6 Haziran 2018 Çarşamba

Nutellalı sütlaç

Kargodan, içinde ne olduğunu bilsem bile paket almayı çok seviyorum. Mutluluk verici buluyorum. Ultra...
Geçenlerde fikrimühim tarafından gönderilip elimize geçen Nutella paketi de aynı oranda mutluluk vericiydi. İçinden çıkan tarif defteri de en çok Naz' ı sevindirdi. "Bir sürü yeni tarif yazacağız buraya değil mi anne?"




Hemen ardından sütlacı nutellalı deneme fikrine "evet!" dedik ve sonuç...
Akşamına kızlar tarafından tüketildi...

  • 1 litre süt
  • 1 su bardağı şeker
  • 1/2 su bardağı pirinç
  • Nutella
  • ince kıyılmış fındık



Ben pirinci suda haşlamakla başlıyorum işe. Böylece pirinç daha çabuk pişiyor ve iyice salıyor kendini suda. Sütte pişirince aynı sonucu alamıyorum.
Pirinci 1- 1,5 bardak kadar suda iyice haşlayın.
Ardından pirince süt ve şekeri ekleyin ve sürekli karıştırarak pişirin. Kıvamını aldığında ocaktan alın ve kaplara paylaştırın.


 Soğuyunca üzerine fındık serpin ve nutella ilavesiyle servis edin, sütlaca farklı bakış açısı geliştirin. Benim kızlarımın sütlaca olan ilgileri zayıftır, ancak nutellalı olunca hayır diyemediler.

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Portakallı anne kurabiyesi


Portakallı anne kurabiyesi.... Sabahin erken saatlerinde kokusu evi sarmış bulunmaktaydı....
☕2yumurta
☕1subardagi sıvıyağ 
☕1 su bardağı ev yoğurdu
☕1su bardağı şeker
☕1pkt vanilya
☕1pkt kabartma tozu
☕4 su bardağı un
☕1 çorba kaşığı portakal suyu
☕1 portakal kabuğunun rendesi
Portakal yerine limon da oluyor. Fırını 180 derecede ısıtıp, tüm malzemeleri güzelce karıştırıp hafif ele yapışan yumuşak bir hamur elde edin. Unu azar azar ilave etmeye gayret edin. Yumuşak olması önemli, koyuca bir kek kıvamında yaptım hatta ben. Elinize fazla yapışmasını  önlemek için, sıvı yağla  hafifçe  avcunuzu yağlayın, işiniz oldukça  kolaylasir. Yumuşacik bir hamur  ve bu sayede dışı kıtır, içi yumuşacık, aromalı bişi çıktı ortaya. Ben üzerine bazılarının  toz şeker de s pisirmeden once..... afiyet olsun....


27 Nisan 2016 Çarşamba

Arnica bora su filtreli elektrik süpürgesi almayı düşünen, hadi bi daha düşün!

"En pratik" yazmışlar bir reklamda, kendime gelemedim. Benim kendisiyle ilgili en büyük eleştirilerimden biridir oysaki pratik olamayışı...İstese de olamaz ki, aldığı tüm tozu, kiri, pisliği, bilimum artığı suya çeken ve onu senin boşaltmanı bekleyen bi süpürge nasıl pratik olabilir ki...
Çünkü birincisi, o tozu, kiri, kılı, tüyü o kovadan arındırması hiç de sanıldığı kadar kolay ve iç açıcı değildir...
İkincisi, hoop yere bişey döküldü, gidersin, o kocaman cüssesiyle arnicanı olduğu yerden kaldırır getirir, içine suyunu koyar falan filan anca işini halledersin. Pratiklik başka bişi diil miydi???

Üstelik içine koyduğun su miktarı çok önemli. Elbette bi sınır çizgisi var kovada, ancak o çizgiye asla ulaşmamalı, makineyi kullanırken asla fazla sarsmamalı, suyun fazla hareket etmesini önlemelisiniz. Zira dört yıllık geçmişimizde iki motor yakmışlığım var. Kendisinin en sık karşılaşılan sorunu da buymuş zaten. Motora doğru salınım yapan su zerrecikleri motoru kolayca yakabiliyor, ortamı bi koku sarıyor falan, anlıyorsun, motor gidici....



