26 Aralık 2012 Çarşamba

Çıntar yada melki

Tek kelime!
Bayılırım!
Mevsimi geldiğinde, gözlerim tezgahlarda arar onu. Turuncu şapkasıyla "Ben burdayım!" dedi mi bi yerlerden, dört köşe olurum. Sonra sonu gelene kadar her hafta yenir bizim evde, bıkana kadar. Ama ben bıkmam! Eşimin arkadaşları sağolsun, bir de onlar toplar getirirler taze taze dağdan tepeden...
Eve geldiği anda önce onunla meşgul olurum. Önce güzelce yıkarım, arındırırım tozundan çamurundan. Sonra kaynar suda bekletirim beş dakika kadar. Bir daha yıkarım ardından ve doğrar kaldırırım kapaklı bir kaba. Pişmeye hazırlarım yani onu, ertesi gün ya da daha sonraki gün için...
Pişirmek istediğim zaman da 10- 15 dakikada hazırdır benim güzel çıntarım!
Melki de diyorlar burada pazarda. Ben çıntar olarak tanıdım onu, melki garip geliyor.


  • yarım kg çıntar
  • 1 tane irice kuru soğan
  • 2-3 diş sarımsak
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber, pulbiber
Hazırladığınız çıntarı irice doğrayın. Küp küp kestiğiniz soğanı ve sarımsağı zeytinyağında soteleyin. Çıntarı atın ve kavurmaya başlayın. Yaklaşık 10-12 dakika kadar sonra baharatlarını ve tuzunu da ekleyin. Pişen çıntarı ocaktan alıp servis edin.
Farklı hallerle sofranıza alabileceğiniz çıntarın en doğal, en öz hallerinden biridir bu hali.

14 Aralık 2012 Cuma

Tantuni

Cuma akşamı cuma akşamı farklı bişey yemek istedi canım. Düşün taşın, nerden bulduysam, buldum çıkarttım tantuniyi olduğu yerden. Fazla vakit alan bir hali de yok, öyleyse hemen sıva bakalım kolları. Naz' la giriştik tantuni yapmaya!


20 aylık bir bebeğin hayal gücü, düşünme sistemi, başardıkları, duyguları, her geçen gün beni öyle şaşırtıyor ki, bir mucizeye tanık oluyorum o büyüdükçe, insan denen mucizeye...
Akşamüstü gözlerine bakıp "annecim seni çok seviyorum" dedim. Gözlerime kocaman bir insan büyüklüğüyle baktı ve yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Sadece 20 aylık bir geçmişin sevgi denen güce, sevgiyle verdiği yanıt beni kendimden geçirdi. O an "ölsem" dedim, "şu anı yaşadım ya, hiç dert değil!" . Bu ne güzelliktir Allahım, şükürler olsun sana.


Naz' la çıktığımız tantuni yolculuğu sevgili babamızdan da tam not aldı, lavaşlara sarılıp afiyetle yendi. İçinde olması gerekenler diye hayal ettiğimde kimyonu ve biber salçasını buldum, bir de sarımsağı. Mutlaka ekleyin, iyi bi uyum yakaladılar.



  • 350- 400 gr küçük küçük doğranmış kırmızı et
  • 2 tane yeşil biber
  • 2 diş sarımsak
  • zeytinyağı
  • 1 tane büyükçe kuru soğan
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • tuz, karabiber, kimyon
Servis etmek için:

  • lavaş
  • domates
  • sumakla harmanlanmış soğan
  • yeşillik, marul, maydanoz
Eti suyunu çekene kadar kavurun. Ardından üzerine 1 su bardağı kadar sıcak su ekleyip pişmeye bırakın.
Küp küp doğranmış soğanı, biberi ve sarımsağı da ekleyin ve fazla geciktirmeden salçayı ve baharatları ilave edin.
Hazırladığınız tantuniyi lavaşlara, dilediğiniz malzemeleri de ekleyerek servis edin.

10 Aralık 2012 Pazartesi

Ispanaklı tavuk ograten


Beşamelli, ıspanaklı, kaşar peynirli bir çeşit tavuk yemeği aslında bana kalırsa. Ama üzeri rendelenmiş peynirle kaplanmış, kabuk bağlamış yemeklere genel olarak verilen isim buymuş. Gratin veya graten diye de çıkabilir karşınıza. Ya da üzerini kaşarla kapladıysanız bir yemeğin ,oldu mu size ograten...


Bi deneyin derim, ben çok beğendim. Eşime her gün öğlen için yemek gönderiyorum, daha sağlıklı beslensin, simitle, poğaçayla, şunla bunla öğününü geçiştirmesin, kaliteli kaliteli yesin içsin, bu sayede sağlıklı olsun, ömrü uzasın, benle daha uzun bir ömür geçirebilsin diye! İnsan sevdiğini, insan çok sevdiğini...

Eşim ve bir kaç arkadaşı birlikte yiyorlar yemeklerini. Duyumlarıma göre orada da pek sevilmiş, beğenilmiş. Afiyet şeker olsun deyip geçelim malzemelere.

  • 300 gr kadar ıspanak
  • 1 tane kuru soğan
  • 1 diş sarımsak
  • 3 tane haşlanmış tavuk budu
  • tuz, karabiber
  • zeytinyağı
Beşamel sos için:

  • 2 su bardağı süt
  • 3 yemek kaşığı un
  • tereyağ
  • muskat rendesi
Üzeri için:

  • kaşar peyniri rendesi
Yıkayıp suyunu süzdürdüğünüz ıspanağı doğrayın. İnce ince doğradığınız soğanı ve sarımsağı zeytinyağında çevirin. Üzerine ıspanağı koyup kavurun. Tuzunu ekleyip ocaktan alın.
Haşladığınız tavuk etlerini çok küçük olmayacak şekilde didin.
Diğer taraftan tereyağında unu kavurun. Üzerine soğuk sütü yavaş yavaş ekleyin ve bu esnada sürekli çırpın. Koyulaşmaya başlayınca muskat rendesini ekleyin. Çok koyulaşmasına izin vermeyin, zira şahsım adına beşamel sosun koyu kıvamlısı pek makbul değil.
Fırın kabının tabanına tavukları yerleştirin. Üzerine sotelenmiş ıspanağı yayın. Ispanakların üzerine de hazırladığınız beşamel sosu, en üste de kaşar peyniri döşeyin.
200 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Fırından çıktığında 5 dakika kadar bekletip dilimleyerek servis yapın.




