29 Nisan 2014 Salı

İzmir köfte (fırında salçalı patatesli köfte)

Kayınvalidemin en fiks menülerinden biridir bu köfte ve bana sorarsanız muazzam bi yemektir. Hele ki yanında biraz da tereyağlı nohutlu pilavla...


Köfteyi çok seven biri değilim, evde yapılanı pek hoşuma gitmiyor sanırım. Köfteyi yapmak ayrı, kıvamında pişirmek ayrı bir ustalık işi bence. Kalınlığı bile o kadar önemli ki...Bu konuda özellikle yol üzerinde her seferinde uğramayı ihmal etmediğimiz Köfteci Mehmet Zengin' ini tek geçerim. Adamlar bu işi çok iyi yapıyor ve insan o minik minik, tam kıvamında pişmiş, içi lezzet sulu köftecikler hiç bitmesin istiyor!
 Bu haline de pek hayır diyebildiğim söylenemez. Geçtiğimiz hafta sonu da babaannemizdeydik ve kocaman bir sabırla ve iştahla bekledim pişmesini, fırından gelen o nefis kokulara inat...

  • 500 gr yağsız kıyma
  • 1 tane kuru soğan
  • 1 yumurta
  • 1 kase kadar ekmek içi 
  • 3-4 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı
  • tuz, karabiber, kimyon
  • 4-5 tane patates
Sosu için:

  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • karabiber, tuz
  • zeytinyağı
  • toz kırmızı biber
  • 1-1,5 su bardağı kadar su
Patates hariç köftelik malzemeleri bir kapta güzelce yoğurun. Mümkünse buzdolabında en az 2 saat bekletin.
Bu arada patatesleri soyup halka halka doğrayın, kalın olmamalarına dikkat edin. Patatesleri fırın kabına güzelce sıralayın.
Şekil verdiğiniz köfteleri patateslerin üzerine yerleştirin.
Sosu için gerekli malzemeleri de bir kapta iyice karıştırın ve köftelerin üzerine dökün.
180-200 derece önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana, patatesler pişene kadar pişirin.
Annem bu yemeği patatesleri ve köfteyi önce az yağda bi miktar kızartarak yapardı. Elbette öylesi daha bi lezzetli oluyor ancak bu da gayet başarılı. Hem daha az yağlı, hem de daha az vakit alanı...Öyle düşünelim...

17 Nisan 2014 Perşembe

Güveçte ezine peynirli istiridye mantarı

Peynir vazgeçilmez bir tat benim için. Pek çok yere pek çok yakışan mükemmel bir yiyecek peynir!
Şimdilerde eskiden bolca kullandığım kaşar peyniri yerini daha farklı, daha yoğun lezzetli nefis peynirlere bıraktı. Hepsinin yakışanı ayrı, keşfetmek lazım, bol bol yemek, tadına bakmak lazım...
Bu yemeğe de sert keçi ezine peyniri öylesine yakıştı ki...Ben nadiren tabağımı silip süpürüp tertemiz bırakırım -eşim her zaman!- , ki bu yemekte de öyle oldu. Bayıldım tadına, ihtişamına, ezinenin mantarla yakaldığı uyuma...
İstiridye mantarıyla mutfağımızın tanışıklığı çok değil, 1-2 yıl öncesine dayanıyor. Kültür mantarından daha lezzetli, daha farklı aroması olan, hafif, güzel bir mantar. Pek bileni yok, o yüzden de pazarda yada markette çok sık rastlayabildiğimiz bir ürün değil, bulunca da benden kaçarı yok...Böyle üst üste geçmiş yapraklardan oluşan beyazca bir mantar, özellikle sap kısımlarını kesip ayırın çünkü o kısımları biraz zor pişiyor, yaprakları kadar hızlı pişme taraftarı değil kendileri...


Siz de bir kez uygulayın bu tarifi, doyamayacaksınız...Bol sarımsak ve güzel bir ezine en önemli malzemeleriniz olsun.

  • 400 g istiridye mantarı
  • 5-6 diş sarımsak -irice-
  • 2 adet domates rendesi (kıştan nefis şişe domatesim bu durumlar için hep hazır ve hep nefiss)
  • zeytinyağı
  • tuz, karabiber, pulbiber, toz kırmızı biber
  • sert ezine peyniri
Mantarları güzelce yıkayıp suyunu süzdürün. Çok küçültmeden irice doğrayın. Sap kısımlarını mutlaka ayırın ama...