İlk aldığım zamanlarda, toz torbalı bi süpürgeden sonra, o hepa filtrenin tüm ince tozları içine çekişi, ortamda bi toz kokusu, geniz yakıcı birşey kalmayışı falan acayip mutlu etmişti beni. Evet belki de en güzel özelliği bu, ortamda toz kokusu kalmıyor ve tozların havada uçuşmadığını hissettiriyor. Ancak ben artık çok samimi söylüyorum, o içine herşeyi çekebildiğimiz sulu karışımı temizlemekten ciddi anlamda yıldım. Dök suyu gitsinle olmuyor çünkü, illa eliniz değecek, zira saçlar falan sıkışıp kalıyor borucuklara...İçine kırıntı falan çektiyseniz yahu bunu şimdi nereye döksem kaygısı falan...

Bunun yanında güzel bi turbo başlığı var ki çok işe yarıyor.
Motoru oldukça güçlü, çekim gücü yüksek.

Ancak bu benim için arnicamın son zamanları, artık onu temizlemek istemiyorum, kaldıki içinde beklerse o suyla korkunç bir koku hasıl oluyor. Eşinle bi bakışmalar falan, ayy nolur sanki sen temizlesen yalvarışları için için...
 Bu motoru da yaktım mı, toz torbasız on numara bi makine almak istiyorum kendime. Fiyatı oldukça ekonomik, hatta benim dört yıl önce verdiğim paraya çok rahat aynından alınabilir. Bu da cazip gelebilir ancak unutmayın, herşey para değil, parayla ölçülemeyen değerler var. Ben bile dört yıl önceki gibi değilim, tiksiniyorum canım...
İki katı, üç katı, gerekirse dört katı para verip mutlu olmak, dilediğim zaman rahatça makinemi çalıştırmak istiyorum sonunu düşünmeden. İnsan süpürge yaparken de işin sonunu düşünüp hayıflanır mı yahu. Ha bir de motor sesi çok yüksek, baya yüksek!
Almak isteyen, kullanan var mı diyen, var; memnuniyet, yok!

29 Mart 2016 Salı

Patatesli kek


Bugüne kadar yaptığım patatesli kek tarifim için patateslerin önceden haşlanması gerekiyordu. Dolayısıyla bu benim için ekstra bir aşama ve bu da beni kasan bişi... Yani ben her anne gibi zamanı kıymetli bi insanım ve mümkün olduğunca yaptığım herşeyin zamansal pratikliğine ihtiyacım var, bi de beyinsel!!!

 kaynak: ( gisi tasarım )

  • 3 orta boy patates
  • 1 orta boy kuru soğan
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 2 yumurta
  • 1,5 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1/4 demet maydanoz
  • 1/4 demet dereotu
  • 1,5 çay kaşığı nane
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 çay kaşığı pulbiber
  • tuz



Maydanoz, dereotu ve soğanı ince ince doğrayın.
Patatesleri tavla zarı büyüklüğünde doğrayın.
Tüm malzemeleri bir kapta güzelce karıştırıyoruz.
Ardından büyük boy kare borcamı güzelce yağladıktan sonra hamuru içine boşaltıyoruz. Üzerine susam, çörekotu vb. serpebilirsiniz.
185 derece önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarıp, içinin piştiğine emin olana dek pişiriyoruz.


3 Mart 2016 Perşembe

Saçaklı poğaça

Hani çocukluğunuzda, belki okul çıkışlarında falan, uğrayıp en sevdiğiniz pastaneye 2-3 tane poşete attırıverdiğiniz o saçaklılar var ya, evdeki minik kuşunuza yapın. Sonra "bak bunları sana yaptım, senin için!" deyin ve nasıl mutlu oluyor, afiyetle yiyor, seyredalın...




  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1,5 su bardağı ılık su
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1,5 çay bardağı şeker
  • 2 tatlı kaşığı tuz
  • 1 yemek kaşığı mahlep
  • 3 yumurta 
  • 2 yemek kaşığı kuru maya
  • aldığı kadar un
İçine sürmek için:

  • Labne peyniri ( ben biraz da lor karıştırdım)
  • kıyılmış maydanoz
Maya, şeker, ılık su ve sütü karıştırıp 10 dakika kadar kabarması için bekletin.
Bu arada 2 yumurtanın sarısını ayırın. ( Üzerine sürmek için.)
Diğer malzemeleri de mayaya ekleyip, unu azar azar ilave ederek yumuşak bir hamur elde edin.
Hamurun üzerine nemli bir bez sererek 30 dakika dinlenmeye bırakın.


Cevizden küçük, fındıktan büyük olacak şekilde parçalar kopartıp tepside 1 saat daha mayalanmaya bırakın.
Üzerine yumurta sarısı sürerek 180 derecede kızarana kadar pişirin.



