23 Mart 2013 Cumartesi

Yeni keşfim: PANCAKE

Uyandım.
Henüz doğmamıştı güneş, etraf karanlık...
En sevdiklerimi yokladım, uzun uzun baktım yüzlerine...
Sıcaktı, sımsıcak...
Bir kez daha şükrettim Allah' a, sonsuz kere şükür ve de...

Sonra da uyku tutmadı işte, kurdum da kurdum. Yengecin hali ne olsa gerek; hayal kurmak, ondan mutlu olmak...Gerçek hayatta da budur yengeç kadını. Mutlu olmak için öyle çok fazla şeyler beklemez. Bir gece vakti uyanır, ailem yanımda der, onlar da mutlu, çok şükür sana der ve gülümser. Mutludur, ondan daha mutlusu bulunmaz artık.

Sonrasında yeni keşfi olan pankekten bahsetmeye koyulur. Hani memleketimin yazlık yerlerinde "gözleme = pancake" diye satılır ya, ne alaka dersiniz. Yurdum insanı gözlemeyi pancake olarak çevirmiştir İngilizce' ye!
Sonuç olarak ben bayıldım bu kahvaltılığa, her hafta sonu yapasım geliyor inanın. 
Bu arada yaptığım şeyler artık daha esmer oluyor, çünkü mutfağımda beyaz un ve beyaz şeker devri kapandı. Artık TAM BUĞDAY UNU ve ESMER ŞEKER kullanıyorum ve kullandıkça ikisine de bayılıyorum...Tavsiye ederim, kokuları bile farklı, bi o kadar da keyifliler! Bu pankekler son beyaz unla yapılanlar, üzerine iki kere de tam buğday unuyla yaptım, Naz son yaptıklarımı daha çok sevdi, bundan sadece bir-iki lokma atmıştı ağzına, diğerlerini tane hesabı götürdü! 
  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağı un
  • 1 yumurta
  • 1 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 1 yemek kaşığı şeker
  • yarım paket vanilya
  • yarım paket kabartma tozu
  • yarım çay kaşığı kadar tuz



Tüm malzemeleri çırpma kabına alıp, iyice karıştırın. Yağsız ve yanmaz bir tavaya bir kepçe dökün ve kendiliğinden yayılmasına izin verin. Üzerinde gördüğünüz kabarcıklar iyiye delalettir, ters yüz iyice pişirdikten sonra ocaktan alın. Kızarınca pişmiş demektir zaten.


Benim verdiğim ölçüler ile en üst resimde görüldüğü üzere 7 tane çıktı. Krep kadar büyük olmuyorlar, en fazla on santim kadar büyüklükleri...


Yanında çay, biraz reçelden, biraz nutella aşkından filan derken bi bakmışsınız tabağın dibi görünmüş, bi daha mı yapsam diyorsunuz...Hatta şu an benim aklım da çelinmekte!
Kabarık, pofuduk pancake istiyorum, hemen...

13 Mart 2013 Çarşamba

Beyaz lahana salatası


Lahanayı limonlu salata halinde de çok severim, bu yoğurtlu hali de bir başka güzel oluyor. Şiddetle tavsiye edeceğim güzellikteki bu salata için:

  • Biraz lahana yaprağı, mümkünse daha taze olacağından lahananın iç kısmından olursa daha güzel olur.
  • 2 tane havuç
  • 1 kase yoğurt
  • 2-3 çorba kaşığı mayonez
  • 2-3 diş sarımsak
  • tuz
İnce ince doğradığınız lahana ve rendelediğiniz havucun üzerine yoğurt, dövülmüş sarımsak ve mayonez karışımını ekleyin  ve hepsini güzelce karıştırıp servis tabağına alın. Afiyetle tüketin.

12 Mart 2013 Salı

"herşey seninle güzel..." 1 yaşına bastı!