7 Aralık 2012 Cuma

Arzum'dan Türkiye'de Bir İlk Daha!

arzum 90 gun iade

Arzum ilklere imza atmaya devam ediyor, şimdi de 90 Günde Para İade Garantisi kampanyasını gerçekleştiriyor.

1 Kasım 2012 - 31 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilecek kampanya boyunca satın alınan Arzum markalı ürünlerden memnun kalınmadığı takdirde fatura tarihinden itibaren 90 gün içerisinde ürün iadesi yapılacak.

Arzum bu kampanyasıyla sadece müşteri memnuniyetine odaklanmakta. Böylelikle kampanya süresince aldıkları Arzum ürünlerinden memnun kalmayan tüketiciler fatura tarihinden itibaren 90 gün içinde iade haklarını kullanabilecekler.

Hedeflerine ulaşma konusunda tutkulu, motivasyonu yüksek ve başarı odaklı bir ekip olduklarını her seferinde kanıtlayan Arzum, ürünlerine olan güvencesiyle de tüketicilerinin Arzum ürünlerinden kolay kolay vazgeçemeyeceği konusunda kendine güvenmeye devam ediyor.

Arzum’u sosyal medyadan takip etmek isteyenler için;
Facebook: www.facebook.com/arzumevaletleri
Twitter: www.twitter.com/arzumevaletleri

Bir bumads advertorial içeriğidir.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Fırında kuzu gerdan


Tamamıyla her hakkı bana ait olan, o kadar da nefis bir yemektir kendileri.
Bir süredir buzluğumda bekleyen gerdanım için çeşitli fikirler türettim hep, ama hiç birini yeterince beğenip uygulamaya geçemedim. Sonunda hafif ekşi soslu, sarımsaklı, aslında tam da beni tanımlayan bu tarifi oluşturdum zihnimde ve yaptım.
Önce patates, sonra lime lime ayrılan, bi o kadar da lezzetli et sosa doyacak ve ortaya enfes bişey çıkacak! Yaptım, oldu...


Yalnız biz sofrada kemik görmekten pek hoşlanan bir aile değiliz, üstelik tabakta o kemiği dürtüp durmaktan hiç de hazzetmiyorum. O yüzden klasik olarak kemikli haliyle değil benim sunumum, bizzat etli! Gerdanı düdüklüde bi güzel haşladım. Eti kemiğinden ayrılana kadar! Sonra onu tüm kemiklerinden arındırdım ve yemeğimi yapmaya öyle başladım.

  • 1 tane kuzu gerdan (bir dilim değil yani, bir tane kuzunun gerdanı işte)
  • 3-4 tane patates
  • 2 diş sarımsak
  • 1 tane limonun suyu
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
Patatesleri ne ince ne de kalın olacak şekilde halka halka dilimleyin ve yanmaz tavada, çok az zeytinyağında arkalı önlü pişirin. Ancak patatesler yeterince pişmesin.
Genişçe ve kapaklı bir fırın kabına patatesleri yerleştirin. Eğer kapaklı fırın kabınız yoksa alüminyum folyo ile sarabilirsiniz, yiyeceklere temas etmedikten sonra sakıncası yok. Sonra da üzerini açarsınız biraz kızarmış görüntüyü elde etmek için.
Patatesin üzerine etleri yayın.
Bir kapta dövülmüş sarımsak ile tuzu, karabiberi ve limon suyunu buluşturun. Bu karışıma 1- 1,5 bardak kadar da etsuyu ekleyin ve etlerin üzerine boşaltın. Kapağını kapatın ve üzeri hafif kızarıp patatesler iyice pişene kadar 230 derece fırına sürün.
Etler fazla kızarırsa kurur lezzeti kalmaz, dengeyi iyi ayarlamak lazım.
 Nefis, hafif bir et sizi bekliyor. Afiyet olsun.

29 Kasım 2012 Perşembe

En Leziz Alışveriş Kulübü

Bilen bilir, gören görür; unnado.com ile alışverişe çıkan hep en uygun fiyatlısını bulur! Yalnız şimdiden uyarayım, bu alışveriş kulübünde dolaşırken kendinizi  kaybedebilirsiniz. Kendiniz ve çocuğunuz için alışveriş yapmaya doyamayacağınız unnado.com, ebeveyn olmaya doğru giden yolu bakın nasıl anlatmış!

Bu leziz videonun sahibi unnado.com; bakmaya doyamayacağınız, gezerken içinizin gideceği, ailelere özel bir alışveriş kulübü... Birbirinden sevimli ürünleri ve özel kampanyalarıyla unnado.com ’da tadından yenmez bir alışverişe çıkmaya hazır olun! Çocuğunuzun ihtiyaçlarını a’dan z’ye düşünen bu kulüpte alışveriş yapmanın tadı damağınızda kalıyor.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Tencerede ıspanaklı kolay pide

İnsanlara olan güvenimi kaybetmekten korkuyorum...
Çok bireysel ve bencil yaşıyoruz artık dünyayı, ve çok yalnız...
Durmadan yeni nesil şöyle böyle diye eleştiriyoruz. Yeni nesli yetiştirenin eski nesil olduğunu unutarak...
Kendi yalnızlığımızda, kendi dünyamızda boğulup gidiyoruz kimi zaman. Birinin çıkarlarına ters mi düştünüz, gelmedi mi birilerinin işine sizin yaptıklarınız, saniyede atıp satıyorlar sizi, o dakkada bulunmuyor sizden beteri...
Bir de dostluklar var böyle sandığınız...Meğer aramazsam, aranmıyormuşum. O derece gereksizmişim birilerinin hayatında. Onlar benim hayatımda kocaman bir bölgeyi işgal edip durmuşken yıllar boyu...Mutlaka iş, güç, zaman, vs, vs, vs...Harfi harfine benimsediğim bir gerçek var benim. "Bir şeyi gerçekten yapmak isteyen bir yol bulur, istemeyense mazaret!" Mckenzie' nin sözü, yerden göğe kadar doğru değil mi?
Bu kadar üzmeli mi insanoğlunun yaptıkları insanı,  bu kadarına izin vermeli miyiz, ya da hala bu şaşırmak niyedir yaradılana...Hala böyleyse duygularım, henüz bir parça daha umudum var demektir, hala bitip tüketememiştir kimse beni.
 Ne kadar yaralasa da hayat sizi, niye hala bu bitmeyen umut halleri? Yeni nesil mi kurtaracak bizi? Daha, özgüvenle şımarıklık arasındaki farkı ayırt edemeyerek yetiştirdiğimiz yeni nesil mi? "Hadi yerden çöpü al yavrum " dediğimde  " Ben atmadım ki!" deyip arkasını dönen yeni nesil mi? Çocukları asla suçlamıyorum bir çocuğum olduğundan beri. Ne yaparsa ne görürse ailesinden öğreniyor, bunu biliyorum çünkü. O çocuk benim aynam haline geliyor.
Çok geç olmadan özümüze dönmek, bir an önce paylaşmayı öğrenmek, "sevmek" ve "saymak" gerekiyor.