Pişip soğuyan poğaçalara ortasından hafifçe bıçakla keserek içine peynirinizden sürün. Peyniri sürerken hafifçe dışına taşırarak sürün ki, maydanozları tutsun. Maydanoza buladığınız poğaçaları afiyetle, şekersiz demli bi çayla tüketin.

23 Şubat 2016 Salı

Haşhaşlı marmelatlı kurabiye

Kendisinin önce dış görünüşüne vuruldum. Sonra ağızda dağılan kıyır kıyır haliyle daha bi sevdirdi kendini. Naz' ın da severek yediği kurabiyelerden oldu.



Kaynak: ( yeşil kivi )

  • 150 g tereyağ
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1,5 çay bardağı pudra şekeri
  • 1 yumurta sarısı
  • 1 paket vanilya 
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • 1 yemek kaşığı nişasta
  • 3,5 su bardağı un
Dışı için:

  • 1 yumurta akı
  • mavi haşhaş
  • marmelat



Tüm malzemeleri karıştırarak yumuşak, ele yapışmayan bir hamur elde edin. Ceviz büyüklüğünde kopardığınız hamurun ortasına bastırarak küçük bir çukur oluşturun. Önce yumurta akına, sonra haşhaşa bulayın. Yalnızca hamurun tabanına bu uygulamayı yapmayın.


Ardından 175 derece önceden ısınmış fırında 15 dakika pişirin. Soğuyunca ortasına marmelat koyun. Eğer pişme sırasında açtığınız çukur kapanır gibi olduysa parmağınızla hafifçe bastırarak eski formunu geri kazandırabilirsiniz.

10 Şubat 2016 Çarşamba

Ev yapımı Bebe bisküvisi

Her hali, her dönemi, her yaşı ayrı güzel ama benim en keyif aldığım, ayrı bir haz aldığım günler Melek' le bizim evde başladı! Bu dönem bebeğimin yalnızca anne sütüyle beslenmeyi bırakıp ufak ufak ondan şundan bundan yemeye başladığı dönem...Sürekli yeni şeyler tattırmak Meloşuma...

İşte bu aylarda kahvaltı yada çorbalara eklemek için benim kullandığım ev yapımı nefis bisküvilerim... Bazen yolda dişlerini kaşıma amaçlı da eline veriyorum, çok seviyor onu kemirmeyi...


Piştiğinde eve yayılan muhteşem bi kokusu var, bütün ev tereyağ  kokuyor ve bu çok güzel...Üstelik kapalı bir kapta ve buzdolabında uzuunca bir süre muhafaza edebilirsiniz. 


Bir de özellikle belirtmek istiyorum ki ben çoğu zaman kurabiyelerimi yaparken tereyağ yada margarin yerine süt kaymağı kullanıyorum. Her hafta kaynattığım sütün kaymağını ayırıyor ve geri kalanı yoğurt yapıyorum. Dolayısıyla evde mutlaka yeter miktarda kaymak bulunuyor. Biriktirdikçe de epey yekün tutuyor. Bazen buzluğa atıyorum çok fazlaysa...Bazen biraz daha tereyağ ekleyerek kullanıyorum hamur işlerinde... Sonuçta mis kokulu çok nefis oluyor...


  • 150 g tereyağ ( yada aynı miktarda süt kaymağı)
  • 2 yemek kaşığı ev yoğurdu
  • 2 çay bardağı pirinç unu
  • 1/2 çay bardağı irmik
  • 1,5 çay bardağı tam buğday unu 
  • 1-2 yemek kaşığı üzüm pekmezi ( şart değil, arzuya bağlı)
Tüm malzemeleri karıştırıp yoğurun. İstediğiniz gibi şekil verebilirsiniz. Ben çoğunlukla yuvarlak yapıyorum. Yada hazır bisküvilere benzer şekilde de yapabilirsiniz. Bunun için bi miktar hamuru tezgahta açarak uzatın. Sonra ikişer santimlik aralıklarla keserek üzerine çizikler atın. Bisküvilerin çok kalın olmamasına dikkat edin yada çok ince...


Önceden ısıtılmış 170 derece fırında hafif kızarana kadar pişirin. Sevgiyle...

19 Ocak 2016 Salı

Terbiyeli ekşili köfte

Uzunca zamandır yapmamışım, geçenlerde aklıma geldi ve yerken anladık ne kadar özlediğimizi, cümleten...