Naz bir yaşına girmemişti henüz...
Öğretmen bir annenin yaşayabileceği en güzel günlerimde, ücretsiz iznimdeydim.
Su gibi geçen, çok keyifli günlerdi tadına hala doyamadığım...Ne zaman büyüdüğünü anlayamadığım...
İşte o günlerden doğan, en güzel yanıma kalanlardan," herşey seninle güzel..."
Bazı akşam yemeklerinde fonda sıklıkla kullandığım, tepeden tırnağa eşim kokan, aşkım kokan bir Deniz Seki şarkısıdır aslında herşey seninle güzel...Herşeyin onunla güzel olduğunu anlatan...Hayatımı, varolan beni değiştiren, ömrüm dediğim, çok sevdiğim adama ithaf olunan...
Sonra da kızım, hayatımıza bir güneş gibi doğan, bambaşka çok başka bir aşk...Bazen gayet kocaman, koskocaman bir kız karşımdaki, çoğu zaman da tilki kurnazlığında bir bücürük... Ağladığımda başımı alıp göğsüne yaslayan, dakikalarca resmen beni teselli eden bir küçük kız, benim nazım, minik arkadaşım...
Akşama kadar aklımın ucuna bile gelmedi, ama takıldı durdu aklıma 12 Mart...
Varmış bir sebebi...Bugün doğum günümüzmüş, ondanmış eşimin elinde pastasıyla çıkıp gelişi!

"Olmuyor, yapamıyorum!" çığlıkları dolduruyordu o zamanlar evi, çıldırıyordum gerçekten. Hırsımdan oturur ağlarım ama ille de yaparım birşeyi ben. Şimdilerde hala her yazımı okuttuğum eşim, ilk günden beri en büyük destekçim...
Açacağım yemek evinin ilk adımları, belki de çıkış noktası olarak gördüğüm bu blog... Varolan hayallerimin en tutku dolusu, en farklısı elbette...
Daha ilk yaşında beklediğimden daha fazlasını veren, an itibariyle tıklanma sayısı 126.000' leri aşan, gereken özeni gösteremediğim, yeterli zamanı ayıramadığım, büyük mahcubiyetim, güzel bloğum... Doğum günümüz kutlu olsun...Ürkek adımlarımı sağlamlaştıran güzel yürek, en büyük teşekkür de sana, biliyorsun, herşey seninle güzel...

                "herşey seninle güzel" dedirtenler...Geçen yıl aynı tarihlerden, çok sevdiğim bir fotoğraf...

10 Mart 2013 Pazar

Piyano kek


Taşınmamıza - nasipse- bir ay kala, fırınsızlık iyice başıma vurmuşken, "fırınlı" günlerden bir tarif size...
Allah kimseyi teknolojisiz, yemek yapmayı sevenleri de fırınsız bırakmasın. Ama bugünlerin acısı çıkacak inşallah, kurabiyenin, kekin, böreğin, fırın yemeklerinin, aklıma gelen binbir çeşit şeyin dibine vuracağım...
Bazen öyle oluyor ki tüm malzemeleri hazır ediyorum, sonradan fırınımın olmadığı aklıma düşüyor. Sonrası, hayal kırıklığı...
Bu arada yeni evin hazırlıkları tam gaz devam ediyor. Bir yandan kutulama, bir yandan yeni eşyalar...Kah internetten, kah güzeller güzeli İkea' dan...Seviyorum seni İkea ve her ay elimden düşmeyen Evim dergisi!

Bu da piyano kek, biraz kalori ihtiva ediyor kendisi. Ama damakta bıraktığı tat, buna değer.
Keki için:

  • yarım su bardağı şeker
  • 2 yumurta
  • yarım su bardağı süt
  • yarım su bardağı sıvıyağ
  • 1 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 2 çorba kaşığı kakao
  • üzeri için 1,5 su bardağı süt
Muhallebisi için:

  • 3 su bardağı süt
  • 1 paket krema
  • 2 fincan un
  • 2 fincan şeker
Üzeri için ayrılan süt dışında kek için gerekli tüm malzemeleri iyice karıştırın ve orta boy bir borcamda 175 derece önceden ısıtılmış fırında pişirin. Keki fırından çıkardıktan sonra üzerine 1,5 su bardağı sütü dökün.
Bir tarafta da şeker, un ve sütten oluşan muhallebiyi pişirin. Ocaktan alıp, ılıdıktan sonra içine kremayı boşaltın ve karıştırın.
Kekin üzerine muhallebiyi yayın ve üzerine bolca kakao serpin. Yapalı epey oldu bu tarifi, notlarımda da yazıyor ama ben acaba neden üzerine kakao serpmedim, şu an çıkaramıyorum...

