bulgurlu güzeller etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bulgurlu güzeller etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Şubat 2014 Pazartesi

Yumurtalı çiğ köfte

Çocukluğumun Urfalı komşularıyla gurur duydum hep. Geldiler, alt katımıza yerleştiler ve bizim mutfağımıza o kadar çok şey kattılar, bizi öylesine zenginleştirdiler ki...
Ayda bir iki kez toplanılır, yumurtalı köfte partileri yapılırdı apartmancak...Allahım, mest olurdum, mest!
Çoktandır unutulduğunu farkedip, akşam için biraz kek, biraz börek derken, bir de bundan yapayım dedim, değişik olsun!
Mercimekli köftemden bile üstün tutuldu, çok beğenildi.


Tabi yumurtalı yazınca buraya "ıyy, yumurtalı mııı?" şeklinde tepkiler de oluşmuş olabilir, ama bilenler bilir, Urfa' da etsiz yapılan ve aynı şekilde yoğurularak elde edilen bu köfteye bol zeytinyağında kızarmış yumurta ilave edilir, ki muazzam bişey olur. Hele ki, ılık ılık tüketmek şerefine nail olursanız, tadından yenmez...
Ben henüz 9-10 yaşlarındaki bir çocuğun gözünden, hiç değişmeyen lezzet yakalama sevdasından, onun bitmeyen inceleme ve gözlemlerinden yani kendimden yola çıkarak anlatıyorum size bu tarifi...

  • 2 su bardağı ince köftelik bulgur
  • 3-4 yumurta
  • zeytinyağı
  • 1-2 tane kuru soğan (büyüklüklerine bakarak ayarınızı yapın)
  • 4-5 dal yeşil soğan
  • yarım demet kadar maydanoz
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • tuz, karabiber, toz kırmızı biber, isot, kimyon, pulbiber
  • 1 tane domates
Aslında domates şart değil, o benim katkım, ancak domatesin bulgura inanılmaz bir lezzet kattığına inanıyorum. Bu keşfi yaptığımdan beri kısır yaparken de,bulguru suyla değil, rendelediğim domatesler ile ıslatıyorum. Bambaşka bi lezzet karması oluyor, şiddetle tavsiye edilir!


Bulguru genişçe bir kaba alın, üzerine rendelediğiniz domatesi, salçayı, tuzu ve baharatları ekleyerek yoğurmaya başlayın. Yoğurma işlemine devam ederken, arada azar azar ılık su eklemeye devam edin, çünkü bulguru ıslatmıyoruz, ılık yada soğuk su ile yavaş yavaş pişiriyoruz.
Bu arada ayrı bir kapta az miktar tuz ile yumurtaları köpürene, çatala hiç yumurta beyazı gelmeyene dek çırpın. Kızgın tavaya bir çay bardağı kadar zeytinyağı ekleyin ve yumurtayı, yağ iyice ısındığında tavaya boşaltın. Nefis omletin her iki tarafını da güzelce kızartıp, pişirdikten sonra soğumaya bırakın.
Tuzunu biberini son kez kontrol edip ayarladığınız köfteye önce küp küp kesilmiş kuru soğanı ekleyin ve soğan dişe gelmeyecek kıvama gelene kadar (öldürmek demek istemedim) yoğurun. Ardından ince ince doğranmış yeşil soğan ve maydanozu da ekleyin ve yoğurma işlemine devam edin. Bu arada elbette bulgur da pişmiş hale gelecektir.
Ilıyan (ki ben hiçbir zaman ılıyana dek bekleyebilmiş değilim, dumanı üstünde koyarım ve başlarım elim yana yana yoğurmaya) yumurtayı köfteye ekleyin, yağıyla birlikte ve tekrar yoğurun. Burada tercih tamamen sizin, ister benim gibi neredeyse hiç yumurta gözükmeyecek şekilde tümünü köfteye yedirin, isterseniz de gözle görülecek şekilde bırakın yumurtasını. Genel olarak yapılanı yumurtanın ağza gelecek büyüklükte kalmasıdır, bunu da hatırlatayım.
Sonra oturtun o köfteyi marulun ortasına...Offf!
Bu köftede, diğerleri gibi limon sıkma işlemi yok, ne öncesinde, ne sonrasında. Zaten limonla yumurta da bir aşk içinde olmasa gerek!