  • 350 g az yağlı kıyma
  • 1 çay bardağı pirinç
  • 1 yumurta ( akı içine, sarısı terbiyesi için )
  • tuz, karabiber
  • 1/2 limon suyu 
  • 1 kase un
  • 1 patates
  • 1 havuç
Kıymayı, yıkanmış pirinci, yumurta beyazını, tuz ve karabiberi bir kapta güzelce karıştırıp, minik minik köfteler yapıyoruz. Şekil verdiğimiz köfteleri un serptiğimiz tepsiye bırakıyoruz. Tüm köfteler bittiğinde tepsiyi iyice bi sallayıp köftelerin dışının tümüyle una bulanmasını sağlıyoruz. Doğradığımız patates ve havucu, ardından köfteleri, tencerede kaynayan suya tek tek atıyoruz.


İçine küçük bir miktar  tereyağı ekleyebilirsiniz bu noktada. Küçük bir kasede yumurta sarısı ile limon suyunu iyice çırpıyoruz. Ben limon ölçüsünü bire çıkartıyorum, biraz ekşiliği belli olduğunda daha çok seviyorum.


Köfteler ve sebzeler piştiğinde hazırladığınız terbiyeyi köftenin suyuyla karıştırıp ılıştırarak, yavaşça ve karıştıraktan içine ekliyoruz. Tuzunu ayarladıktan sonra bir taşım daha kaynatıp ocaktan alıyoruz. Soğutmadan servis ediyoruz.

25 Aralık 2015 Cuma

Saadet' in babaanne keki ( iki renkli kek )

Bi akşam " hadi! " dedik ve çat kapı girdik içeri. Bazı insanlar öyledir, ne zaman gitseniz, arasanız, çağırsanız, dar günde, zor günde, iyisinde, kötüsünde sana açıktır kapısı. Senin de ona, boş dönmeyeceğini bilir. Öyle bi akşamda bu kek kardeş yeni pişmiş haliyle ve tüm ılıklığıyla (en sevdiğim hal, kekin ılık hali ), fırından çıkıp çayımızın yanına konuk oldu. Hamileyim bu arada, son zamanlar, Melek henüz annesinin karnında durumları!


O gün bugün yaptığımda tadı ve kabartısından emin olduğum harika bişi kendisi. 
Arkadaşımın da dediği gibi aslında, bu tadın kaynağı biraz da ev yoğurdu, köy yumurtası, saf zeytinyağı, karbonat falan...


Tarif, artık ezberden...
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 su bardağı zeytinyağı
  • 1 limon kabuğu rendesi ( portakal da olur, mühim olan aroması)
  • 1 paket karbonat ( yada 2 tatlı kaşığı )
  • 1 paket vanilin
  • istediğiniz kadar kakao (2-3 yemek kaşığı kadar mesela)
  • aldığı kadar un (2-3 su bardağı kadar)

Un ölçüsü aslında her tarifte böyledir, kullanılan malzemeye göre değişir. Yoğurdun suluysa oran artar mesela, siz de ona göre ayarlayın şekerim.
Yumurta ile şekeri beyazlaşıncaya kadar çırpın. Ardından yağ, yoğurt, limon kabuğu rendesini ekleyin ve karıştırın.
Eleyerek unu, karbonatı ve vanilini ekleyin. Yağladığınız kek kalıbına karışımı dökün, sadece yarısı kadarını tabiki. Kapta kalan kısma kakao ekleyip karıştırıp onu da diğer hamurun üzerine ekleyin. Varsa dövülmüş fındık eklenebilir, zira çok yakışıyor, ben illaki kullanırım. Yoksa da susam, çok severim. 


180 derece önceden ısınmış fırında 30-35 dakika kadar pişirin. Keke batırdığınız çubuk temiz çıktıysa keki çıkartıp dinlendirin. Yanına çay yapın, en sevgililerle yiyin!


Bizim dünkü kekimizi Nazoşumuz yaptı, bizzat iğneden ipliğe....Yumurtasını da o kırdı, ununu da o eledi, yağını yoğurdunu falan. Çırpma zaten eskiden beri ona aittir. Olay başladığında basamağını alır gelir öteden beri. Biz onunla oturur yemek programları falan izleriz, cidden. Ara sıra bakarım suratına, öyle laf olsun yada ben seviyorum diye değil gayet ciddi ciddi izler bu programları... İlgisi var herhal!
Yaptı, etti en sonda da elbette, hepimizin bi gün bi yerde mutlaka yaptığı üzere dibini sıyırdı. Sonuç "Hadi banyoya Nazoş!"