Bir çok yönden o kadar doluyum ki, söylenecekler sığmaz buraya, taşar gider. Ancak daha fazla kimsenin başını ağrıtmamak lazım. Kimse tıklamaz bir daha değil mi çok konuşuyor bu kız, sadete gelmiyor, ver vereceksen doğru dürüst yemek tarifini değil mi ama?


Pizza, pide, börek, çörek türü her türlü gıdaya bir aşk besleyen bendeniz kolaycacık bir pide tarifi sunuyorum sizlere. 1 pide ölçüsü veriyorum, bu ölçüyle iki kişi rahat doyuyor, doymayadabilirsiniz, bilemem o kadarını, kapasite meselesi. Ben ne olur olmaz iki tane yapıyorum mesela...
Pide için:

  • 2 su bardağı un
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 1 çay kaşığı tuz
  • aldığı kadar su ( hamur ele yapışmayacak kıvamda olcak, hemen şekil alıyor zaten)
Üst malzeme için:

  • 300 gr ıspanak 
  • 1 kase küp küp doğranmış Ege tulumu
  • 1 tane soğan
  • tuz, karabiber
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası+ 1 diş sarımsak

Ispanakları yıkayıp yaprak kısmını doğrayın. Üzerine sıcak su döküp hemen soğuk su gezdirin.
Hamuru yanmaz yapışmaz büyükçe bir tencereye elinizle açarak yayın. Tencereyi azıcık yağlamayı unutmayın bu arada. Hamurun üzerine salçanın içine rendelediğiniz bir tane sarımsağı sürün. Üzerine suyunu sıktığınız ıspanağı yayın. Yarım ay şeklinde doğrayıp az yağda karamelize ettiğiniz soğanları da ıspanağın üstüne yerleştirin. Küp peyniri, tuzu ve biberi de ekledikten sonra tencerenin kapağını kapatın ve kısık ateşte pişmeye bırakın. Yaklaşık 15- 20 dakikada pideniz hazır. Biraz dinlendirip servis yapın.


26 Kasım 2012 Pazartesi

AŞURE...

Biricik ingilizce öğretmenimiz, "sıra arkadaşım:))" Fatma' ya gelsin bu tarif!
Aşure yapmak için hiç bilgisayar başına oturmadım söylemesi ayıptır. 5 yılı devirdik,( 6. yıla girmemize az sayıda zaman kaldı ilan olunur!) beş yıldır hiç aksatmadım aşure yapmayı çok şükür. Hatta geçen yıl kucağımda Naz' la dağıttık aşurelerimizi, kızımın ilk dağıtım deneyimi...
Bu konuda zerre yardım almamamın sebebi de Hatice Sultan' dır yine. Yıllarca onu o kadar iyi gözlemlemişim ki neyin, hangi sırada ve hangi vakitte konacağına dair hiç tereddütüm olmadı  şimdiye dek.


Muharrem ayı gelmeden benim aşure nöbetlerim başlamıştı çoktan. Hatta geçen hafta sonu , akşamın bi vakti ben "aşure" diye tutturunca çaresiz kalan eşim Bolulu hasan ustaya yetiştirdi bizi. Evdeki gibi değil ama acil durumlar için birebir. Normali böyleyken siz benim hamile hallerimi bir düşünün bakalım...


Gelelim ölçülere, ilk günden beri zorlandığım tek konuya! Herşeyi göz kararı yaptığım için bu seferde yine aldım kağıdı kalemi elime, gözümün kararını ölçüye döktüm.

Ana malzemeler:

  • 4 su bardağı haşlanmış buğday
  • 2 su bardağı haşlanmış nohut
  • 2 su bardağı haşlanmış kuru fasulye
  • 5,5 su bardağı şeker
Arzuya göre içine ilave edilenler:

  • 1 kase minik minik doğranmış kuru kayısı
  • 1 büyük kase kuru üzüm (bir gece önceden şişsin diye sıcak suda ıslatılmış)
  • 1 kase fındık
  • yarım portakalın minik minik doğranmış kabuğu
  • 1,5 su bardağı süt
  • 3 yemek kaşığı nişasta
  • 40 gr ( 1 paket ) dolmalık fıstık
  • 1 kase minik minik doğranmış kuru incir
  • 1 kase önceden sıcak suda ıslatılıp kabukları soyulmuş badem
Üzerine serpiştirilenler:

  • 1 kase kavrulmuş susam
  • 1 tane ayıklanmış nar
  • 1 kase ceviz
Geceden ıslattığınız buğday, nohut ve kuru fasulyeyi iyice pişirin. 
Malzemeler iyice özleşip kaynaştığında sırasıyla badem, fındık, fıstık, kuru üzüm ve portakal kabukları ve kuru kayısıları ekleyin. Kuru incir ve kayısıları özellikle çok küçük doğrayın, zira aşure içerisinde giderek şişip büyüyor, kontrol altına almak lazım...


Sütü ilave edip karıştırın. Bu arada nişasta kıvamını ayarlamamızda, süt ise rengi konusunda bize yardımcı oluyor. 
Nişastayı suda inceltip karıştırarak tencereye ekleyin. Ardından şekeri ekleyin ve son olarak da kuru incirleri ekleyin. İnciri en son koymamızın sebebi dağılmasını önlemek. 
Yanmaz bir tavada susamları kavurun. Susam bizim oralarda aşurelerin olmazsa olmazlarından biridir. 
Ayıkladığınız narı, cevizi ve susamı üzerine dökerek servis yapın. Bu yıl bulduğum pratik bir servis şekli kavanozda sunmak. Uzak mesafeler için elbette. Tavsiye ederim.
Aşure pişen mutfağın bereketlendiğine inanırım ben hep, içim huzurla dolar. Mutfağınızdan bereketin hiç eksik olmaması dileğiyle...


23 Kasım 2012 Cuma

Nazilli usulü pırasa kavurması!

