında, sadece börek dememeliyiz yani. Dışı çıtır çıtır, içi ise yumuşacık, yani tam benim arzu ettiğim gibi...
Ben 3 yufka kullandım, daha önceki denemelerimde iki taneden yapıyordum, ancak şimdi yufka sayısını bir tane daha artırmayı bile düşünüyorum. Takıldığım tek yer,"acaba içi hamur mu kalır, pişmez mi, ya fazla kalın gelirse???"  olmuştu, ama kısık ateşte piştiğinden öyle bişi olmuyor. Aksine katmanlar arttıkça lezzeti artıyor.


İç malzemesinde tabiki özgürsünüz. Ben patatesli böreğe bayılırım, biraz kaşar, biraz da pastırma ekledim, inanın nefis oldu.

  • 3 yufka
  • 1 su bardağı sulu yoğurt +1/2 su bardağı su
  • 3/4 su bardağı zeytinyağı
İç malzemesi için:

  • 1 adet irice patates
  • 1 kase kaşar rendesi
  • 6-7 dilim parmak kalınlığında doğranmış pastırma
  • tuz
Genişçe ve kenarları yüksekçe bir tavaya zeytinyağı dökün tabanı yağlamak için. Ardından 1 adet yufkayı ortalayarak tavaya yerleştirin. Kenarları dışarda kalacak, onları en son bohça gibi böreğin üstüne kapatacağız.


Diğer bir yufkayı yoğurt + su + zeytinyağı karışımıyla her katmanını ıslataraktan bitirin. Son yufkaya geçmeden evvel patatesi rendeleyin, üzerine az tuz ve kaşar rendesini, pastırmaları ekleyin ve kalan yufkayı da aynı şekilde ıslatarak bitirin. En son kenarlarında kalan yufkayı bohça şeklinde kapatarak ve yine yoğurtlu karışımdan sürerek böreğinizi hazırlayın. Patatesin çiğden rendelendiğini, bu şekilde daha lezzetli olduğunu ve kesinlikle çok iyi piştiğini söylemek isterim, kuşkunuz olmasın.


Ocağınız çok kısık olmasın, orta ateşte usul usul pişmeye bırakın ve mutlaka tavanın kapağını kapatın. 10 dakika kadar sonra, alt kısmı nefis bir çıtırlıkta pişmiş olacak, ters çevirin ve 5 dakika da diğer yüzü pişene kadar bekleyin. Bu arada böreğiniz içerde şişecek, kabaracak ve "ben çok iyi piştim !" diye bağıracak. Bu uyarıyı dikkate alın ve 1-2 dakika sonra böreği ocaktan alın. Dilimleyin ve hemen oracıkta, sıcacık servis yapın. Afiyet, bal!

17 Nisan 2014 Perşembe

Güveçte ezine peynirli istiridye mantarı

Peynir vazgeçilmez bir tat benim için. Pek çok yere pek çok yakışan mükemmel bir yiyecek peynir!
Şimdilerde eskiden bolca kullandığım kaşar peyniri yerini daha farklı, daha yoğun lezzetli nefis peynirlere bıraktı. Hepsinin yakışanı ayrı, keşfetmek lazım, bol bol yemek, tadına bakmak lazım...
Bu yemeğe de sert keçi ezine peyniri öylesine yakıştı ki...Ben nadiren tabağımı silip süpürüp tertemiz bırakırım -eşim her zaman!- , ki bu yemekte de öyle oldu. Bayıldım tadına, ihtişamına, ezinenin mantarla yakaldığı uyuma...
İstiridye mantarıyla mutfağımızın tanışıklığı çok değil, 1-2 yıl öncesine dayanıyor. Kültür mantarından daha lezzetli, daha farklı aroması olan, hafif, güzel bir mantar. Pek bileni yok, o yüzden de pazarda yada markette çok sık rastlayabildiğimiz bir ürün değil, bulunca da benden kaçarı yok...Böyle üst üste geçmiş yapraklardan oluşan beyazca bir mantar, özellikle sap kısımlarını kesip ayırın çünkü o kısımları biraz zor pişiyor, yaprakları kadar hızlı pişme taraftarı değil kendileri...


Siz de bir kez uygulayın bu tarifi, doyamayacaksınız...Bol sarımsak ve güzel bir ezine en önemli malzemeleriniz olsun.

  • 400 g istiridye mantarı
  • 5-6 diş sarımsak -irice-
  • 2 adet domates rendesi (kıştan nefis şişe domatesim bu durumlar için hep hazır ve hep nefiss)
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber, pulbiber, toz kırmızı biber
  • sert ezine peyniri
Mantarları güzelce yıkayıp suyunu süzdürün. Çok küçültmeden irice doğrayın. Sap kısımlarını mutlaka ayırın ama...