23 Aralık 2015 Çarşamba

Kumaş balıklarım

Renk seviyorum renk! Bakıyorum etrafıma, hayatımda tek renkli hiçbişey yok. Herşey renk renk, rengarenk!


İnceliyorum farklı evleri, mutfakları, salonları...İnsanlar yapmış, kırmızı mutfak mı, herşey kırmızı, farklı renkte gezinen tek materyal yok ortalıkta. Yada kahve tonlarının hakim olduğu bi salon, Allahııım içim kararıyor, daral geliyor bana, sıkılıyorum. Şaşıp kalıyorum, tebrik ediyorum falan o insanları. İçimin cıvıllığı, küçümen, deli dolu enerjisi, bazen saçmalıkları nasıl çıksın ortaya başka türlü ?
Yeni evli insanların evine gittiğimde de aynı duyguları yaşarım ben. Zayıftır çünkü o evler, yalnızdır, mobilya dükkanı gibidir tam anlamıyla. Koltuk, Tv ünitesi, yemek masası, konsolu, halısı, muhtelif biblolar, vazolar, son model olan herşey işte... O değil ama, benim için evi ev yapan o değil, yaşanmışlıklar olmalı, anılar fırlamalı her yerden. Her gün üzerine basıp geçtiğim halının bile anlamı büyüktür bende. Fotoğraflar, çeşitli yerlerden alınmış eşyalar, onların hikayesi, antikalar, anadan atadan kalma olanlar, hepsi çok çok değerli benim için ve evimin baş köşesindeler.
 Belki yengeç burcu kadınının anılara düşkünlüğü, belki hayatta hiç bişeyini kolay elde edememiş bi insanın edinimleri bunlar...Kolay olmadı belki, öncesinde tek başına,  dokuz yıldır da harika bi eşle birlikte, ikimiz herşeyi kendimiz, evet binbir zorlukla elde ettik. Evlendiğimizde bizi bekleyen dayalı döşeli bi ev yoktu mesela. 
Bugün elimizdeki dört kişilik bu sevgi dolu ailenin durup durup göz pınarlarımı yaşla doldurması bundandır. Kızımın "babaaa!" diye koşup babasının boynuna sarılması, babasının kızına ve artık kızlarına hiç kıyamaması, o bağ, o güçlü sevgi belki de benim pek yakınından bile geçemediğim baba - kız ilişkileri hem çok mutlu ediyor bu anneyi, hem de iki damla yaşı akıttırıveriyor zaman zaman gözlerinden. 
Biz her anne babanın yaptığı gibi kendi yaşanmamışlıklarımızı onların hayatına katmak için uğraşıp duruyoruz. Onlara zaman ayırıp, sevginizle şımartmak, yapılacakların en başında geliyor... Doğduğu günden beri yüzümü yüzüne yaklaştırıp durmadan konuştuğum, cıvıldaştığım küçük kızım, uyandığı anda gülümsemeye başlıyor. Ne kadar mutlu olduğunu anlamak zor değil. Sonuçta neyi verdiyseniz onu alıyorsunuz, net!

Bu da beni büyüten annemin dikiş makinesi, evimizden, bizden küçük bi örnek...Yeri bende çok başkadır, annem bununla neler neler dikmedi ki, para da kazandı bununla, beni de sevindirdi defalarca. 



Gelelim bu sevimli balıkçıklara...
İnternette gördüğüm anda yapmayı kafama koyduklarımdan... Daha önce biraz irice bir balık yapıp macerama ara vermiştim. Sonra daha kibar kılıklı balıklarla istediğimi gerçekleştirdim. Yapacağınız şey çok basit, istediğiniz renkte kumaşlar bulmak, kendinize bir kalıp çıkrmak ve işe başlamak!


Benim kalıbımın boyu yaklaşık 19-20 cm. Yarım santim kadar dışından kesiyorum kumaşı keserken, dikiş payı meselesi. Sonra tersine tutarak iki kumaşı birbirine dikiyorum. Küçük bir kısmı dikmiyorum ki ordan pamuğumu doldurabileyim. Kumaşı düze çevirip içini dolduruyor ve açıkta kalan, dikmediğim o son kısmı da dikiyorum.Bunu yaparken tam ağız kısmına ipimi saplayıp onu da kumaşa tutturuyorum. Göz kısmına siyah yada lacivert bir düğme dikiyorum. Bunu kumaşı dikmeye başlamadan önce de yapabilirsiniz, tüm işlemlerin sonunda da. Ben sonda yapmayı tercih ettim daha orantılı durur düşüncesiyle. 