Akdeniz Üniversitesi 4 yıl boyunca araştırmış, karar vermiş, "Uzun Yaşam Merkezi" ilan edilmiş bizim Nazilli! Nazilli' nin girişinde yazar; "Dağlarından yağ, ovalarından bal akan şehir" diye... Öyledir, havası, suyu mis gibidir. Sebzenin meyvenin binbir çeşidi, en güzeli yok paraya satılır pazarlarda. Her gün bir pazar kurulur. Kızartma yaparken bile zeytinyağı kullanırız biz, o derece bol, lezzetli ve ucuzdur yağımız. Keke, kurabiyeye koyarız, gram kokusu gelmez.
Yoğurt, çökelek, tereyağı köylü teyzelerden alınır market yerine. 
Daha aklıma gelmeyen onlarcası...
Pek güzel, pek sağlıklı büyümüşüz, şimdi şimdi anlıyoruz bunu. 


Nazilli usulüyle bir pırasa tarifi vereyim istedim, kuru biberli. Eğer mutfağınızda pişecekse bu yemek, sofranızda ekmeğe genişçe bir yer açın,zira bolca tüketeceksiniz...


  • 1 kg ince ince doğranmış pırasa
  • küçük bir kase kuru biber
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
  • 2 yumurta
  • zeytinyağı
  • tuz
Pırasaları rengi iyice dönene kadar zeytinyağında  kavurun. 2 parçaya ayırdığınız kuru biberleri de tavaya ekleyin.  Salçayı ve toz kırmızı biberi, tuzunu da ekleyerek güzelce pişirin. Son olarak yumurtaları kırıp dağıtın. Kapağını kapatıp 5 dakika dinlendirin. Önden acılı, börülceli bir tarhana çorbası, ardından bu nefis pırasa kavurması...Gayet hafif ve lezzetli bir öğün oluşturacaktır.


17 Kasım 2012 Cumartesi

Yufkadan pizza!



Off, ki ne of!
Mükemmel...
Şölen, şölen...
Gecenin bi saati yazmaya oturursan böyle çıldırırsın işte Melike Hanım!
5 dakikada nefis pizzanız hazır. Yeter ki dolabınızda yufkanız olsun. Üst malzemeyi siz de türetebilirsiniz bence zevkinize göre.
Yapım aşamasındayken tek bir yufkadan yapılan bir pizzayı gayet küçümsemiştim aslında. Yeterince doyurucu olmayacağı kanısındaydım. Yedikten sonra anladım ki, doyuruyormuş!
Bu arada bugün arşivime göz attım, biraz eskilere, hatta ilk yazılarıma gittim. Ve bir gerçek tokat gibi patladı yüzümde! Ben ne kadar iştahlı, ne kadar obur bir insanım yahu. Çocukken de böyleymişim, hala aynıyım.
Gecenin onbirinde, -sabah 06:00' da güne başlanıyor bu arada dikkatinizi çekerim- Naz' ı uyuttuktan sonra usul usul, tüm sevimliliğimle eşime acıkıp acıkmadığını sorarım. O güzel insan da hiç kırmaz beni, "tamam ne yiyoruz" der hemen. Ama bilirim, o benim kadar aç değildir. Ama neden?
Hep böyleydim ben...
Hayatıma rejim, diyet, light kelimeleri hiç girmedi. Bir gün girecek olursa da epey zorlanacağımdan eminim.
Yaşasın yemek yemek ve yemek yapmak!
Seviyorum sizi...



İşte o nefis ve kolay pizzanın malzemeleri ve tarifi:
1 yufka üzerinden veriyorum malzemeyi.

  • 1 tane yufka
  • yarım çay bardağı zeytinyağı
  • yarım çay bardağı süt
  • 1 tane rendelenmiş domates
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 1 diş sarımsak
  • rendelenmiş kaşar peyniri
  • dilimlenmiş sucuk
Yanmaz tavaya yufkayı parçalayarak yerleştirin. İlk katın üzerine zeytinyağı ve süt karışımından dökün. Yufka bitene kadar bu işlemi tekrarlayın.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken nokta, ocağın altının kısık vaziyette olması.
Yufkanın üzerine ayrı bir yerde pişirdiğiniz domates, salça, sarımsaktan oluşan sostan sürün. Bunun üzerine kaşar rendesi ekleyin. Üzerine sucuk dilimlerini yayın. Tekrar kaşar rendesi serpin ve kapağını kapatarak pişmeye bırakın. Kısa bir süre sonra pizzanız hazır. Sakın çok bekletmeyin, hemencecik tüketin bu güzelliği!




16 Kasım 2012 Cuma

Perişan kurabiye


Bugünkü tarifim Hatice Sultan' dan...Pamuk elli, güzel annemden...
Çocukluğum komşuluğun harikulade yaşandığı bir apartmanda geçti. Komşuda pişen mutlaka bize de düşerdi. Yemekler alınır, verilir, tabaklar asla boş geri verilmezdi. " Kokmuştur, size de getirdim bir tabak" diye çalınırdı kapılar.
O günlerden bugüne miras kalan onlarca tarif var zihnimde. Her yapışımda, aklımın bir köşesine illaki gelir ve anmadan geçemem eski komşularımızı.
Annem tarif defterine geçirirken, tarifi aldığı kişinin ismiyle yeniden adlandırırdı yemeklerin ismini. Bu kurabiye mesela, Songül' ün Perişan Kurabiyesi' dir. Ahu' nun tuzlu simidi, Gülnihal' in şam tatlısı ilk aklıma gelenler...


Aklıma düştü geçenlerde. İçi şöyle dolu dolu, çerezli...Malzemesi az, şekil vermekle de uğraştırmıyor, kopar at durumu söz konusu...Bir de, uzun zamandır unuttuğum bir tat, özlemişim...

  • 2 su bardağı şeker
  • 1 paket oda sıcaklığında margarin yada 250 gr tereyağı
  • 4 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 2 yumurta
  • yarım su bardağı ceviz 
  • yarım su bardağı kuru üzüm
  • yarım su bardağı badem
Çerezleri evinizdeki malzemelere göre değiştirebilirsiniz. Bir de kıyılmamış olacaklar mutlaka. Lezzeti katlansın diye!


Yumurta, şeker ve yağı bir kapta karıştırın.
Üzerine un, kabartma tozu ve vanilyayı ekleyin.
Hamurunuza son olarak çerezlerini ekleyin ve karıştırın.
Tezgahın üzerine aldığınız hamurdan küçük parçalar kopartın ve koparttığınız parçalar üste gelecek şekilde yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine yerleştirin.
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25 dakika, üzeri kızarana kadar pişirin.


