Amaç bir hafta boyunca kafayı tamamen boşaltmaktı. Aynen öyle oldu, Marmaris' e dönene kadar herşeyi silmiştik hafızamızdan...
Bizim için her konuda en ince ayrıntılara kadar inen bu adamı çoook seviyorum ben. Ben bu yazıyı hazırlarken gitti, en sevdiğim kırmızı elmalısından nargilemi hazırladı, pöfürdeteyim bir yandan diye.
Fonda çalan Yalın' ın "olmasa da olur" una "ommaşa da , ommaşa da" diye eşlik eden kızımın gülücükleri...
Mutluluğun resmi derler ya, bu işte benim için...En sevdiklerim, sevgi, saygı, huzur...
Bunlar da tatil fotoları...
Kış ortasında açık havada havuz keyfi...
Pamukkale önü burası da...Tertemiz, pırıl pırıl bir su, bir sürü ördek, balıklar...Onlara ekmek atarken bir yandan da kendini besleyen Naz! Ekmekler gerçekten çok taze ve çıtır çıtırdı ama...
Karahayıt' ın her yeri kırmızı su, nar ve üzüm gibi geldi bana. Her yerden fışkıran termal sular bir yana, onlarca çeşit kuru üzüm, nar suyu, nefis nar ekşisi... Adım başı bunlara rastlamak mümkün. Naz da yarım bardak nar suyunu sırtından yedi, üzerinde gördüğünüz o lekeler nar lekesidir....
Oralara kadar gidip de horoz şekeri yemeden dönmek olmazdı...
Allah sevdiklerimizi yanımızdan hiç ayırmasın...
Hava sogukken açık havada mı giriliyor havuza. Supermis :)
YanıtlaSilZeynep
Aynen öyle zeynep hanım.zaten naz'in hallerinden de belli değil mi?yalnızca düşüncesi bile acayip keyifli...hava soğuk ama su öyle sıcak oluyor ki alistira alıştıra giriyorsunuz bazen.sonra da çıkmak istemiyorsunuz....
Sil