9 Mart 2013 Cumartesi

Zeytinyağlı portakallı kereviz

Terbiyeli kerevizden sonra bizim evde "bi kereviz yap be hanım..." şeklinde cümleler duyar olduk, bundan yıllar önce...Ben zaten kerevizi her türlü çok seven bir insanım, salatası, Nazilli usulü nohutlusu, etli terbiyelisi....
Bizim memlekette kereviz de, her yanı mutlaka değerlendirilen sebzelerdendir. Sapları da eklenerek nohutlu, limonlu öyle güzel bir yemeği olur ki, tadına doyulmaz...
Yaprakları ve ince sapları çorbaya eklenmek üzere bir kenara ayrılır muhakkak...Ben de incecik doğrayıp buzluğa kaldırıyorum, gerektiği yerde kullanmak amacıyla.


Bu kez farklı bir şekilde denedim bu mis kokulu sebzeyi. Ben çok beğendim, hatta benim için terbiyeli olanından bir tık öne geçti, ama....Eşim der ki, ille de "etli terbiyeli"....

  • 2 tane kereviz ( yine küçük boylardan)
  • 1 tane kuru soğan
  • 2 tane portakal suyu
  • yarım limon suyu
  • 2-3 tane havuç
  • zeytinyağı
  • tuz
Soğanı küp küp doğrayıp zeytinyağında kavurun. Üzerine jülyen şeklinde kesilen havucu ve yine jülyen şeklinde kestiğiniz kerevizi ekleyin. Ben kerevizin saplarını da aynı şekilde yemeğe ilave ediyorum, sevmiyorsanız eklemeyebilirsiniz. Bu arada kerevizi soyduktan hemen sonra limonlu suya atarsanız kararmasını engellemiş olursunuz.
Sebzeleri 1-2 dakika daha kavurduktan sonra üzerine portakal suyunu ve limon suyunu ekleyin. Sırf portakal suyu ile çok tatlı olacakmış gibi geldi bana, o nedenle limon suyu da ekledim, bence böylesi süper oldu.
Ardından tuzunu da ekleyip kapağını kapatın ve kısık ateşte pişmeye bırakın. Suyunu çektiği halde aldığınız kerevize bağlı olarak sebzeleriniz hala pişmemişse biraz sıcak su ekleyip tekrar pişmeye bırakın.
Ben her yemeği sıcak severim, hatta soğuk olan hiçbir yemekten hazzetmem. Ancak elbette siz nasıl seviyorsanız, ılık ya da soğuk öyle servis edin.

6 Mart 2013 Çarşamba

Karnıbahar omleti

Çok bayıldığım sebzelerden biri değil belki  ama farklı farklı şekillerde karşıma çıkmasını sağlayarak iştah katsayımı artırıyorum...Yada artırmaya çalışıyorum....
İlk olarak bir arkadaşımda tattım bu güzelliği, sonra da evde kendim denedim, her ikisi de süperdi bana kalırsa.
 Çayın yanında da sunabileceğiniz, farklı ve hoş bir alternatif oldu karnıbaharın bu hali. Özellikle içinde peynir barındırması, karnıbaharı aldı, bambaşka bir seviyeye yükseltti benim gözümde. Bir de fırına sürülünce...



  • 1 tane karnıbahar ( ben her  zamanki gibi küçük boyda tercih ettim.)
  • 3 tane yumurta
  • 1 kase beyaz peynir
  • 1 kase kaşar peyniri
  • 1 su bardağı krema
  • tuz, karabiber
Karnıbaharı tuzlu suda çok yumuşatmadan 7-8 dakika kadar haşlayın ve suyunu süzün.
Ardından küçük parçalara ayırın.
Yumurta, peynir, krema ve tuzu bir kapta iyice karıştırın. Üzerine karnıbaharı ekleyin ve yağlanmış fırın kabına boşaltın. Önceden ısınmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.