13 Kasım 2012 Salı

Kuzu gömleği dolması

Her "anne! " deyişinde annemm" diye karşılık verdiğiniz kızınız gün gelir size "ANNEMM" diye seslenmeye başlarsa...Var mı bundan daha büyük bi mutluluk! İnsan böylesi bir güzelliği hak edecek ne yapmış olabilirim diye sormadan edemiyor kendine.  O minik dudaklar her gün yeni bir kelime öğreniyor, her gün yeni bir telaffuz...Birbirinden cimcime sözcükler silsilesi...

Hayatımızın en güzel, en keyifli yeri, kızımız...

Hayatımıza güzellik katan bir başka değer, en leziz vazgeçilmezimiz ( Naz' dan sonra!) mutfağımızda pişenler...


Bugünkü menümüz biraz ağır gibi gözükse de yenen türlü yemek arasında en hafifi oldu yendikten sonra. Midemizde hiç sorun yaratmadı. Gayet lezizdi, gayet hoş ve gayet farklı. Üzerine sıkılan bol limon da çok yakıştı kendisine.
Benim için bir ilkti. İçinde ciğer var, nasıl olur acaba derken yendi, bitti, gitti...
Ciğerle aram pek yoktur da, o bakımdan.



Gelelim gömleğimizi doldurmak için gereken malzemelere:

  • 1 tane kuzu gömleği
  • 1 kuzu ciğerinin yarısı
  • 1 tane büyük boy kuru soğan
  • 1 su bardağı pirinç
  • kıyılmış maydanoz
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
  • dolmalık fıstık ve kuş üzümü
üzeri için:

  • 2 kaşık yoğurt
  • 1 yumurta sarısı

Gömleği yarım saat önceden ılık suyla ıslatın. Su sıcak olmasın.
Bu arada ciğeri ince ince doğrayın ve az yağda kavurun. Soğanı incecik kıyın ve ekleyin. Ardından yıkadığınız pirinci ekleyin ve kavurun. Dolmalık fıstığını ve üzümünü ekleyin. Bizim evde bu ikisinin pilavda yeri yok, kimse tarafından sevilmiyor, o nedenle eklemeyi aklımın ucundan bile geçirmedim. Beyaz iç harcına da tahammülüm olmadığından 1 tatlı kaşığı kadar biber salçası ekledim. Maydanozu ve  1,5 su bardağı sıcak suyu ekleyip pilavı kısık ateşte pişmeye bıraktım.
Bu arada gömleği yıkayıp 15 cm' lik karelere bölün. Her bir parçayı küçük bir kase yada kepçe içine yerleştirin. Ortasına hazırladığınız iç pilavdan koyun. Dışarda kalan kısımları içe doğru kapatın. Ve bu şekilde fırın kabınıza ters çevirerek yerleştirin. Üzerine yoğurt ve yumurta karışımından sürün. 230 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

6 Kasım 2012 Salı

Palamut pilaki

Balığın bu sebzeli hallerine bayılıyorum. Mesela hamsi buğulamayı çok geç keşfettim, ama en çok ben sevdim. O ne güzel bişey ya...Hamsiler şöyle iyice bi lezzetlense de yesek şöyle  ağız tadıyla...
Şu sıra palamut bolluğu yaşanıyor. E değerlendirmek lazım bu bolluğu. Benim de ilk kez denediğim ama çok başarılı bulduğum bir tarif. Sosun balıkla buluşması, kaynaşması filan...


Biz 4 kişi için 2 tane palamut kullandık. Palamutları balıkçınızda dilimletirseniz işiniz daha da kolaylaşır.

  • 2 tane palamut
  • 3 tane az haşlanmış patates
  • 3 tane rendelenmiş domates
  • 3 tane yeşil biber
  • 3-4 diş sarımsak
  • 2 tane kuru soğan
  • 1 limon suyu
  • zeytinyağı
  • kıyılmış maydanoz yada dereotu
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 2 tane kesme şeker
Sosu için ince ince doğradığınız soğanları sos tavasında kavurun. İçine sarımsağı ekleyin. Sonra sırasıyla ince doğranmış biberi, rende domatesi, yarım su bardağı kadar suyu, limon suyunu, kıyılmış maydanozu yada dereotunu, şekerini ve tuzunu ekleyip kıvamını alınca ocaktan indirin.
Az miktarda haşladığınız patatesleri kalınca dilimleyin. Her iki dilim balığın ortasına bir dilim patates konulacak.
Fırın kabına sosun yarısını boşaltın. Üzerine palamutları arasına patatesini koyarak yerleştirin.
Kalan sosu da balıkların üzerine boca ederek önceden ısıttığınız 200 derece fırında 30 dakika kadar pişirin.
Sonra ne mi yapın? Sosu içine çekmiş nefis balıklarınızı afiyetle yiyin.

4 Kasım 2012 Pazar

Domatesli şehriye çorbası


Domateslerin bizi yavaş yavaş terketmeye başladığı şu günlerde, yaz domatesinin tadını bir kez daha çıkarmak adına ve Nazıma yarasın, şifa olsun şerefine yaptığım, son derece leziz bir çorbadır.
Domates hala var pazarda, kış boyu da olacak ama kimse bana artık o domateslerden aldıramaz. Zamanında anneme ne çıkışırdım, " millet salça yapacak, sen bize hala domates yedirmedin!" Sebze- meyve konusunda ne bilinçli kadındı annem, şimdi iş başa düştükçe anlıyorum. Aynı yoldan gidiyorum, yarın bir gün Naz da bana böyle çıkışır mı acaba?
...
Hazırda et suyunuz varsa ve mümkünse et suyuyla yapın bu çorbayı, tadına doyamazsınız.



  • 3 tane rendelenmiş domates
  • 4 bardak kadar et suyu
  • 1 çay bardağı tel şehriye
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • zeytinyağı + tereyağı
  • kıyılmış maydanoz
  • tuz
Tencerede yağı eritin. Domatesi ekleyerek güzelce pişirin. Domates kıvama geldiğinde salçayı ekleyin ve et suyunu ilave ederek karıştırın. Kaynamaya başladığında şehriyesini ilave edin. Tuzunu ayarlayın. Ocaktan aldığınızda kıyılmış maydanozu da tencereye ekleyin ve kapağını kapatın. Servis yaparken yanına bir dilim limon ekleyebilirsiniz. Afiyet olsun.

Patates pizzası


 En favori kahvaltılıklarımdan birisi. Tam bana göre. Yalnız bu seferki biraz acı olmuş, içine koyduğum yeşil biberden dolayı kabul ediyorum. Naz biraz yedikten sonra "aci, aci" demeye başladı...