Sonra üçünü birbirine bağlayıp istediğiniz yerde sergileyebilirsiniz. Ben çook sevdim sevgili renkli balıklarımı...


17 Aralık 2015 Perşembe

Hepsi bir arada pişen tavuklu kremalı makarna! ( chicken alfredo )

Çok seviyorum ordan burdan bişeyler inceleyip öğrenip hemencecik onu uygulamayı...Bu anlamda Pinterest benim için biçilmiş kaftan. Pinterestte gezinmeyi, yeni yeni püfler edinmeyi, "vaay, bunlar da varmış, alem neler yapıyor yahu!" demeyi çok ama çok seviyorum. Çoğunun hemen oracıkta bi fotosunu alıveriyorum ki unutulmasın, sonra vaktin bol olduğu hallerde dönülüp bakılıp yapılsın, çeşit olsun. Gerçekten de insanlar neler yapıyor, olmaz denilenden ne yaratıcılıklarla neler üretiyorlar hayran kalıyorum. Bakmakla görmek arasındaki fark işte. Sen sadece tişört diyorsun eşimin giymediği, kadın onu kesip biçip kızçesine etek yapıp giydiriyor şıkır şıkır!
Olsun kopyayı aldım, ben de yaparım kii! diyosun sen de masumane ve o kadar içten!
Bu yemeğimizi de pintçiğimize borçluyuz. Anında pinlenen, fotosu çekilen bi olay kendisi. Ya ben aslında bu ve buna benzer pek çok şeyin fotosunu çekmeyi ve saklamayı huy edindim son yıllarda, çünkü bu koşuşturup durmacalı hayat içinde bazı şeyleri kolayca unutabiliyorum. Ve fakat unutmamak da istiyorum. O yüzden de zaten mantar panomda sürekli notlarım, telefonumda anlık çekimlerim boldur benim. 


En güzel yanı da makarnanın ve tavuğun tüm faydasını, vitaminini, mineralini kaybetmeden yiyebilmeniz. Özellikle tercih ettiğim bir pişirme yöntemidir kendisi öteden beri. Küçük bir örnek, daha öncelerde yaptığım bu domatesli makarna da onlardandır, hepsi bi arada pişengillerden...
  • 1 paket makarna
  • 2 adet tavuk göğsü
  • 1 paket krema (200 ml )
  • tane kişniş, tuz, karabiber
  • 2-3 su bardağı sıcak su
  • zeytinyağı
  • üzerine kıyılmış dereotu
Geniş bir tencereye çok az zeytinyağı ile kuşbaşı doğradığınız tavukları atın. Yüksek ateşte suyunu salmadan kızartın hafifçe. Ardından kişniş, tuz ve karabiberi ekleyip makarnaları ve kremayı ekleyin. Üzerine kaynar suyunu ekleyin ve pişmeye bırakın. Elbette kapağı kapatmıyoruz, sonra taşaar! Ve ben o taşmanın yol açtığı ve aslında tüm ocak kirlerinden nefret ederiim. Ben üzerine bir küp de tereyağı attım, küçük bi lezzet dokunuşu olsun diye!


Çook fazla suyunu çekmesini yani kurumasını beklemeden ocağın altını kapatın ve 3-5 dakika dinlenmeye bırakın. Üzerine kıyılmış dereotu yada maydanozla servis yapın. Yanına muhteşem soslu bi salata, güzel bi içecek, biraz eş sohbeti ve çocuk cıvıltılarını da alarak afiyetle yiyin.


11 Aralık 2015 Cuma

Haşhaşlı çörek

İçine hafif şeker atılmış olmalı, bayılırım...
Biraz da ılık olacak, yanında ince belli, demli ve şekersiz sıcacık bi çay...
Off!


Hamur işlerini tümden çok seviyorum evet, yapmayı da, yemeyi de, yedirmeyi de...
Bu da çok başarılı bir çörek tarifi, deneyiniz!