Zeytinyağına ezilmiş ve rendelenmiş sarımsağı ekleyin ve hafif  kokusu çıktığında mantarı ilave edin.
Mantarlar da güzelce rengi dönerek pişmeye başladığında 3-4 kaşık kadar domates rendesini ekleyin. Tuzunu ve biberini ayarlayın ve iyice pişip suyunu çektiğinde ocaktan alın.
Servis yapacağınız fırın kaplarına yerleştirin ve üzerine minik minik doğranmış peynirleri ekleyin.
Peynirler eriyip, güveç kabının müthiş aromasını mantarlara verinceye kadar yaklaşık 7-8 dakika, önceden ısıtılmış 200 derece fırında pişirin.
Çıktığında soğutmadan, afiyetle ve ekmeğinizi bandıra bandıra tüketin. Tercihen bizim yeni keşfimiz Afyon' un patates ekmeği, bol miktarda yeşil acı biber ve ayranla uyum mükemmel...Tavsiye...

16 Nisan 2014 Çarşamba

Terbiyeli kuzu haşlama

Eşimin et ve et yemeklerine düşkünlüğünden daha önce defalarca bahsetmiştim. Adamın et kokusu aldığı zaman mutfağa girişi değişiyor resmen...
Kendisinden yıllar içinde epey yakınırken bir de kızı çıktı başıma...

"Et yiyicem anne ben, ET!!!"
"Anne tabağıma et koyar mısın?"
"Baba, et, senin tabağındakinden ama..."

Çoğu zaman haşladığım tuzsuz etleri daha yapım aşamasındayken lüpletiyor benim kızım...Ne yalan söyliyim, bu durumdan hiç de şikayetçi değilim aslında. İnsanın çocuğu zevkle, afiyetle sağlıklı şeyler tüketir de annesi kanatlanıp uçmaz mı?
Öğleden sonra ikimizin de okulu yok, birlikte evdeyiz, hoşça vakit geçiriyoruz malum. Bu süre zarfında meyve, kuru üzüm, ceviz, badem, kayısı, kuru incir, fındık ve leblebi dolu tabağa o bıdık ellerini attıkça ben nasıl mutlu oluyorum, tarifi imkansız...
Yine bir akşam ahaliyi ve hadi itiraf, beni de, oldukça mutlu eden bu haşlamanın yapımı ise oldukça kolay.
Yalnızca ve nasıl olduysa o esnada evde sarımsak kalmamış ve bu tarifte sarımsak kullanamadım. Aklımda kalan tek soru işareti o, içinde sarımsak olsaydı tadı nasıl olurdu???
Bi dahakine kısmet...



  • 4 adet kuzu incik (yada uygun bulduğunuz, kuzunun başka bir bölümü, kuzu neticede, her yeri pek bi lezzetli değil mi?)
  • 3-4 tane havuç
  • 2-3 tane patates
  • 1 tatlı kaşığı kadar tane karabiber
  • 1 tutam kıyılmış maydanoz
  • tuz
  • zeytinyağı
  • 2 silme yemek kaşığı un
  • 1limon suyu
Aynı yemeği, mutlaka sarımsak ilavesiyle ve tavukla da sık sık yapıyorum. (bkz: Terbiyeli tavuk haşlama) Tavukla yaparken tüm malzemeyi düdüklüye koyup arkama yaslanabiliyorum. Ancak işin içine tavuk yerine et girince eti mutlaka önceden haşlamak gerekiyor.
O nedenle kuzu incikleri düdüklüde güzelce haşlıyoruz. Naz' ın deyimiyle onları "lokum" yapıyoruz!
Tencereye, kabuğunu soyup, irice doğradığımız patatesi ve havucu atıyoruz. Az yağ eklediğimiz tencereye 2 bardak kadar et, 2 bardak kadar da sıcak suyu, tuzunu ve karabiberini de ekleyip pişmeye bırakıyoruz.
Hepsini et suyu kullanmıyorum, çünkü tadının ağırlaşmasını istemiyorum.
Daha sonra etleri de tencereye alıp kaynamasını bekliyoruz. Ben eti kemiğinden ayırıyorum, bizim evde kemik, pek sevilmeyen bir durum...


Un ve limon suyu ile hazırladığımız terbiyeyi usulca ve karıştıra karıştıra suyuna ilave ediyoruz.
Üzerine kıyılmış maydanoz serpip kapağını kapatıyoruz.
Sıcacık servis yapıyoruz. Ekşili ve bol karabiber taneli haşlamamız yedikçe de bize şifa veriyor...