İşte malzemeler:

  • 1 tane kuru soğan
  • 4-5 tane patates
  • 3-4 tane yeşil biber
  • sosis
  • 1 kase rendelenmiş kaşar peyniri
  • sucuk
  • Zeytinyağı
  • tuz, kekik, kuru fesleğen
Yarım ay şeklinde doğranmış soğanı yağda kavurun. Patatesleri küp küp doğrayıp soğanlarla kavurmaya başlayın. Patatesler piştiğinde sırasıyla biberi, sucukları ve sosis ekleyin. Ocaktan almadan önce tuzunu ve baharatını ekleyin. Fırın kabına alın ve üzerine kaşar rendesini yayın. Önceden ısınmış fırında kaşarlar eriyene kadar pişirin. Fırından çıkar çıkmaz servis etmeyin, biraz bekleyin. Aksi halde ilk kestiğiniz dilimin şekli için garanti veremiyorum.                                                                



30 Ekim 2012 Salı

Uyku meleği...


Etkinliğin adı ne hoş değil mi?
Uyku meleği...
Meleklerimizin uyku sorunları ile ilgili anneysen' in 3 Kasım' da düzenlediği bu etkinliğe katılımlarınızı bekliyoruz.
Ayrıntılı bilgi için tıklayınnn!

25 Ekim 2012 Perşembe

Herkese mutlu bayramlar


Herkese sevdikleriyle birlikte mutlu bir bayram diliyorum.
Ağzınızın tadı hiç bozulmasın, bayram şekerleriniz yanınızdan hiç ayrılmasın. Bizim bir buçuk yıldır tadına doyamadığımız dünyalar güzeli şekerimizle dördüncü bayramımız olacak. Allah hiçbirimizi tatsız tuzsuz bırakmasın. İyi bayramlar...

24 Ekim 2012 Çarşamba

Dondurmalı irmik helvası



Mis gibi kokar ya hani kavrulmuş helva, bütün evi sarar onun o kavruk kokusu. Ocak başındakinin kavurmaktan kolu kopmuştur ama bu zevke değer! Şahsen bazen helva diye kıvranırım ben. İçinde az biraz da fıstık varsa, aman Allahım, değmeyin keyfime.
Bu koş- koşuştur günler içinde eşimle değil belki ama kızımla en büyük keyiflerimizden biri tatlı kaşıklamak. Eşimle değil çünkü kendisi tatlı yemekten pek hazzetmez. Kaşıklamak diyorum çünkü kızımın yaptığı işin adı tam anlamıyla bu. Ortada yenecek bişeyler varsa hemen çatal- kaşık dolabını açıp kendine bir adet kaşık seçiyor ve koşarak tabağa yanaşıyor. Önüne çektiği tabağı başlıyor kaşıklamaya. Öyle güzel ki bu halleri...


Tarif, lezzetine çok güvendiğim Yeşil Kividen. Küçük değişiklikler var tabi...Benim yıllardır yaptığım bir tarifim ve ölçülerim var elbet. Ancak bu tarif değişik geldi ve denemek istedim. Tebrik ederim, iyiki denemişim! Ayrıca helvaya dondurma çok yakıştı, hatta nefis oldu.
  • 1 su bardağı irmik
  • 2 su bardağı süt
  • 1 su bardağı şeker
  • 2 yemek kaşığı fındık, ceviz, fıstık ne arzu ederseniz
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • 1 yemek kaşığı şeker
  • üzerine dilerseniz çikolata sosu
  • İçine mutlaka dondurma!
Şekeri ve sütü tencereye alın ve kaynamaya bırakın. İrmiği tereyağında kavurun ve rengi dönünce fıstığınızı ilave edin.
Kavrulan irmiğe kaynayan sütü ekleyin ve eklerken dikkatli olun. Karıştırarak irmiğin sütü çekmesini sağlayın. 1 yemek kaşığı şekeri ekleyip ocaktan alın.
Arda karıştırarak soğumasını sağlayın.
Çikolata sosunu hazırlayın.
Bir kaseye biraz helvadan koyun ve ortasını açarak dondurmayı yerleştirin. Sonra biraz daha helva ile kaseyi doldurun ve bastırın. Servis tabağına kaseyi ters çevirin. Üzerine biraz sos gezdirin ve afiyetle yiyin.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Gülmeye Doyamayacağınız Leziz Bir Video


Bir bumads advertorial içeriğidir.

Bu blogda birbirinden doyurucu tariflere yer veriyorum, ama bu videoyu izlemeye doyamadım. Günün menüsünde leziz atıştırmalıklar değil, leziz atışmalar var!

Dünürlerin birbirini çekememesini konu alan Vanish’in yeni videosunda, eğlenceli atışmalara yer veriliyor. İğneleyici laflarla birbirlerine göndermeler yapan, kıskanç mimikleri ve oyunculuğuyla beni hayrete düşüren bu iki dünürü, yukarıdaki videoda izlemenizi tavsiye ediyorum. Gününüze biraz lezzet katmak istiyorsanız, bence siz de mutlaka görmelisiniz.

Üstelik Vanish’in Facebook hayran sayfasında, bu video ile bağlantılı bir aplikasyon da yer alıyor. http://bit.ly/omurbiterdunurgitmez adresine giderek ileride nasıl bir dünür olacağınızı öğrenebilir, pespembe bir çamaşır makinesi kazanma şansı yakalayabilirsiniz!


16 Ekim 2012 Salı

Uzmanlar Tavsiye Ediyor: Her Öğünden Sonra Bir Şaka!

Son günlerin en gözde Facebook uygulamalarından bir tanesi de Lipton Ice Tea Hararetmatik. Lipton Ice Tea Türkiye sayfası üzerinden ulaşabildiğiniz Hararetmatik uygulaması, IVR teknolojisiyle gerçekleştiriliyor. Türkiye’de ilk defa, yapılan şakayı kayıt etme özelliğine sahip bu teknolojiyle oturduğunuz yerden istediğiniz arkadaşınızı şakalayabiliyorsunuz. Bunun için tek yapmanız gereken, Facebook listenizdeki arkadaşlardan dilediğinizi seçip telefonunuzu ve hararetini yükseltmek istediğiniz arkadaşın telefonunu yazmak. Bu basit işlemden sonra Türkiye’nin son dönemdeki gözde komedyenlerinden İsmail Baki tarafından canlandırılan 5 ayrı telefon şakasından birini seçebiliyorsunuz. Günde 3 şaka hakkınız var ve unutmayın her arkadaşınıza sadece bir defa telefon şakası yapabilirsiniz.