Kaynak: ( kekevi )

  • 1 su bardağı ılıktan sıcağa yakın su
  • 1 yemek kaşığı kuru maya
  • 1 yemek kaşığı şeker
  • 1/2 su bardağı kadar zeytinyağı
  • 3 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 yemek kaşığı tuz
  • 1 yumurta ( sarısı üzerine )
  • 4 - 4,5 su bardağı un
İçine sürmek için:

  • 1 su bardağı öğütülmüş haşhaş
  • 1/2 su bardağı zeytinyağı


Su, maya ve şeker üçlüsünü karıştırıp, kabarması için 5 dakika izin verin. Yağ, yoğurt, tuz ve yumurta akını, unun bir bölümü ile birlikte ekleyip yoğurmaya başlayın.
Un ilave ederek yoğurmaya devam edin ve ele yapışmayacak, yumuşakça bir hamur elde edin.
Hamuru dinlenmesi için üzerini nemli bir bezle örterek ılık bir yerde bırakın. Yaklaşık bir saat bekleyin.
Hamuru 6 eşit parçaya bölüp, hafif unlanmış tezgahta, fazlaca inceltmeden açın.
Üzerine yağ + haşhaş karışımından sürün. Diğer hamurları da aynı şekilde açıp, her birinin arasına yağlı haşhaşlı karışımdan sürüp, üst üste koyarak altı katı tamamlayın. Altı katın tam ortasından ikiye bölün ve kestiğiniz "D" şeklindeki altı katı diğer altı katın üzerine koyun ve 12 katlı bir "D" şeklinde hamur katmanı elde edin.
Ortalama 2 cm uzunluğunda şeritler kesin ve hamuru burarak yağlanmış tepsiye yerleştirin.


Üzerine hafif sulandırılmış yumurta sarısını sürün ve önceden ısıtılmış 190 derece fırında kızarana kadar pişirin.


Benim lezzet katkım, daha doğrusu kendi damak tadımdan bir fikir: Haşhaşlı karışımı sürdükten sonra üzerine az miktar toz şeker serpiştirin. Bunu her katta yapabilirsiniz. Şeker miktarını az tutmak yeterli. Bu haliyle bence tamamdır.

30 Kasım 2015 Pazartesi

Üç malzemeli un kurabiyesi

Bazı tarifler vardır, mükemmeldir, bence...
Saatlerce oyalamaz, tutar mı tutmaz mı, evde şundan da var mıydı acaba dedirtmez, yapanı da tadanı da memnun eder falan.... Benim için baş tacıdır.
Bu da onlardan biri. Çocukken pastaneye gittiğimde tek istediğim bi an önce o nefis un kurabiyelerinin tadına bakmak olurdu. Tam da o hisleri bana tekrar yaşatan bi kurabiye kendisi. Hem de üç malzemeli!


Kendisiyle tanışmamı sağlayan da aynı okulda çalıştığım sevgili arkadaşım Hanife. Tarif bölümünde linki bulunacak az sonra, girin bi gezin bloğunu, ben çok seviyorum. Bi de ilk günden tarif defterimde yerini alan mozaik pastası var ki...Beni yıllar sonra mozaik pasta ile barıştıran Osmanlı Kahvecisi' nin moziklerinden sonra ikincidir tarifi.

Kaynak: ( Barış Ege' nin Annesi )

  • 1 paket toz krem şanti
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 3 su bardağı un
Üzeri için: pudra şekeri



Topu topu üç kalem malzememizi bir kapta buluşturuyoruz. Ve güzelce yoğuruyoruz. Ceviz büyüklüğünde hamurları yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye diziyoruz. 170 derece fırında 15 ila 17 dakika boyunca pişiriyoruz. Un kurabiyesi olduğundan elbette kızarmasına izin vermeden fırından alıyoruz. Dolayısıyla bu yüzden fırınla göz temasını kesmiyoruz.
Soğuduğunda üzerine pudra şekeri serpiyoruz. Sonra çayımızın kahvemizin yanında zevkle ve afiyetle tüketiyoruz. Ve hiiç bayatlamadığına da bizzat tanıklık ediyoruz.

27 Kasım 2015 Cuma

Mayasız hamur ( kahvaltılık hamur kızartması )

Çoook boşladığım sevgili bloğum, bilmiyorum aramızdaki bu uçurum nasıl yokolacak ama bana da hak ver tatlım! Çoluğa çocuğa karıştım malum, hele ki bugünlerde evdeki cırlamalar, Yılmazlar' ın evinden yükselen sesler artmaya başladı. Bizim yenidoğan artık kahkahalara, çığırmalara, ben burdayım demelere, bol bol sesli tepki vermelere başladı. Çokça sırıtan güzel bi kız maşallah! 

2009 ' da Marmaris' e tayinimiz çıktığında iki kişi olan ailemiz bugün dört kişi ve bu tarifsiz bir mutluluk... Naz kocaman bir abla oldu kesinlikle ve aslına bakarsan çok da anlayışlı ve çok da olgun bir çocuk o. Çoğu büyüğünün başaramayacağı şekilde bir olgunlukla duruma yaklaşmayı becerebilen benim büyük kızım kendisi...Ve abla olmaktan çok memnun, zaten konuşmaya başladığından beri  "büyüyünce ne olmak istiyorsun?" sorularına verdiği tek cevap "ABLA" idi bugüne kadar.