Zeytinyağına ezilmiş ve rendelenmiş sarımsağı ekleyin ve hafif  kokusu çıktığında mantarı ilave edin.
Mantarlar da güzelce rengi dönerek pişmeye başladığında 3-4 kaşık kadar domates rendesini ekleyin. Tuzunu ve biberini ayarlayın ve iyice pişip suyunu çektiğinde ocaktan alın.
Servis yapacağınız fırın kaplarına yerleştirin ve üzerine minik minik doğranmış peynirleri ekleyin.
Peynirler eriyip, güveç kabının müthiş aromasını mantarlara verinceye kadar yaklaşık 7-8 dakika, önceden ısıtılmış 200 derece fırında pişirin.
Çıktığında soğutmadan, afiyetle ve ekmeğinizi bandıra bandıra tüketin. Tercihen bizim yeni keşfimiz Afyon' un patates ekmeği, bol miktarda yeşil acı biber ve ayranla uyum mükemmel...Tavsiye...

22 Şubat 2014 Cumartesi

Güveçte sucuklu peynirli yumurta ( mikrodalgada)

Hayatımızı kolaylaştıran onlarca alet ve makineye karşın hayatımız hep yetmeyen zamanlarla dolu...
Sürekli daha, daha, daha pratik olmaya, zamana karşı yarışmaya çalışıyoruz.
 Eskiye oranla anın tadını çıkarma potansiyelimin oldukça arttığını rahatça söyleyebilirim. Çünkü bu hayat benim ve onu yaşama şansı bana yalnız bir kez verildi. Yaşarken yaptıklarımsa benim tercihlerim ve aslında bu yalnız benim imtihanım...
Yaşarken yapmayı unutmadığım en önemli şeyse vicdanımı sürekli kontrol etmek!
Muhakkak empati kurmak, bu sizi çoğu zaman daha doğruyu yapmaya yönelten ilk adım bence.
Ve bazı şeyleri, hani derler ya, Allah' a havale etmek...O terazi hiç şaşmıyor, ve bazı şeylere gülüp geçmek, kesinlikle insana iyi geliyor.
İyi duyguların ve kaliteli zamanın giderek azaldığı günümüzde insan istiyor ki sevdiklerine az zamanda, çok ve büyük işler yapsın!
Bunun için vakti zamanında mikrodalga fırınla ilgili yoğun araştırmalar yaptım, çünkü nedense her zaman zararlı olduğuna ilişkin önyargılara karşıydım. Çünkü örneğin brokoli çok faydalı bir sebzedir ancak, siz onu 5 dakikadan fazla haşlarsanız vitamininin yüzde ellisini kaybedersiniz. Sonunda elinizde yalnızca posa kalır!
Bu noktadan bakıldığında durum farklılaşıyor. Dolayısıyla pişirdiği çorbayı, aynı tencerede ikinci kez ısıtıp içen biri, tek bir kasede ve yalnızca bir kez ısıtılan çorbayı içen birine göre çok daha sakıncalı bişey yapmış oluyor.
Yada dondurucudan çıkarılan ve oda sıcaklığında ( çabuk çözülsün diye, güneşe koyan var!) erimeye bırakılan bir et, neye yarar...
Bu konuda çok hassasım, yani tükettiğim gıdanın faydasını en yüksek düzeyde almalıyım mutlaka, yoksa zaten bir anlamı yok kerevizi, enginarı, eti, balığı kemirmenin...
Nihayetinde günün birinde hayatıma mikrodalga giriverdi ve bir daha asla çıksın istemiyorum. Bir yerine bişey olacak, bozulup birkaç gün bizden uzak kalacak diye de ödüm kopuyor.

Yumurtayı çook seviyorum ve bu faydalı gıdaya, özellikle alelacele yapılmayan haftasonu kahvaltılarımızda oldukça sık yer vermeye çalışıyorum.



Bu da onlardan bir tanesi, oldukça pratik ve nefis. Aslında farklı malzemeleri yada sevdiğiniz baharatları da kullanarak bambaşka bir yumurta çıkarabilirsiniz ortaya, o gün mutfakta ne varsa...


Ben yalnızca doğradığım domates ve biberi tavada az zeytinyağında hafifçe soteledim. Bunu yapmadan, direkt olarak da koyabilirsiniz, ben sadece sotelemenin lezzeti bi miktar artıracağını düşündüm. Eğer zaman darsa doğrayıp güveç kabına atıyorum. Üzerine dilimlediğiniz çiğ haldeki sucuğu ve ister doğranmış, ister rendelenmiş peyniri koyun. Sonra da hepsinin üzerine bir yumurta kırıp atın mikrodalgaya. Ben tek seferde iki kabımı da pişirebiliyorum. Yalnız en yüksek ayarı değil de daha düşük bir ısı ayarı seçerseniz daha iyi bir sonuç elde edersiniz.
Zaten yalnızca bu tabak bitirilse bile gayet yerinde bir kahvaltı yapılmış olur, yiyene de afiyet, bal şeker!