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Patatesli bulgur pilavı


Bu ev benim tüm ilham perilerimi alıp götürdü!
Sakin, dingin ve huzur içindeki halim ve tavrımdan sıyrılıp hiçbir "ekran" karşısına geçesim gelmiyor artık...
Haliyle son zamanlarda "yeni bişeyler yazmaz oldun!" cümlelerini sıklıkla işitir oldum. Sonuç olarak ve anlaşıldığı üzere iş başındayım, beni bekleyen arşivdeki onlarca fotoğrafım artık su yüzüne çıkmalı galiba...

Mevcut pilavları biraz renklendirmek ya da farklılaştırmak adına bu tarif.
  • 1 tane patates
  • 1 su bardağı bulgur
  • 1 tane kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 tatlı kaşığı nane
  • zeytinyağ + tereyağ
  • tuz, karabiber



Patatesi küçük küpler halinde doğrayın. Tencereye yağı, patatesi ve ardından soğanı ekleyip soteleyin. 
Salçayı ve yıkadığınız bulguru ekleyip iyice karıştırın. 2 su bardağı kadar su ekleyip kısık ateşte pişmeye bırakın. Tuzunu ilave etmeyi de unutmayın. 
Pişmeye yakın karabiber ve naneyi ilave edip karıştırın.  





9 Mayıs 2012 Çarşamba

KISIR...


İşte benim vazgeçilmezim, kötü gün dostu, mutfağımın en kolay ama bir o kadar da ağız sulandıran yemeği... Yada salatası, siz nasıl adlandırırsanız...Kötü gün dostu dedim çünkü kısır malzemeleri her an evinizde bulunan malzemelerdir ve "ya, bugün değişik bişeyler mi yesek?" dediğimiz zamanlarda yada  eşimin işi gereği yalnız kaldığım zamanlarda canım pek bişey yemek istemediğinde canımın çektiği tek şeydir! Özellikle anne sütüne katkısı olduğunu düşünüyorum, şu açıdan; kısır yediğinizde ona mutlaka turşu, çay yada ayran eşlik eder ve bu arkadaşlar yapıları gereği sizi gün boyunca bol bol susatırlar. Sonuçta günün geri kalanında bol su içersiniz. Bu da size daha fazla süt olarak geri döner. Emziren bir anne için özellikle ilk aylarda sütü en önemli şeydir ve neyin ne kadar süt yaptığı üzerinde kafa yorulur durur. En güzel kaynak sudur arkadaşlar, tecrübeyle sabittir. Bol su için, her daim...
Bugüne kadar gördüğüme göre herkesin kısır yapışı farklı...Bu konuda kendimi asla küçümseyemem, güzel kısır yaparım. Tabi bu konuda kimden el aldığıma dönüp bakmak lazım. Nurlar içinde yat güzel annecim, senin güzel ellerin bi başka yapardı zaten herşeyi, başka bi tat katardı sanki o eller her yemeğin içine. Evimize misafir gelmeden önce sipariş verilirdi hatta, ille de kısırından yap bize diye...Gizli gizli aşırır dururdum misafirler gelmeden, doyamazdım ama. Her defasında da gözüm kalırdı, çünkü her defasında koca bir tencere kısırdan geriye hiçbirşey kalmazdı...
 Bir de benim güzel annemin yöntemiyle yapın bakalım şu kısırı.
  • 2 su bardağı kısırlık bulgur
  • 2 tane büyük boy kuru soğan
  • 4-5 diş sarımsak
  • 4-5 tane yeşil soğan
  • zeytinyağı
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • nar ekşisi
  • yarım limon suyu
  • maydanoz
  • marul
  • varsa taze nane
  • tuz, pulbiber, toz kırmızı biber, kuru nane, isot
Öncelikle bulguru cam yada metal bir kapta sıcak su ile ıslatın. Asla plastik kap kullanmayın lütfen. Plastiğin sıcakla yada soğukla besinlere verdiği olumsuz etkiyi mümkünse almayalım. Islatacağınız bulgurun içine salçayı, tuzu ve baharatları koyun ve suyunu eklemeden önce  güzelce karıştırın. Bu arada ıslatacağınız su çok az bir miktar olmalı, öyle bol su ile ıslatmayın. Yarım bardak kadar su koyup, şöyle bir karıştırın. Ardından yarım bardak yada biraz daha fazla suyu da ekleyip üzerini demlenmesi için örtün.
 Bu arada yeşilliklerinizi hazırlayın. Marulu, maydanozu, yeşil soğanı, naneyi ince ince kıyın. Eğer marulun büyükçe ağza gelmesini istemiyorsanız doğramadan önce boylamasına ikiye yada üçe bölerek enini daraltabilirsiniz.
Kuru soğanları da incecik doğrayın ve zeytinyağı ile tavada kavurun. Kavrulunca ocaktan alın, doğrudan bulgurun üzerine dökün ve harmanlayın. Dövülmüş sarmısağı ekleyin ve bu noktada mümkünse karıştırmak için elinizi kullanın. Nar ekşisini ve limon suyunu da ilave edin. En son olarak yeşilliklerinizi de ekleyin ve bir kez daha güzelce karıştırın. 