Sabahları Naz'ı uyandırma işini de Melek' e yıktım. Uyanma vakti geldiğinde Melek' i götürüp Naz' ın yatağına bırakıyorum ve ablası büyük bir mutlulukla kardeşine sarılarak başlıyor güne. 
Çoook güzeller çok! 
Geldiği günden beri şükürlerimin sayısını artıran, ne kadar şanslı ve mutlu olduğumuzu yüzümüze bir kez daha haykıran güzel kızım, Meleğim....Annesinin küçük kızı, çok tatlısı, kavruk lokumu....
Mama sandalyesine oturup soframızı daha da renklendireceğin günlerin hızla gelmesi dileğiyle güzel kızım...Bu tarif sana gelsin diyorum...
Hafta sonu kahvaltısına yapın lütfen, kabarma, pofidik ve pratik olma garantili...


  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı sulu yoğurt
  • 1/2 çay kaşığı karbonat
  • 4 su bardağı un
  • tuz
  • kızartmak için sıvıyağ


Sulu yoğurtttan kasıt bardağın yarısı yoğurt, yarısının da yoğurdun suyu olmasıdır. 
Tüm malzemeleri karıştırıp merdane ile hamuru açın. Çok ince yada çok kalın olmayacak şekilde bir hamur elde edin. Kalın düşerse pofidiklik sağlanmaz, aklınızda bulunsun. Zaten bir iki yaptıktan sonra oranınızı bulursunuz. Açtığınız hamurdan bir bardak yarımıyla daireler elde edip kızgın yağda kızartın.



5 Temmuz 2015 Pazar

Biberli lor peyniri

İsmini şu an ben uydurdum evet! Ama bazı şeylerin belli bi adı yok yani. Sen onu biliyorsun, muhtelif zamanlarda uygulamaya koyuyorsun, hepsi bu...
Çok seviyorum ben de bu kahvaltılığı. Hem çok kolay, beş dakikalık, hem de acı biberle yapılırsa, of of of yani...


Malzemeler de fotoda görüldüğü üzere, her evde bulunan türden...
  • lor peyniri
  • yeşil biber (acılığına siz karar verin, hatta bazen benim yaptığım gibi içine bir tane de kırmızı kapya biber karıştırabilirsiniz, renk ve tat veriyor.)
  • zeytinyağı




Biberleri ince ince doğrayın. Zeytinyağı döktüğünüz tavada kavurun. Kavrulmuş bibere ocağın altını kapatıp loru ekleyin ve servis tabağına boşaltın. Hepsi bu kadar...Afiyet, bal, şeker size....

2 Nisan 2015 Perşembe

Kızarmış pırasalar

Pırasaların bu haline çok şaşıracak ve çıtır çıtır zevkle tüketeceksiniz. Kendisi de pırasa olduğunu hiiç çaktırmayacak. Çoluk çocuk da zaten sarımsaklı yoğurda batıra çıkara keyif içinde gömecek bunları.



  • Yarım kg pırasanın tercihen etli beyaz kısımları
  • 1 kase un
  • 1 çay kaşığı tuz
  • Kızartmak için sıvıyağ
  • Üzerine sarımsaklı yoğurt
Tam ebat bir pırasanın yarısına kadar olan kısmını kullandım ben. Yani daha beyaz, daha etli lezzetli kısımlarını. Kalan yeşil kısımlardan da beni mest eden, gerçekten çok ama çok sevdiğim kuru biberli Nazilli usulü pırasa kavurmasını yaptım.
Pırasaları bir parmak uzunluğunda kesin. Ardından kaynamakta olan suya atın ve az miktarda haşlayın. En fazla 4-5 dakika kadar. Amacımız yalnızca birazcık yumuşamaları ama pırasanın kendini koyvermemesi de lazım. Ocaktan alır almaz hemen suyunu süzüp soğuk suya tutun ki canlılığını kaybetmesin.
Soğuması için biraz bekletin.
Soğuyunca uzunlamasına bir çizgi çekin bıçak yardımıyla ve bunu kullanarak pırasayı biraz yassılaştırın.


Tuz eklediğiniz una bulayın ve yüksek ateşte arkalı önlü kızartın. Çıtır çıtır olacaklar.


Sarımsaklı yoğurtla servis yapın. Afiyet bal!