Olay sadece şakayla da bitmiyor tabi. Eğer arkadaşınız şakayı sonuna kadar dinleme sabrı gösterirse hem siz hem de o SMS ile birer çekiliş numarası almaya hak kazanıyor. Her hafta sonunda da en fazla çekiliş hakkı elde eden kişi ise içi dolu, özel bir Lipton Ice Tea dolabı kazanıyor.

İsmail Baki’nin birbirinden renkli taklitlerini ister yemekten sonra tatlı niyetine yapın ister kahvaltıdan önce aç karnına. Bu şakalar karnınızı doyurmaz gerçi ama unutmayın uzmanlar her kahkaha bir pirzola değerinde diyor. Hararetmatik ile bol bol kahkaha atacağınız kesin.

Uygulamanın linki burada.

https://www.facebook.com/liptonhararetmatik/app_395429340516909


Seslendirmenin yapıldığı stüdyodan kamera arkası görüntüler ise çok eğlenceli:

http://youtu.be/bmkAfVBRBT4




Bir bumads advertorial içeriğidir.

13 Ekim 2012 Cumartesi

Kendini sevdiren yumurta ve turşu kavurması

Yarınki sabah kahvaltınızı şenlendirmek ve hafta sonuna yaraşır hale getirmek için bir nebze katkım olursa ne mutlu bana. 
Tarifler biraz uzak yoldan, İstanbul' dan bu kez.



İlki Nezaket Teyzem' den, kendini sevdiren yumurta. Şahsen yumurtam haşlama olacaksa mümkünse kayısı yada rafadan olsun, asla lop yumurta sevmem. Ama bu adı ben uygun buldum bu tarife, çünkü insan o lopu bu haliyle lop diye indiriveriyor mideye, zevkle. Yumurta sevmeyen birileri varsa evde deneyin mutlaka. 
Benim Nazımın ise sevmediği tek şey her durumda yumurta! Sevdiremedim bir türlü!!!

  • kişi sayısı kadar haşlanmış yumurta
  • beyaz peynir
  • kıyılmış maydanoz
  • limon suyu
  • zeytinyağı
  • tuz
  • istenirse pulbiber ve karabiber (bizimkinde Naz' ın şerefine ikisi de yoktu!)
Uygulama basit. Haşladığınız yumurtaları uzunlamasına ortadan ikiye kesip sarılarını çıkartın. Yumurta sarısı ile diğer malzemeleri buluşturup karıştırın vee beyazın üzerine harcı paylaştırın. Hem şık da bir sunum bana kalırsa...


İkinci tarifimiz Güler' den, turşu kavurması. Fasulye turşusu bir miktar suda bekletilir, çok bekletilirse ekşi tadı kayboluyor, dikkat! Küçük küçük doğranan fasulyeler bol soğanla kavrulur, biraz tuz ve nefis bişey olur. Alışkın olduğumuz bir tat değil ama anlatırken bile ağzım sulandı. Tatlıdan bile vazgeçerim de ekşi ve acıdan kolay kolay vazgeçemem sanırım. Acı biber kokar mı insanın burnuna, yada acı turşu suyu, of!
İyi sabahlar, iyi hafta sonları olsun ve hafta sonunuz çok uzunmuş gibi geçsin .

7 Ekim 2012 Pazar

Fındık kaplamalı kurabiye ve Nice yıllara EYMEN!


Bu ara bir tatlı ve kurabiye sevdasıdır gidiyor. Hem evde kurabiye kutusunda taze taze bulunsunlar istiyorum, hem okulda ders aralarında ağzıma atacak sağlıklı bişeyler arıyorum, hem de iştahım fena halde açık!
Bu ara kendi kendime ayıracak zaman bulamazken bir de bu ekstralarla uğraşıyorum ve akşam olduğunda mutfak tezgahından ayrılamıyorum. Gün boyunca 31 öğrencinin, ardından güzel kızımın peşinde koşturmak, ev işleri, yemek, bulaşık, dibi hiç görünmeyen çamaşır sepeti derken yatma saati geldiğinde sızıp kalıyoruz zaten. Herşey sabah 06.00' da kaldığı yerden devam! Olsun, sağlık olsun,sağlığımız yerinde olsun, sevdiklerimiz yanımızda olsun da varsın hep iş olsun, yapılır...
Evet nefis bi kurabiye bu da, görüntüsü de gayet başarılı bana kalırsa. Hani pastaneden hazır alınmış gibi duran cinsten!
  • 1 paket margarin yada 250 gr tereyağı
  • 5 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 2 yumurta ( birinin beyazını ayırın)
  • 1 paket kabartma tozu
  • aldığı kadar un
  • 2 su bardağı çekilmiş fındık 
Fındık hariç diğer tüm malzemeleri bir kapta iyice yoğurun. Hamurunuz çok yumuşak olmamalı, pişerken yayılmaması açısından. O yüzden hamuru biraz sert tutarsanız iyi olur.
Şekil verip yuvarladığınız kurabiyeleri önce çırpılmış yumurta akına, sonra fındığa bulayın. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine koyduğunuz kurabiye hamurunun ortasına elinizle hafifçe bastırarak marmelat için yer yapın. Evde bulunan herhangi bir reçel yada marmelatı kullanabilirsiniz. Ben vişne kullandım, kayısı da fevkalade yakışır mesela. Ardından önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzeri iyice kızarana kadar pişirin. Ben öyle seviyorum da!



Ve bugün biricik Eymen' imizin doğum gününü kutladık. Minik kuzucuk ilk pastasının, ilk mumlarını üfledi bugün. O mumları üflerken sulu Melike Teyze  tutamadı yine gözyaşlarını, inanın orada kimseler olmasa yani utanmasam hıçkır hıçkır ağlardım. Ne çabuk büyüyorsunuz kuzucuklar siz böyle. 
Ayrıca neydi o fondaki doğum günü müziği öyle, insanı iyice duygulandırıyor. Hiç olmamış o müzik Kadercim, mahvettiniz beni!
 Allah daha nice mutlu günlerini göstersin, hep mutlu olsun bizim minik sıpalarımız ve tüm dünya çocukları. Kimseye yakışmaz elbette ama özellikle çocuklar hiç üzülmesin, hiç ağlamasın, pembe hayallerine kimse el uzatmasın onların. 
Yavrusunun doğum günü annenin de doğum günü oluyor bir bakıma, onlarla tekrar doğuyor, tekrar ve bambaşka bir güzellikle, bambaşka gözlerle hayata yeniden MERHABA diyoruz. 
Doğum günün kutlu olsun EYMEN!
Senin de doğum günün kutlu olsun Kadercim!
Nice yaşlara!