Yanında domates, salatalık, turşu, acı biber( en sevdiğim tat, en güzel dostum, en cazip güzellik), ayran yada iyi demlenmiş bir çay ile buluşturun bu muhteşem lezzeti. 

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Yoğurtlu bulgur köftesi


Şimdiye kadar yaptığım ve yediğim bulgurdan köfteler içinde en mükemmeli diyebilirim. Köfteler sert değil ama yumuşak da değil, tam istediğim gibi. Zaten önemli olan bunu tutturabilmek bana kalırsa. Yani yine deneye yanıla, şunu artır, bunu azalt derken oluşturdum kendi tarifimi. Ben çok beğendim, tavsiye de ederim, mutlaka yapın. Üstelik maksimum yarım saat içinde hazırlayabileceğiniz bir yemek. 
Köfteler için:
  • 1 su bardağı ince bulgur
  • 2 yemek kaşığı irmik
  • 2 yemek kaşığı un
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1 yumurta
  • 1 tane küçük kuru soğan
  • tuz, karabiber, seviyorsanız kimyon
Sosu için:
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası 
  • 7-8 dal maydanoz
  • 2-3 tane yeşil soğan
  • varsa taze nane
  • zeytinyağı
Üzeri için:
  • sarımsaklı yoğurt
  • pulbiber
  • tereyağ
Bulguru sıcak suyla ıslatın.Soğanı rendeleyin. Bir kapta rendelediğiniz soğanı ve diğer tüm köfte malzemelerini yoğurun. Fındıktan büyük, cevizden küçük olacak şekilde yuvarlak köfteler yapın. Köfteye şekil verirken küçük bir kaba biraz su koyun ve arada elinizi bu suya batırarak şekil verme işlemini gerçekleştirin. Daha düzgün  ve şekil vermesi kolay olacak böylece. 
Tencereye yağı ve salçaları koyun. Maydanozu, naneyi ve yeşil soğanı ince ince doğrayın. Salçanın üzerine ilave edin. Yaklaşık 1,5 bardak suyu ekleyin ve kaynayınca köfteleri tek tek tencereye atın. Bulgurlar kısa sürede suyun bir kısmını çekecek ve piştiğini belli edecektir. Bu durumda ocağın altını kapatın. Sulu bir kıvamda değil, aksine bir sos halinde olmasını istiyoruz, bunu da unutmayın.
Hazırladığınız sarımsaklı yoğurdu üzerine dökün. Tereyağında kızdırdığınız pulbiberi de servisin üzerine gezdirin. Off afiyet olsun artık, doyurucu ve çok da güzel bir yemek sizi bekliyor. 