3 Kasım 2013 Pazar

Peynirli kıyır poğaça

Bazıları yumuşacıktır, lokmalar birbirini kovalar, yedikçe yiyesin gelir hani.
Bazıları ikinci güne kalmaya dayanamaz, tüm özelliğini kaybeder, yapıldığı gün tüketilmesi gerekir cinsten...
Bazısı da böyle kıyır kıyırdır, her daim taze!
Çocukluğumda bizim evde en çok yapılan tariflerden biriydi kendisi. Malzemeler de gayet basit ve hep ezberde. Bazen iç malzemesi hazırlamadan uzun tuzlu çubuk halinde hazırlardı annem. Ben onu daha çok severdim...Üzerine de bolca susam...



  • 250 gr tereyağ yada margarin
  • 1,5 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 yumurta beyazı
  • 3 yemek kaşığı koyu kıvamlı yoğurt
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • 3,5- 4 su bardağı kadar un
  • üzerine sürmek için 1 yumurta sarısı
İçi için:

  • 1 kase peynir ( lor peyniri, beyaz peynir...)
Üzerine:

  • mavi haşhaş, susam yada çörek otu
Oda sıcaklığındaki tereyağ ile sıvıyağı, yoğurdu, tuz ve şekeri iyice karıştırın.
Karbonatı ve unu ekleyin ve yumuşak bir kıvam alıp, ele yapışmayan bir hamur olana kadar iyice yoğurun.
Bu noktada 15 dakika gibi bir süre ile hamuru dinlendirmek şekil vermek açısından da iyi olacaktır.
Hamurdan ceviz büyüklüğünde bezeler kopartıp avuç içinizde açarak ortasına peynir koyun ve yarım ay şeklinde kapatın.
Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine koyduğunuz poğaçaların üzerine çırpılmış yumurta sarısı sürün.
Dilerseniz üzerine mavi haşhaş, susam yada çörek otu serpebilirsiniz.
180 derece önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

10 Mayıs 2013 Cuma

Zeytinyağında marine beyaz peynir


Damağımın vazgeçilmezi, "başka bişeycikler olmasın, bir tek o olsun bana yeter!" dediğim yegane kahvaltılığım, atıştırmalığım, kaçamağımdır peynir. Sadece peynir, zeytinyağı ve ekmekle bile yaşayabilirim ben. Bir de acı biberlerim lütfen!
Aslında tam da bu saydıklarımı ihtiva eden leziz bişey oldu bu bir kavanoz peynir...Ve aslında biz bu güzelim kavanozu kahvaltı masamızdan çok akşam yemeklerimizin keyif yapma kısmında gördük. Bayılırım bu şekilde peynir tırtıklamaya yemekten sonra, özellikle açık havada ve yanında yine keyifli bir içeceğimle...Azıcık ondan, birazcık da bundan, biraz da muhabbet koy üstüne, of!


Görüntüler de zaten yine böyle bir keyif durumundan, yine bir akşam vakti...

Aroması süper, üstelik ben taze biberiye kullanamadım, evde kurutulmuşu vardı, tazesi olsa nasıl olurdu varın siz düşünün yani.

Malzemeler
(Kaynak: limonlukek )
  • yarım kg kadar sert beyaz peynir
  • 1-2 dal taze biberiye 
  • 2-3 diş sarımsak
  • 1 su bardağı zeytinyağı
  • 1 tatlı kaşığı pulbiber( isteyen miktarı artırsın)
Geniş ağızlı bir kavanoza küçük küpler halinde kestiğiniz peynirleri koyun. Ardından doğradığınız sarımsağı ve  biberiyeleri aradaki boşluklara yerleştirin. Pulbiberi serpin ve son olarak zeytinyağını ekleyip kapağını sıkıca kapatın. En az bir gün beklemeli diyor tarif sahibi, ben daha uzun süre bekledim arzu ettiğim tada ulaşabilme tutkusuyla...Beklediğime değdi, tadını pek beğenmediğim bir peynir kullanmıştım üstelik bu işlem için. Damağımda bir türlü yuvarlayamadığım o peynir bile bambaşka bir lezzete büründü, inanamazsınız!
Hatta kavanozdaki peynirin tükendiğini görünce yeni peynir küpleri yapıp onları soktum devreye, bu lezzet bitmesin diye.