Bu da, kızımın, arkadaşı Eymen' e hediyesi. Hediyemizin kartını Naz yaptı. Kendi elleriyle! Eline sağlık annecim! 




3 Ekim 2012 Çarşamba

Üzüm suyu ve "kurular"

Ne zormuş bu diş olayı yahu!
Diş etinin yarılıp, patlayıp bir dişe yol vermesi...
Çok şükür fazla bişey yaşadığımız yok, nelerini duyduk, ne nasihatler aldık. En yakınlarımızdan tutun tanımadığımız insanlara kadar herkes öcüledi diş zamanını!
İştahta bir miktar azalma, ki hala ekşi ve tatlı hayranlığımız sürüyor çok şükür!Onun dışında sabah erkenden ağlayarak uyanma, ki Naz yatak keyfi yapmayı seven, uykusundan gülücüklerle uyanan ve şarkılar söylemeye başlayarak yatağında bizi bekleyen bir bebektir. Şimdilerde bu şekilde uyanması tuhaf geliyor. Tabi bir de hayli yoğun bir huysuzluk, emmeye karşı artan ekstra bi düşkünlük... Zira maşallah, bütün dişler sözleşmiş resmen aynı zamanda çıkalım diye. Azısı, köpeği, her yerden diş geliyor. Bir de dişini gösterip "acıdı" demesi yok mu, tam ısırmalık oluyor!
Mümkün olduğunca öğünleri çeşitlendirmeye, farklı tatlar üretip aynı şeylerle sıkmamaya çalışan benim klasikleşmiş meyve sularımdan biri de üzüm suyu. Kahvaltı için mutlaka diyebileceğim bir vazgeçilmez farklı meyve suları. Yapılışı da hayli kolay.




  • 1 kg mor üzüm (hiç anlamam meyvelerin türlerinden mor üzüm işte, rengi pek hoş)
  • 1 su bardağı kadar şeker
  • 1 kg su (5 bardak)
Üzümleri saplarından ayırıp tencereye doldurun. Üzerine şekeri ve suyu ekleyip kaynamaya bırakın. Kaynadıkça bir patates ezeceği ile üzümleri ezin. Bu şekilde kaynayıp kıvama gelen meyveyi ocaktan alın. Soğuyunca süzün. Servis yaparken bir parça sulandırabilirsiniz isterseniz. Sizin de soğutarak, buz gibi, keyifle içeceğiniz nefis bir içecek olacak. 
Aynısını beyaz üzümle de yapabilirsiniz. O da denendi ve beğenildi tarafımızdan.



Ve kızımın vazgeçemediği kurular. Masamızdan eksik olmayan çeşit çeşit meyve kuruları. Konu komşu, eş dost, herkes bilir kızımın "kuru" düşkünlüğünü. Hatta kuru meyve gördüğü zaman gözleri parlayan bir kızım var benim. Eskiden parmak ucunda yükselip sadece bakmaya eren boyu da, artık o tabağa uzanmaya yetiyor. İtiraf ediyorum bu manyaklık benden bulaştı kızıma. 
Neler mi tüketiyoruz:

  • Yaban mersini kurusu
  • dut kurusu
  • siyah ve beyaz üzüm kurusu
  • kuru erik
  • kuru günkurusu kayısı
Tekliflere açığız, tavsiye edebileceğiniz, benim bilmediğim bir çeşit varsa zevkle denenir.  

27 Eylül 2012 Perşembe

Mantarlı tavuk sote

"İyiki uyurken bırakıp gidiyorum seni, iyiki o gözler bana bakarken dönüp arkamı çıkmıyorum bu evden" diye düşündü anne. Ve tekrar sonsuz kere şükretti Allah' a. 
Çok istedim uyurken çıkayım evden, öğlen gelince de geri kalan tüm gün bizim olur, birlikte daha çok vakit geçiririz anne-kız diye. Sabahçı olabilmek için o kadar dua ettim ki, duydu Allah. Diyorum ben, evrene olumlu mesaj göndermek lazım. Olmaz olmaz dersen, olmaz tabi...
Okul, öğrenciler, dersler o kadar meşgul ediyor ki mesai saatlerinde insanı, zira koş koşuştur bir haldeyiz sürekli yeni sisteme geçtiğimizden beri. Öğretmenler odası halleri zaten bitti, durup soluklanmalar, çay yanında atıştırmalıklar sona erdi. Yarım bardak çayını içebiliyorsan ne mutlu sana...Dakikalarla yarışıyoruz artık, zamanımız kıymetli. Kimse birbirini görüp, iki çift laf edemiyor. Sabah 06:00 sularında başlayan gün hoop bi bakıyorsun bitivermiş.
İyi oluyor aslında iyi. Naz aklıma düşüyor ama uzun uzadıya kalamıyor o an zihnimde, çünkü sürekli yapılacak bişeyler var, zaman yok. Dolayısıyla bu sistem çok işime yaradı diyebilirim. Dün bir an kendimle kalıp gözlerimin yaşarmasını, özlemden ve aklıma gelen kokusundan burnumun direğinin kırılmasını saymazsak başarılı bir şekilde atlatıyoruz bu dönemi... 
Ve yine çok şükür ki onu güvenerek bırakabildiğim Hatice Ablamız var. Sağolsun iyi anlaşıyorlar, hatta "Hatice teyzeni seviyor musun ?" dendiğinde kafasını yukarı aşağı sallayan bir kızım var. Annemin adı, bi de kayınvalidemin ne de olsa.

Veee bizim evde çok talep gören, şu anki aç halimle benim de yeniden ağzımı sulandıran mantarlı tavuk soteee! Tavuk ve makarna, seviyorum bu ikiliyi. Bu kez yanında tereyağlı erişte var ki, o da nefis!





  • 1 tane tavuk göğsü
  • 300 gr kadar mantar
  • 1 tane kuru soğan
  • 2-3 diş sarımsak
  • 2 tane yeşil biber
  • 2 tane kırmızı biber
  • 3 tane domates
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası


Ben özellikle toprak tencere kullanıyorum, tadı, kokusu bambaşka oluyor. Zeytinyağında tavukları hafif kızarana kadar pişirin. Ardından doğranmış mantarı ekleyin ve mantarlar pişene kadar kavurun. Sırasıyla doğranmış soğanı, sarımsağı, havucu, biberleri, domatesi ve salçayı ekleyin. Suyunu çekerken tuzunu ilave edin. İstediğiniz kıvama geldiğinde ocaktan alın. Ben sulu sevmiyorum, o yüzden suyunu çekmesi için biraz ocakta bırakıyorum. Afiyet olsun.