27 Nisan 2012 Cuma

Firik pilavı



Güneydoğu Anadolu turuna çıkana kadar kendisinden haberdar olmakla birlikte firiğin tadı hakkında bi fikrim yoktu. O güzel tur sayesinde Güneydoğu Anadolu' nun muhteşem mutfağının da anlatıldığı kadar olduğunu anladım. Çiğköfteler, lebeniye,bayram  yuvarlaması, oruk, kaburga dolması, künefe... Ve adını şu an hatırlayamadığım daha nice lezzet. Her şehrin kendine özgü ve nefis tatları var. Tabi böyle bi tura katıldığınızda (gerçi bizim her tatilimizin sonu aynı oluyor) valizlere sığamadan, elinizde envai çeşit poşet ve çantalarla dönüyorsunuz. 
Firik aslen Antep' e özgü bir bulgur çeşidi. Buğday başaklrını tam sararmadan toplayıp, yapraklarını ateşte yakarak tanelerini ayırıyorlar. Hafif yanık tadı da oradan geliyor. Rengi de bulgura göre daha yeşil. Son yıllarda artık marketlerde de bulabildiğimiz yöresel ve farklı bir tat.


Sadece firikten bir pilav yaparsanız tadı biraz ağır oluyor bana göre. O yüzden en güzeli bulguru da kullanmak.  Nitekim "Nasıl pişirelim" soruma satıcının verdiği cevap da aynen bu yönde olmuştu. 

  • 250 gr kuşbaşı dana eti yada kuzu eti
  • yarım su bardağı firik
  • 1 su bardağı pilavlık bulgur
  • 1 büyük boy kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 3 tane yeşil biber
  • 2 tane kırmızı biber
  • 1 su bardağı haşlanmış nohut ( ben nasıl olduysa nohut koymayı unuttum, bazen oradan oraya o kadar çok koşuşturuyorum ki bazı şeyler unutulabiliyor galiba)
  • tereyağ+ zeytinyağı
  • tuz
Etleri ve yağı tencereye koyup, etler pişene kadar kavurun. Pişen etlere ufak doğranmış soğanı da ekleyin ve kavurmaya devam edin. Küçük küçük doğradığınız biberleri ekleyin. Ardından biber ve domates salçasını da ilave edin. Yıkadığınız firik ve bulguru da ekleyip kavurun. Üzerine bulgurun üzerini bir parmak geçecek kadar soğuk su ilave edin. En üste haşlanmış nohutu ve tuzunu da ekleyip kapağını kapatın. Suyunu çeken pilavı 15 dakika kadar dinlenmeye bırakın. Afiyet olsun.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Cevizli sosyete mantısı



Kayseri' ye gitmeden önce orada yiyeceğim güzel mantıları düşledim hep. Normal değil mi ama, insan gittiği yerin meşhur lezzetlerini tatmak istiyor. Ve şunu gördüm ki, Kayseri mutfağı zengin ve kaliteli bi mutfak. Lezzetli etleri, etin en güzel yerinden yapılan pastırmaları, çeşit çeşit mantı ve kesme makarnaları, birbirinden güzel şarküteri ve kahvaltı ürünleri var. Şurası kesin ki, herşeyi bir de yerinde tatmak lazım. Ben pastırmadan çok hoşlanmam ama Kayseri' de yediğim pastırmayı yemeğe doyamadım doğrusu. Bizim marketten aldıklarımızla kıyas kabul etmez...
 Mantıyı da bizim usulden farklı yapıyorlar. Biz haşlayıp üzerine sarımsaklı yoğurdu, en üste tereyağlı sosumuzu dökeriz. Onlar domates,biber püreli, hafif salçalı suda pişirip üzerine bi miktar yoğurt döküyorlar. Mantı boyutları da gerçekten minicik, kapatma şekilleri de farklı. Ben bu şekilde olanını da sevdim ama favorim bol yoğurtlu olanı galiba...
Eğer  o an için hamur açmaya üşendiysem ve canım çok fena mantı çektiyse birkaç yolu var benzer tadı elde etmenin. Bunlardan bir tanesi de bugün sizlerle paylaşacağım şekli. Bir de şöyle bir güzelliği var bu durumun, bu şekilde yaptığınız mantıyı misafirinize de sunabiliyorsunuz, değişik ve hoş oluyor.