6 Mart 2013 Çarşamba

Karnıbahar omleti

Çok bayıldığım sebzelerden biri değil belki  ama farklı farklı şekillerde karşıma çıkmasını sağlayarak iştah katsayımı artırıyorum...Yada artırmaya çalışıyorum....
İlk olarak bir arkadaşımda tattım bu güzelliği, sonra da evde kendim denedim, her ikisi de süperdi bana kalırsa.
 Çayın yanında da sunabileceğiniz, farklı ve hoş bir alternatif oldu karnıbaharın bu hali. Özellikle içinde peynir barındırması, karnıbaharı aldı, bambaşka bir seviyeye yükseltti benim gözümde. Bir de fırına sürülünce...



  • 1 tane karnıbahar ( ben her  zamanki gibi küçük boyda tercih ettim.)
  • 3 tane yumurta
  • 1 kase beyaz peynir
  • 1 kase kaşar peyniri
  • 1 su bardağı krema
  • tuz, karabiber
Karnıbaharı tuzlu suda çok yumuşatmadan 7-8 dakika kadar haşlayın ve suyunu süzün.
Ardından küçük parçalara ayırın.
Yumurta, peynir, krema ve tuzu bir kapta iyice karıştırın. Üzerine karnıbaharı ekleyin ve yağlanmış fırın kabına boşaltın. Önceden ısınmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.




15 Ocak 2013 Salı

Labne peynirli domates çorbası

O kadar güzel ve tatlı telaşlar içindeyim ki bu aralar...
Yoğun bir "detoksa" girdim bütünsel anlamda.
Evimdeki neredeyse tüm eşyalarımı elden çıkardım...
Geçen yıl kızımın doğum gününde karşımıza yeni bir ev sahibi olma fırsatı çıktı, kaçırmadık. Marmaris' teki inşaat yasakları falan derken, bu yıl martta olmadı nisan ayında, nasibimizde de varsa yerleşeceğiz yeni evimize.
Allah herkese nasip etsin denecek türden harika bir sevinç elbette. Konunun dekorasyon kısmı beni fazlasıyla rahatlatıyor şu sıralar. Aynı zamanda evden eşya çıktıkça mükemmel bir rahatlama geliyor herkese. "Az eşya, Az insan" mantığını benimsediğimden beri yaptığım en güzel işlerden biri oldu bu.  Böyle bir  sevinci bile  paylaşamadığımız, araya malesef başka duyguların girdiği bir dünyada yaşıyoruz artık...O yüzden en iyisi budur! Ve artık mümkünse yalnızca amaca hizmet etsin eşyacıklarımız, biz onlara hizmet etmeyelim fikrindeyim...

Hiç bu kadarını beklemiyorduk belki ama tam bir gün içinde tüm eşyaları sattık ve kitle iletişimin gücüne bir kez daha hayran kaldık! PES dedirtti! Eğer ufacık bir niyetiniz varsa,bakıp bakıp boşverdiğiniz bişeyleriniz de mevcutsa  lütfen aksatmayın, bir- iki fotoğrafını çekin ve "yenilenme vaktidir" deyip kurtulun. İnsana çok iyi geliyor, emin olun...



Bu da kızımın çok severek yediği bir çorba oldu, çok zaman oldu yapılalı... Açıkcası Naz' ın sevmediği iki şeyden biri peynir diğeri de haşlanmış yumurta idi. Bu çorbadan sonra peynir kapısını araladık, hatta gayet iyi de bir ilişki kurduk . Artık makarnasının üzerindeki tulum peynirine bile karşı çıkmıyor Naz. Yalnızca kaşar peynirini ucundan azıcık yediği düşünülürse ...Dün gece iki koca dilim bol peynirli börek, koca bir bardak portakal suyuyla lüpletildi mesela!

Malzemeler:

  • 4 tane büyük boy domates ( bu mevsimde almayın, varsa mevsimindeki domatesiniz, onu kullanın. Ben buzluğumun yarısını domatesle doldurdum bu yıl, çook da iyi yaptım yine!)
  • 1 çorba kaşığı domates salçası
  • Tereyağ
  • 2 çorba kaşığı un
  • 4-5 su bardağı su
  • 2 çorba kaşığı labne peyniri
  • Yarım paket krema
  • tuz


Domatesleri soyup salça ile birlikte blendırdan geçirin.
Unu yağda kokusu çıkana kadar kavurun. Hazırladığınız domates püresini ve suyu ekleyip koyulaşana kadar pişirin. Tuzunu ayarlayın.
Ocaktan almadan hemen önce ayrı bir kapta labne peyniri ile kremayı iyice çırpın. Bu sosu da tencereye ekleyip karıştırın ve bekletmeden altını kapatın.
Üzerine tabi seviyorsanız mutlaka pul biberle servis yapın, ya da karabiberle! Yada sevdiğiniz bir baharatla, bu çorbaya baharat çok yakışıyor bana kalırsa ...