8 Nisan 2014 Salı

NEVZİNE!

Şimdiye dek tadı damağınıza değmedi ise, hareketlenin lütfen, çünkü nefis bir tatlı. Üstelik içinde bulunan tahin ve pekmez, insana kendini iyi hissettiriyor.


Kayseri' ye gitmeden evvel de defalarca yemiştim nevzineyi. Hani şu alışveriş merkezlerinde sıkça rastladığımız "Kayseri Mutfağı" adı verilen restoranları her seferinde gider bulur ve illaki mantımı yedikten sonra kapanışı nevzine ile yaparım.
Tabi evde yapılan bamabaşka oluyor, doyasıya yeme fırsatı da cabası!


 Naz bu tatlıyı yemeye de yapmaya da bayıldı aslında. Ben hamuru yoğururken her zamanki gibi yanımdaydı ve birden harekete geçti. Gidip basamağını getirdi, ilgili çekmeceden kurabiye kalıplarını çıkardı, bol bol şekil bastı hamurun üzerine. Sonuç, çook mutlu bir Naz ve en az onun kadar mutlu, musmutlu bir anne...Fotoğraf içinse en "kalıp değmemiş" yerleri kullandık, bulmak pek de kolay olmadı aslında...

  • 1 yumurta
  • 1/2 su bardağı zeytinyağı
  • 1/2 su bardağı erimiş tereyağ
  • 1/2 su bardağı tahin
  • 1/2 su bardağı süt
  • 1/2 su bardağı irice çekilmiş ceviz
  • 1 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • 1 paket kabartma tozu
  • aldığı kadar un

Şerbeti için:

  • 2 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı su
  • 1 çay bardağı pekmez

İşe öncelikle şerbeti kaynatmakla başlayın. Suyu ve şekeri tencereye koyup, şeker eridikten sonra 5 dakika daha kaynatın ve ocaktan alın. Üzerine pekmezi ekleyin ve karıştırın. Ardından soğumaya bırakın.
Diğer tüm malzemeleri kurabiye hamuru kıvamında iyice yoğurun. Fırın kalıbınızı yağlamadan, elinizle hamuru yayın. ( ben büyük boy kare borcam kullandım)


Bastırarak düzelttiğiniz hamuru dilimleyin.
180 derecede önceden ısıtılmış fırında iyice kızarana kadar pişirin.
Fırından çıktıktan 2-3 dakika sonra soğuk şerbetin yarısını tatlının üzerine gezdirin.
Kalan yarısını da dilerseniz servis yaparken kullanın, dilerseniz de 1-2 saat sonra tekrar üzerine gezdirin.

1 Nisan 2014 Salı

Muhteşem ıslak kek

Her seferinde "oh iyiki yapmışım, sefam olsun!" dedirten, adeta "ya, yaz mı geliyor, mayo mu, bikini mi, boşveeeer!"e bağlayan nefis bir kek...
Tam bir ev keki, sosunun pişmesi ve çiğ yumurta ihtiva etmemesi de ayrıca muazzam bi durum.


kaynak: ( pastadefteri )

  • 3 yumurta 
  • 1 su bardağı şeker
  • 2/3 su bardağı zeytinyağı
  • 1 su bardağı süt
  • 2 çorba kaşığı kakao
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • 3 su bardağı un
Sosu için:

  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 çorba kaşığı kakao
  • 1/2 su bardağı zeytinyağı
Şeker ile yumurtaları köpürene kadar çırpın. Ardından sırasıyla zeytinyağı, süt, kakao ve karbonatı ekleyerek karıştırın. Unu eleyerek ekleyin ve yağlanmış fırın kabına krışımı boşaltın. (kare büyük boy bir borcamda yaptım ben, orjinal tarifte de öyleydi.)


Önceden ısıtılmış 170 derece fırında yaklaşık yarım saat pişirin.
Bu esnada sos malzemelerini sos tenceresinde karıştırın. Şeker eriyene kadar sosu ısıtın, sonra ocaktan alın.
Fırından çıkan keki ılıyınca kesin ve üzerine yavaş yavaş sosu gezdirin. Kek sıcak olursa, sosun pişmesine, o da kekin kurumasına neden olacaktır. O yüzden kekiniz ılık olsun.
Şimdi de bu muhteşem şeyi tüketme zamanı...
Ağzınızın tadı hiiiç eksik olmasın.