  • 3 adet yufka (siz istediğiniz miktar yufka ile yapabilirsiniz, ben biraz çok yapıp haftasonu misafirlerim için dondurucuya atmayı planlıyorum, bu arada bir yufkadan 4 tane mantı çıkıyor)
  • 2 büyük boy kuru soğan
  • Yarım su bardağı kısırlık bulgur
  • yarım su bardağı ceviz
  • Yarım demet maydanoz
  • 300 gr kıyma
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber, pulbiber, kuru fesleğen, kuru nane
  • sarımsaklı yoğurt
  • tereyağ
  • toz kırmızı biber
Tavaya yağı ve kavrulmak üzere kıymayı koyun. Kıymalar kavrulurken yarım bardak bulguru da sıcak suyla ıslatın. Cevizleri de ağza gelecek şekilde küçültün, çok ezilmesinler. Kıymaların üzerine küçük doğranmış soğanı ilave edin ve kavurun. Bu karışıma biber salçasını, önceden ıslatılmış bulguru, cevizi, kıyılmış maydanozu ve en son olarak da tuzunu ve baharatlarını ekleyin. Ocağın altını kapatın ve iç malzemeyi soğumaya bırakın. 
Daha sonra  bir yufkayı eşit olarak dörde bölün. Her bir parçanın geniş ve yuvarlak olan bölümüne iç malzemeden koyun ve kenarlarını kapatarak sigara böreği gibi sarın. Uç kısmını su ile ıslatarak yapışmasını sağlayın. Ardından yufkayı gül böreği gibi içe doğru yuvarlayarak şekil verin. Pişirmek için az yağda kızartma yada üzerine yağlı su sürerek fırınlama gibi iki yönteminiz var. Ancak bana sorarsanız ne olursa olsun kızartılınca daha bi lezzetli oluyor. Fırınlamak isterseniz de yüksek ısıda sadece üzeri kızarana kadar pişirin. 
Kızartınca bir kağıt havlu üzerine alırsanız fazla yağını da çekmiş olursunuz. Sarımsaklı yoğurdu üzerine dökün. Tereyağında toz kırmızı biberi kızdırın ve şöyle bi gezdirin. Afiyet olsun. 

3 Nisan 2012 Salı

Etli pazı sarması



Dolma sarma işleri kendimi bildim bileli benim işimdi. Annem patlıcanı biberi oyar, temizler, yapraksa haşlar, hazır ederdi. Ben de bu arada içini hazır ederdim, sonra da birlikte geçerdik başına. Ben illaki hazırlanan içten yemek isterdim, karnımı doldururdum anneme göstermeden,gizli saklı o iç malzemeyle. Ne tatlı gelirdi anlatamam. Şimdi bütün malzeme önümde duruyor ama yiyen yok, tadı yok ...
Şahsen sarma olayında işin içine etin karışmasını sevmiyorum, zeytinyağlı hali daha hafif ve güzel geliyor. Ama söz konusu pazıysa bi miktar et istermiş, öyle buyuruldu. Ayrıca pazının biraz bulgur istediğini düşünüyorum, tek başına pirinçle biraz yavan kalıyor sanki. Ama bunların hepsi damak tadı elbette, sizin nasıl sevdiğiniz önemli, ben kendi tarifimi veriyorum:

  • 200 gr kıyma
  • 2 büyük boy kuru soğan
  • 1 su bardağı pirinç
  • yarım su bardağı pilavlık bulgur
  • zeytinyağı
  • 4-5 diş sarımsak
  • 2 bağ pazı
  • 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 4 tane yeşil soğan
  • 2 tane taze sarımsak
  • nar ekşisi
  • tuz, karabiber, nane, pulbiber
Pazı bu ara pazarda çok bol ve çok ucuz, bir bağ pazı 50 kuruşa satılıyor. Hatta "3 tanesi bir lira" diye bağıranını bile duydum. Madem öyle değerlendirmek lazım, üstelik besleyici de bir bitki. Ancak dikkat etmek gerek, pazı kolayca haşlanabilen ve kolay yırtılabilen yapraklara sahip. O yüzden suyu kaynatın ve yıkadığınız, saplarını kestiğiniz  pazıları sıcak suya daldırıp çıkarın yeter. Ayrıca kestiğiniz sapları atmayın, soğan ve zeytinyağı ile kavurun, üzerine ister yumurta kırın, isterseniz sarımsaklı yoğurt dökün. İkisi de nefis olur, aklınızda bulunsun. 
Soğuk sudan geçirdiğiniz pazıları bir kenara alın. Pirinci yıkayıp suda ıslatın. Tavaya kıymayı koyun ve güzelce kavurun. Kavrulan kıymaya ince doğradığınız soğanı ekleyin. Kavrulurken 4-5 diş sarımsağı içine rendeleyin. Soğan ve kıyma kavrulunca domates ve biber salçasını da ekleyin. Daha sonra önceden ıslattığınız pirinci ve yıkadığınız ama ıslatmadığınız bulguru da ilave edin. Pirinci ıslatıyoruz çünkü pazı kolay piştiğinden pirinç diri kalıyor, bulgur ise kolay pişiyor ve ıslatmaya gerek kalmıyor.
Yeşil soğanı ve taze sarımsağı ince ince doğrayın. Bu ikiliyi koymayabilirsiniz. Ben bahçemde bolca yetiştiriyorum ve hep eklerim sarmama, dolmama, ayrı bir tat kattığına inanıyorum, ama ince doğramak şart. Güzelce harmanladığınız harca toz biberi, tuzu, baharatları ve nar ekşisini ekleyin. Son kez karıştırın ve ocaktan alın.
Bu tarz yemekleri ve daha bir çok yemeği toprak tencerede pişiriyorum ben. Kattığı tat inanılmaz, varsa mutlaka toprak tencerenizi kullanın. 
Pazıları yaprak sarar gibi sarın, eğer pazılar çok büyükse ortadan ikiye bölebilirsiniz. Yaprak sarması gibi incecik olmasını beklemeyin, daha kalın oluyorlar, iç malzemeyi de daha kolay tüketiyor pazı, bolca malzeme kaldırıyor çünkü geniş yaprakları. Eğer çıkan sapları başka yerde kullanmayacaksanız tencerenin dibine yerleştirin yada halka halka kestiğiniz soğanı kullanın bunun için. Bu işlemi pazı dibini tutmasın diye gerçekleştiriyoruz. 





Sarma işlemi sona erdiğinde bir kase içinde 1 yemek kaşığı domates salçasını biraz zeytinyağı ve bir miktar su ile açın ve sarmaların üzerine dökün. Üstüne bir tane porselen tabak kapatın, varsa dolma taşını da üzerine yerleştirin. Kısık ateşte pişmeye bırakın. Biraz demlendikten sonra yanına yoğurtla iyi gider, afiyet olsun.

28 Mart 2012 Çarşamba

Mercimekli bulgur pilavı

Naz ek gıdalara geçtiğinde buldum bu pilavı. Ben öyle 6 ay bekleyemedim kızıma bişeyler tattırabilmek için. Doktorumuz 1 yıl süresince Naz' ın ek gıdalara geçmeden gelişimini sürdürebileceğini, sütümün ona çok iyi geldiğini söylüyordu. Hatta son kontrolümüzde bi miktar iştahının azaldığını, diş çıkardığını söylediğimde "bırakın azalsın iştahı" demişliği var. Her ay beklenenden daha fazla kilo alıp, gelişimini ikiye katlaya katlaya, büyük bir hızla büyüyor benim güzel sıpam. Maşallah benim bebeğime...
Sonuç olarak Naz 4,5 aylıkken şeftaliden, üzümden, yoğurttan ufak ufak tattırmaya başladım. Sonra sebzelerle tanıştırdım onu, hiç şunu yer mi, bu gaz mı yapar diye telaşlarım olmadı. Bu durum kendim için de geçerli. Ne yesem süt yapar, ya sütüm azalırsa diye dertlenmedim, bu konuda hiç de sorun yaşamadım. En güzel süt yapıcı sudur bence, tatlılara yumulmayın süt yapacak diye. Size kilo olarak geri dönmekten başka işe yaramaz. Bir de bulgurun sütü  nasıl artırdığını yadsımamak gerek. Hem de nasıl...
Velhasıl ilk başlarda yaptığım çorbalar çok minik öğünler oluyordu. Patatesin, havucun dörtte biri, soğanın ince bir dilimi vs... Kalan malzeme ziyan olmasın diye bir gün böyle bir pilav denemem oldu. Sonuç: Evdeki tüm aile bireyleri tarafından silip süpürme...


Daha önce baklagilleri haşlayıp, porsiyonluk dolaba attığımdan bahsetmiştim. Böylece hemen yapabiliyorsunuz bu pilavı. Ve lütfen dikkat, dondurucudan çıkardığınız hiç bir ürünü dışarda bekletmeyin. Ya hemen koyun tencereye, yada buzdolabında beklesin. Ben hemen çözülsün diye güneşe koyanları bile biliyorum. Onu yemeyin artık daha iyi... 
Pilavın malzemeleri ise şöyle:

  • 1 orta boy patates
  • 2 orta boy havuç
  • 1 büyük soğan
  • 1 çay bardağı haşlanmış yeşil mercimek
  • 1 su bardağı pilavlık bulgur
  • Tereyağ+ zeytinyağı
  • 2  su bardağı su

Tencereye yağınızı koyun ve küçük küçük doğradığınız soğanları kavurmaya başlayın. Patatesleri ve havucu soyun ve onları da küçük küpler halinde doğrayın. Yalnız her zaman yaptığınız küplerden biraz daha küçük küpler yapmanızı tavsiye ederim. Daha sonra onları da atın tencereye ve kavurmaya başlayın.



İyice kavrulduktan sonra yeşil mercimekleri ve ardından yıkanmış bulguru atıp kavurmaya devam edin. Kavurma işlemi sona erdiğinde 2 bardak suyu ilave edin, ocağın altını kısarak kapağını kapatın ve pişmeye bırakın. Ben bulgur pilavı yaparken oda sıcaklığında su kullanıyorum, bu şekilde yaptığım pilavları daha başarılı buluyorum.Aynı durum pirinç pilavı için geçerli değil tabi.


15- 20 dakikalık bir dinlenmenin ardından pilavınız hazır. Afiyet olsun.


15 Mart 2012 Perşembe

Mercimek köftesi



Bulgurun her hali makbuldür benim için, her hali mükemmeldir. Bizim evde  de bolca çeşidi pişer. Sebzeli bulgur pilavı, yoğurtlu bulgur köftesi, kısır (ki çok da güzel yaparım),mercimekli bulgur pilavı ilk aklıma gelenler...Bugünde mercimek köftesindeydi sıra.

  • 1 bardak kırmızı mercimek
  • 2 bardak ince kısırlık bulgur
  • 2 büyük kuru soğan
  • 4- 5 tane yeşil soğan
  • yarım bağ maydanoz
  • biber salçası
  • domates salçası
  • tuz, pulbiber, isot
  • zeytinyağı
Mercimeği yıkayıp ocağa koyun. Üzerine yalnızca 3 parmak geçecek kadar su ekleyin. Çok su koymamaya özen gösterin, iyice pişince üzerine bulguru ekleyin, şöyle bi karıştırın, tencerenin kapağını kapatın, demlenmeye bırakın.
Bu arada maydanozu ve yeşil soğanı ince ince doğrayın. Kuru soğanı da ince ince doğrayıp zeytinyağında kavurun. Soğan ne kadar ince doğranırsa yemeğe o kadar çok lezzet verir, ama asla rendelenmemeli yada robottan geçirilmemeli. Yani suyu çıkmamalı soğanın.
Demlenen bulguru genişçe bir kaba alın. İçine 2 kaşık biber, 2 kaşık da domates salçasını, pul biberi, isotu (ben acıya çok düşkünüm, isot konmayadabilir, benim acı ayarım yok çünkü), tuzunu ekleyip yoğurmaya başlayın. Güzelce yoğrulduktan sonra içine yeşil soğanı ve maydanozu ekleyip bir daha yoğurun. Elinizle şekil verdikten sonra marul, turşu biber, domates eşliğinde size afiyet olsun.
Zeytinyağı burada önemli bir role sahip, çünkü köftenin nemlenmesini ve şekil almasını o sağlıyor. Elinizi korkak alıştırmayın. Bir Aydınlı olarak diyebilirim ki zeytinyağından zarar gelmez.